İslâm'ın,hayatın bütün alanlarını (Hatta tuvalet adabı gibi en basit işler bile bu nezaket ve görgüden payını almıştır. Müşrikler,büyük sahabî Selman-ı Farîsî'ye kızıyorlar ve "Sizin Peygamberiniz,tuvaletin nasıl yapılacağına varıncaya kadar size her şeyi öğretiyor." Diyerek onunla alay ediyorlardı. O da onlara: "Evet,bizim Peygamberimiz,tuvalette kıbleye dönmememizi,sağ elle temizlenmememizi bize yasaklamıştır." Cevabını veriyordu.)
ve büyüğü ve küçüğüyle,erkeği ve kadınıyla herkesi kuşatan birçok âdâb ve nezâket kuralı vardır.
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem bir hadisinde "Kadınlar erkeklerin benzerleridir.(Hattabî Hadisi,"Kadınlar erkeklerin yaratılış,huy ve İslâm Hukuku karşısında erkeklerle aynı statüde olmaları." Olarak açıklamıştır.)
Bu nedenle erkeklerden uygulamaları istenen İslâm'ın görgü ve nezâketine ait kurallarını,kadınların da aynı şekilde uygulamaları istenir. Çünkü kadınlar ve erkekler, Müslüman toplumu ancak birlikte oluşturabilirler. İslâm dini de kadın ve erkeğin uygulamalarıyla hayat bulur ve dışarıya sunulur.
... koca ülkede şunu kaç kişi biliyor? Anadolu kilidinin Halep'ten gelen anahtar ile açıldığını çocuklarımıza öğretiyor muyuz? Şu gerçek, okul müfredatında yer alıyor mu? Yer almıyorsa bunun bir kasd-ı mahsusu yok mu?
Hayat insana elinden geleni yapmayı öğretiyor ama
kalbinden geleni yaşamayı öğretmiyor. Bu hayattaki en
büyük engelleri hiç hak etmediği halde kalbimizin önüne
koyuyoruz. Susturuyoruz onu, duymazdan geliyoruz söylediklerini ve zamanla korkutuyoruz kalbimizi...
Geç kalıyoruz. Yaşamaya, hissetmeye ve aşka... Şimdi
bu satırları okuyorsan eğer hâlâ hayattasın demektir ve bu
hâlâ yaşanacak şeyler olduğunun en büyük kanıtıdır. Kalbini görmezden gelme çünkü sana en doğru yolu eninde
sonunda yine o gösterecektir.
En güzel yerlerde, en doğru insanlarla yollarımızın kesişmesi ve her zaman en iyisinin değil, en hayırlısının olması dileğiyle...