Hayat her an, her saat ve her gün devam ediyor. Doyasıya yaşayın. Kendimize sıkı sıkı her gün şu soruyu soralım: ‘An’da mıyım? Kendimi açıyor muyum? Önemli olanı mı yapıyorum ? Yolumuzda ilerleyelim, ve sevmeye devam edelim.
Nasıl anlatacağımı bilemediğim dolu dolu bir eser, travma üzerine, 2.Dunya Savaşı ile başlayan; Paris'ten Filistin'e Londra'ya uzanan tarih kokulu, sırlar ile dolu, etkileyici. İnsanın ruhuna işliyor ama gözyaşları dökülmek için sıraya girmiyor.Eser Nazilerin Paris'i işgal ettiği yıllarda başlıyor, her şeyini kaybeden ama şansı
Ruhun yarası hiçbir zaman tam olarak kapanmıyor. Beden daha çabuk onarıyor kendini. Kalbin attığı sürece vücut iyileşebilir. Oysa ruhun bir kez darbe aldı mı, o yara dikiş tutmuyor. Sonuna kadar kendi kendine kanamayı sürdürüyor. Ama öte yandan hayat da devam ediyor.
Biz Afganlar hep aşırı hüzünlüyüzdür, değil mi? Bazen gamkâri’ye öyle gömülürüz ki, kendimize acımaktan boğulacak gibi oluruz. Kaybetmeyi,acı çekmeyi yaşamın gerçeği sayar,hatta gerekli görürüz. Sonra da, zendagi migzara,deriz: Hayat devam ediyor..
“Hayat akıyor, günler geçiyor, sohbet devam ediyor. Varlığın neşesi suretlerin altında kımıldayıp işmar ediyor. Duy o sesi ki seni kendi özüne çağırıyor. İşit o nefesi ki mucizenin diri olduğunu sana fısıldıyor. Konan göçüyor ama dağ yerinde duruyor. Hak ve hakikat uğruna söylenmiş hiçbir söz ve eylem zayi olmuyor. Hiçbir iyilik yok ki dönüp de kaynağına ihsanlar, armağanlar sunmasın. Gönülden çıkmış hiçbir âh yok ki İşiten onu duymasın. Kim yâri sayıklamış da ruhlar pazarından eli boş dönmüş?
O hâlde aşk ile bir daha: Âh!”
Bu kitap hakkında çok şey söylenilebilir. Normalde daha kısa sürede bitirebilecekken sırf olayları okumaya korktuğum, üzülmekten kaçtığım için her seferinde uzattım bitirmeyi ... Ama nihayetinde her şeyin bir sonu vardır, hem bu sonu görmek istediğim için hem de kitabın akıcılığından dolayı artık bitirmek istedim. Daha önce okumuştum bu kitabı