Bre zavallı insan, az mı derdin var ki kendine yeni dertler uyduruyorsun. Az mı kötü haldesin ki, bir de kendi kendini kötülemeğe özeniyorsun. Ne diye yeni çirkinlikler yaratmaya çalışıyorsun? İçinde ve dışında zaten o kadar çirkinlikler var ki! O kadar rahat mısın ki rahatının yarısı sana batıyor?
Karıkoca birbirini seviyorsa, aralarında neler geçtiğini hiç kimse , hiç kimse bilmemelidir.Aralarında nasıl bir kavga geçmiş olursa olsun, öz annelerinden bile hakemlik yapmasını istememelidirler.Kendi hakemleri kendileri olmalıdır.Tanrısal bir sırdır sevgi ve ne olmuş olursa olsun , yabancı gözlerden sakınılmalıdır.Bu daha kutsal daha güzel yapar sevgiyi.Birbirlerine daha çok saygı duyarlar, karşılıklı saygıda ise güzel çok şey vardır.
Ayrıca arada bir de sevgi söz konusuysa , birbirlerini severek evlenmişlerse neden bitsin bu sevgi? Onu korumak gerekmez mi?
Tarih boyunca, halkların, başka toplumlardaki totaliter düzenleri eleştirdikleri, buna rağmen, kendi ülkelerindeki ırkçı, şovenist ve totaliter sistemleri destekledikleri çok görülmüştür.
.
İnsanlar bugün ruhsal varlıklarını zenginlestirmeyi düşünecek yerde, öte dünyayı düşünecek yerde, bu dünyada zengin olmak için birbirlerini paralıyorlar.
Sayfa 474 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Konudan konuya geçiyoruz, ancak, bu sunumu fırsat bilip, genç arkadaşlara yöntem konusunda da bir iki şey söylemek istiyorum. İslam düşünce geleneğine ilişkin araştırmalarda, modern ve çağdaş kavramları kullanma kolaylığına sığınmayınız.
(İnceleme değil bu aslında, unutmamam için kısa bir not. Bu yüzden spoi içerir)
Mekan İstanbul'da bir Boğaziçi eczanesi ,1950 yılları. 28,29 ve 30 Ağustos, oyun içinde üç perde için seçilen günler. Günlük konuşmalar arasında nokta atışı eleştirileri var, kanıksamışız haliyle garipsemiyoruz ama hehh tam da öyle diyoruz, "hay ağzın bal