Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hayatın kısa tarifi. "Birisinin eşeği varmış, fakat palanı yokmuş. Palanı ele geçirmiş, bu sefer eşeği kurt kapmış. Birisinin ibriği varmış, fakat suyu elde edememiş. Suyu bulunca da ibrik kırılmış!"
Mevlana Celaleddin-i Rumi
Mevlana Celaleddin-i Rumi
SU NEDEN HAYATIN ANAHTARI DEĞİL Ünlü doğa bilim yazarı Loren Eiseley penceresinden alglerle dolu bir su birikintisinin içinde banyo yapan bir böceği seyrederken "eğer bu gezegende sihir varsa, mutlaka suyun içinde olmalı" diye yazmıştı. Eğer bir yerde su varsa, orada hayat vardır. Bu en azından Dünya için böyle. Peki diğer gezegenlerde durum ne? Hayat için suya bağımlılık kuralı evrenin her köşesinde geçerli mi? Galaktik ölçekte baktığımızda Dünya'nın suyla dolu okyanusları, farklı içerikli egzotik uzay denizlerinin baş aktör olduğu evrende aslında nadir bulunan şeyler. Bu konuda araştırma yapan ve elde ettiği sonuçları paylaşan bir ekip, sonuçların uzayda son elli yıldır hayatın izlerini ararken baktığımız şeyin, yani suyun, doğru bir seçim olup olmadığı konusunda şüphe uyandırdığını söylüyor. Acaba yıldızların arasında hayatın izlerini ararken arama alanımızı çok mu daralttık? Kendi genetik formlarımızı ön planda tutup orada olabilecekleri düşünmeden sadece kendimize benzeyenleri mi arıyoruz? Astrolojik podyum ışıklarının altına sadece suyu koyarak hata mı ediyoruz? Sıvı, hayatın olabilmesi için birinci derecede gerekli bir faktör mü?
Reklam
Hatta işe bu yönden bakıldığı zaman, başka devirlerin ve başka inkılapların sel gibi akıtılan kanlarıyle mukayese edilince, bizde, işin ne kadar hafif geçtiğini görmemek de kabil değildi. Çin'de, İtalya'da, hele Rusya'da olduğu gibi, kitle halinde idamlar bizde görülmezdi. Her şey, müdahale ve tasfiye icabeden yerlere gönderilen, tam yetkili iki İstiklal Mahkemesi'nin ne de olsa kararlarına bağlanıyordu. Bu kararlarla hayatlarını kaybedenlerden bir kısmının, kabına sığmayan, hayatın yeni şartlarını kavrayamayan insanlar olduğu görülüyordu. Bunlar, olayların bir dalgayla suyun yüzüne attığı, fakat dalgaların durulmasıyle beraber durulamayan insanlardı.
Bu, hayatın gözünden hayat. Anlamım olmayabilir ama bu, atan nabzın anlamsızlığıyla aynı.
Sayfa 14 - monokl
Bazen biri gider hayatın kenar köşesinden. Sizi koskocaman bir boşlukla bırakır ortalık yerde. Farkında değilsinizdir evvela. Varmamak için de elinizden geleni yaparsınız. Sonra bir gün bambaşka bir yerde, güneşli, nefis bir günde o boşlukla yüz yüze, iç içe kalıverirsiniz. Farkına varamadığınız kadar ince bir tel kopar içinizde. Dünyanın bütün yağmurları o gün yağar başınıza. Hiçbir toprak o kadar suyu kaldıramaz. Kendi içinizde dibe doğru çöküverirsiniz. İçinizin toprağına bağdaş kurup kendinizi avutursunuz. Bu dünya bir nihayet değil, bu ten bir nihayet. Her nihayetin bir de huzmesi kalır alnınızda. Leke olur o huzme. Kalp lekesi ile yaşamaya alışırsınız. Olur ya bir gün çok üzülürsünüz, çok canınız yanar en insan yerinizden. Bu dediklerimi hatırlayın: Bir rüzgârdır insan, geçer. Ama hissi hep kalır teninizde. _______________________Özen Yula
Nat Geo Wild'da izledim. “Mevsimleri takip edin." diyordu. "Suyu takip edin. Ya da rüzgârı. Kokuyu takip edin, ya da geride bırakılan yolları. Kalabalığı takip edin. Ya da güneşi. Hayatın ritmini takip edin. Yaban hayatının çağrısını takip edin. Dünyadaki en önemli olaylarda kalbinizi takip edin. Okyanuslarda, ormanlarda, dağlarda ve havada, belki de hayatın ne demek olduğunu daha iyi anlayacaksınız.”
Reklam
Bir bardağın üstüne yaldız cila verseler / necis olsa içinde suyu içilmez olur . Bedeni yıkamak ve elbiseyi temiz tutmakla tamamlasaydı tahâret ; kıyam , rüku ve recdelerle ikmal olsaydı namaz şayet , miraca ağmaz mıydı ruhlarımız tekbirden selama dek . Ruhun bardağı olan bedenleri ne kadar süsleyip yaldızlasak da kalpleri cilalayıp parlatmak için ihtiyacımız var , zikrullaha ve sıbğatullaha .
Başını öne eğmiş, göğsünü sıraya yaslamış, mürekkep okkasına dayadığı küçük aynaya bakarak elindeki kurşun kalemle burnunun üzerindeki çilleri sayıyordu. Bir önceki gece limon suyu sürmüştü yüzüne; çilleri yok etmek için en etkili yöntemdi sözüm ona. Doksan üç, doksan dört, doksan beş... Hayatın anlamsızlığıyla meşguldü zihni.
Hayatın temel unsurlarını; havayı-suyu-toprağı yok ederek, zehirleyerek yürütülen kalkınmaya, kazanılan konfora lanet olsun. Bu kabil sözleri "su"dan sayanları da Allah ıslah etsin.
Sayfa 237 - "Su"dan SözlerKitabı okudu
Ve gayret et, gayrettir hayatın tadı Suyu durgunluk bozar; aksa temizdir, pislenir dursa
Sayfa 220Kitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.