Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Kaybederken kazanmayı şiirden gördüm Öyle bir harp meydanına döndü ki ömrüm Mağlup bir şah iken gâlip bir nefer-i merkum Yürüyorum sılaya, uyağımda ölüm.”
Sayfa 73 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Havaya baktı. Bulutlar. Ayın altında kaynaşıp duruyorlardı.
Sayfa 20 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Allah, vicdan, namus, ahlak, haysiyet...
Sayfa 19 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Ulan ne kepaze insanlar vardı şu dünyada!
Sayfa 16 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Sale şehrinde, Türk efendimin yanında kaldığım sürece huyum değişmişti galiba. Savaşta harp ilahına benzeyen bu adamlar, barış zamanında çok yumuşak, duygulu oluyorlardı. Bizim İngiliz milletinde, böyle ince duygululuk pek yoktur. Gençlik günlerimi Türklerin arasında geçirmek beni galiba pek etkilemişti. Şu yalnızlığıma bile o sayede katlanabildiğimi sanıyorum.
Atatürk'ü ilk defa Erzurum'da gördüm. Onunla tek konuşmam da Erzurum Lisesinde oldu. Atatürk her şart içinde kendisini empoze edenlerdendi. Bakışında, jestlerinde, ellerinin hareketinde, kımıldanışlarında ve yüzünün çizgilerinde bütün bir dinamizm vardı. Bu dinamizm etrafını bir çeşit sessiz sarsıntı ile dolduruyordu. Öyle ki birkaç dakikalık bir konuşmadan sonra bu mütevazi ve rahat adamın, bu öğreticinin anında bir uçtan öbür uca geçebileceğini, meselâ en rahat ve kahkahalı bir sohbeti keserek en çetin bir kararı verebileceğini ve deha gücü bu kararı verdikten sonra yine aynı noktaya dönebileceğini düşünebilirsiniz. En iyisi istim üzerinde bir harp gemisi gibi çevik, harekete hazır bir dinamizm diyelim.
Reklam
harp
Gazali diyor ki: "Harp bitti . Maktuller harp meydanında yatıyor. Bütün çığlıkları ızdırap ve kin çığlıkları sustu.Her beşeri kasırgayı takip eden sükut , bütün bu şeylerin ne kadar boş olduğunu ne iyi gösterir.!"
Sayfa 127 - Ötüken neşriyatKitabı okudu
“Kumandanlık çare bulmaktan ibarettir. Bunu da harp tarihi öğretir.”
İleride Birinci Dünya Savaşı olarak Büyük Harp, 11 Kasım 1918’de imzalanan ateşkesle sona erdi. Avrupa’nın büyük devletlerinin mücadele ettiği, iş işten geçtikten sonra Amerika’nın müdahil olduğu şoke edici boyutta bir zayiata, on milyona varan sayıda askerin hayatına mal oldu ve Almanya ile müttefiklerinin yenilgisiyle sonuçlandı. İngiliz Başbakan David Llyod George bu kırımı meşru göstermek için “savaşları bitirecek savaş” nitelendirmesi yaptı. Savaş hakikatende geniş çapta barış arzusunu tetikledi fakat fiiliyatta ortaya çıkan hoşnutsuzluk ve istikrarsızlıktı. Rusya’nın komünist devrimi ve Almanya’da monarşinin devrilmesi gibi birçok ülkede toplumsal ve siyasi çalkantılar yaşandı. Almanların bir kısmı cephede yenildiklerini kabul etmeyip Alman sosyalistlerini ve Yahudilerini orduyu sırtından bıçaklamakla suçladı. Savaşın neticesini tersine çevirmeyi düşleyenler arasında savaşın gazilerinden biri olan Adolf Hitler bulunuyordu. Tarihçi A.J.P Taylor’ın ifade ettiği üzere, “İlk savaş ikincisinin hem sebebini ortaya koymuş hemde bir olay başka bir olaya yol açarsa o şekilde yol açmıştır.”
Kronik KitapKitabı okudu
“Harp ne garip şey değil mi? Bir bir değil, ağa atılmış balıklar gibi toplu halde… Şairleri bile öldürüyorlar. Ve hatta çocukları bile. İncecik ayak bilekleriyle… Ve biz ölümlerden ölüm beğenir gibi saf tutabiliyoruz yine de. İnsan dediğin çöplük, bütün kuyulardan daha karanlık değilse ne?”
Reklam
Harp de, kıtlık da yoksullar için felaket demekti, parası olan her devir gemisini yürütüyordu...
Almanlar Büyük Harp'te Türkiye'ye kendi teğmenlerinin ismini koymuşlardı: Enverland!
Nasıl ki, kimse sanmadı ki, İzmir'e piyadeden önce gireceksin; Kordon Boyu'nda demirli İngiliz torpidolarından iki adım ötede karargâh kuracaksın!.. Ve onların toplarının adeta göğsüne doğru uzandığı yerde seninle konuşmaya gelen İngiliz Konsolosu'nun yüksek perdeden: 'Bize harp mi ilan edeceksiniz?' yollu küçümser ve gözdağı vereceğini sanır sorgusuna, ondan çok daha yüksek perdeden bir sesle: "Benim burada kendi vatanımda olduğumu bilmiyor musunuz? Bu gerçeği hâlâ görmüyor musunuz? Siz hâlâ o zihniyette iseniz birbirimizle esasen harp halindeyiz demektir. Öyle ise, evet, bir kere, on kere, yüz kere daha harp ilan ediyorum!" diye konsolosu şaşırtmamış mıydın?..
Peygamber efendimiz, büyük yol göstericimiz bize ne öğretmiş, biz Müslümanlar hangi yola gitmişiz? Ne beladır ki sulh ve selamet yolunu gösteren Âhir Zaman Peygamberi'nin ümmeti olan bizler hep harp ve düşmanlık yolunu tutmuşuz.
Sayfa 78 - İz YayınlarıKitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.