Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ahmet Yesevî, Yunus Emre, Kaygusuz gibi tekke şâirleri ve Âşık Ömer, Dertli, Karacaoğlan gibi saz şâirleri hece veznine sadık kaldılar.
Eski Türklerin vezni, hece vezniydi. Mahmut Kâşgarî lügatindeki Türkçe şiirler, hep hece veznindedir. Sonraları, Çağatay ve Osmanlı şâirleri taklit vasıtasıyla Acemlerden aruz veznini aldılar. Türkistan’da Nevaî, Anadolu’da Ahmet Paşa aruz veznini yükselttiler.
Reklam
EDEBİYAT ÖĞRETMENLERİ VE BİLİMCİLERİNE.
TÜRK EDEBİYATINDA DİL VE MİLLİ EDEBİYATIN SEYRİ Geçmişten günümüze edebiyatımızın seyrine kısaca göz atalım. 1299’da Osmanlı’nın kurulmasından bir süre sonra Divan edebiyatı başlamıştır. Bu edebiyatın zemini Arap, Fars ve Acem dilleri ve edebiyatları üzerine teşekkül ettirilmiştir. Edebiyat sahası, ecnebi ülkelerin milli değerlerini kullanarak
Edebiyat bilimcilerine ve öğretmenlerine
TÜRK EDEBİYATINDA DİL VE MİLLİ EDEBİYATIN SEYRİ Geçmişten günümüze edebiyatımızın seyrine kısaca göz atalım. 1299’da Osmanlı’nın kurulmasıyla birlikte Divan edebiyatı başlamıştır. Bu edebiyatın zemini Arap, Fars ve Acemlerin dilleri ve edebiyatları üzerine teşekkül ettirilmiştir. Edebiyat sahası, ecnebi ülkelerin milli değerlerini kullanarak
Mehmed Akif Ersoy
Yine de ona göre şiirde esas olan manaydı. Şiir mana bakımından kıymet ifade etmeyince, ister hece ile ister aruz ile yazılsın boştu.
Sayfa 30 - Şule YayınlarıKitabı okudu
280 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Memleketimin, Diyarbakır'ın güzide şairlerinden, Türk edebiyatının gözdelerinden zihinlere kazınan Otuz Beş Yaş şiirinin adını verdiği şiir kitabını okumak bugüne nasip oldu. Şairleri ihmal ettiğim farkına vardım. Tabiki bu kült şiirleri biliyorum ama kitaplarını okumak, diğer şiirlerine de göz gezdirmek başka bir şey katıyor bana. Diyarbakır 'da müzesi de var. Yaşadığı mükemmel ev şimdilerde müzesi olarak kullanılıyor. Ahmed Arif'in müzesi ile yan yana olmak üzere, tarihi Ulu Cami'nin çok yakınında iki müze de. Gezip görmelisiniz. Şiirlerinde genel itibariyle acı, ölüm temaları yoğunlukta. Nedendir diye düşündüm. Biraz araştırınca kendini güzel bulmadığını gördüm. Güzellik kavramı, kendini güzel bulmaması çok tabidir ki şiirlerine, dizelerine bariz şekilde yansımış. Ve yine hece ölçüsüne dikkat etmiş hemen hemen tüm şiirlerinde. Bu da yine güzellik kavramı ile alakali bir durum olabilir. Güzellik, her şeyde nizam , tematik olarak da acı ve ölümü doğurmuş adeta. Bu değerli şairin şiirlerini okumakta fayda var.
Otuz Beş Yaş
Otuz Beş YaşCahit Sıtkı Tarancı · Can Yayınları · 202011,5bin okunma
Reklam
Aruz şairlerini kabul ve hece şairlerini red etmedim. Çünki söz güzel ve şiir denilmeğe layik olduktan sonra aruz ve hecenin farkı yoktur.
