Ne zaman Doğan Cüceloğlu'nun bir kitabını okusam; hayata, yaşama, kendime, çevreme, insanlara, olaylara ve dertlerime bakış açım değişiyor. Onun sıcaklığı, derinliği, temiz kalbi ve iyilik dolu karakteri sarıp sarmalıyor ruhumu.
İlk olarak 'Var Mısın" kitabını okumuştum. Bana 'ben' değil 'biz' olabilmeyi öğretmişti o kitap. Kendi ruhuma olan özlemimi o kitapta keşfetmiştim. Var Mısın'da kitaplarından bahsederken dikkatimi en çok çeken ise 'Savaşçı' eseri olmuştu. Diğer kitaplarından önce Savaşçı'yı okumalıyım demiştim.
Savaşçı kitabında yazar, bir seminer sonrası tanıştığı öğretmenle ruhsal bir yolculuğa çıkıyor. Bir insanın nasıl Savaşçı olabileceğini tartışıyorlar, derinlemesine irdeliyorlar.
Kitabın ilk bölümünü okurken, başkalarının değil, kendi istediğim hayatı yaşamam gerektiğinin yeniden farkına varıyorum. Başkaları meğer ne kadar da çok engellemiş bizim hayatımızı yaşamamızı, özgür bir şekilde kararlar almamızı, istediğimiz gibi bir yaşam kurmamızı ve en önemli tercihlerimizi. "Ben ne istiyorum?" sorusunun kıymetini anlıyorum.
Kitabın her bir bölümünde hayatla ve kendimle ilgili inanılmaz dersler çıkardım. Günlük yaşantıma bile çok güzel yansımaları oldu. Doğan Hoca ile Arif öğretmenin tüm sohbetlerinde kendimi masadaki üçüncü kişi gibi hissettim. Kitap hakkında konuşacak aslında çok fazla şey var, ancak hepsini kelimelere dökmek zor.
Son olarak şunu söylemek istiyorum; keşke insanlarımızın hepsi Doğan Cüceloğlu kitaplarıyla tanışabilse. Yarınlar için umudum biraz da olsa artardı..
#Psikoloji