70 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Biri Beni Onarsın "Biri Beni Onarsın" Şair Eyyüp Akyüz'ün ilk şiir kitabı. Hece Yayınları etiketiyle, Eylül 2016'da okurlarıyla buluşturulmuş. Kırk iki şiirin yer aldığı kitap yetmiş sayfa hacmindedir. Bundan önce şairin farklı edebi türlerde dört kitabı bulunmaktadır. Kitap değerlendirme yazılarımda daha çok güncel ve yakın
Biri Beni Onarsın
Biri Beni OnarsınEyyüp Akyüz · Hece Yayınları · 201639 okunma
Eski Türklerin vezni, hece vezni idi. Mahmut-ı Kâşgârî lûgatindeki Türkçe şiirler, hep hece veznindedir. Sonraları Çağatay ve Osmanlı şairleri taklit vasıtasıyla Acemlerden aruz veznini aldılar. Türkistan'da Nevaî, Anadolu'da Ahmed Paşa aruz veznini yükselttiler. Saraylar bu vezne kıymet veriyorlardı. Fakat halk, aruz veznini bir türlü anlayamadı. Bu sebeple halk şairleri eski hece vezniyle şiirler söylemekte devam ettiler. Ahmet Yesevî, Yunus Emre, Kaygusuz gibi tekke şairleri de Âşık Ömer, Dertli, Karacaoğlan gibi saz şairleri hece veznine sadık kaldılar.
"İzmir'den Sesler Hakkında"
Aruz veznini, yalnız, bize yabancı olduğu için bırakmadık. Zaten, artık aruzun bize büsbütün yabancı olduğu da iddia olunamazdı. Çünkü 8‐9 asırdan beri Türk şiirine giren, binlerce Türk şairleri tarafından işlenen aruzun üzerinde, hiç şüphesiz, bizim de büyük bir hakkımız vardı. Binaenaleyh biz, hece kadar olmasa bile, yine kendi malımız olan
Reklam
Milli Vezin
Eski Türklerin vezni, hece vezni idi. Mahrnud-ı Kaşgari lugatındaki şiirler hep hece veznindedir. Sonraları, Çağatay ve Osmanlı şairleri taklit vasıtasıyla Acemlerden aruz veznini aldılar. Türkistan' da Nevai, Anadolu'da Ahmed Paşa aruz veznini yükselttiler. Saraylar bu vezne kıymet veriyorlardı. Fakat halk aruz veznini bir türlü
1920'lerin ikinci yarısında Serbest nazım akımı başlarken Türk şiiri ne durumdaydı? Divan şiirinden uzaklaşma; özgürlük, vatan sevgisi gibi kavramları, toplumsal sorunları şiire sokan Namık Kemal; bireyci, aşırı duygusal Servet-i Fünun şairleri; Tevfik Fikret'in ikinci dönemindeki, günün siyasal gelişmelerini izleyen güçlü, çarpıcı şiirleri; herkesin anlayacağı bir dille öğretici şiirler yazan Mehmet Akif; halkçı, memleketçi, aydınlık manzumeleriyle Mehmet Emin Yurdakul; Ahmet Haşim, yani Batı'yı daha bir yakından, anlayarak kavrama; Yahya Kemal'le eski şiir geleneğinin gücüne yeniden yaslanış; Aruz-Hece, Osmanlıca-Türkçe, Kır-Kent çatışmaları; yüzyıllardır aydın gözlerden uzak akıp gitmiş olan Halk şiirinin ortaya çıkışı; Kurtuluş Savaşı'nı yaratan toplumsal gelişmelerin yansıması olan kültür değişiminin ürünü Hececiler; hececiliği manzumecilikten uzaklaştırma yoluna giren Faruk Nafiz Çamlıbel... Memet Fuat
...Hayat yürüyordu. Edebiyat değişir, daha canlı, daha gerçek olma yolunu tutarken, dil olduğu yerde kalamazdı. Nergisî’lerin dili bir yana, Halit Ziya’nm, Cenap’ın, Süleyman Na­zif'in çetrefil dilini de yadırgayanlar vardı. Elbet dil de değişe­cek, toplumun ihtiyacına uygun bir sadeliğe kavuşacaktı. Halk yığınları okumak, öğrenmek, uyanmak, dünyayı anlamak isti­yordu. Yalnız aydınlarca anlaşılabilen bu çetrefil dille beklenen kalkınma sağlanamazdı.1897 Yunan Harbi çok güzel bir fırsat oldu. Türk ordusu­nun sessiz kahramanlığı, çoktan beri boğulan erkekçe seslerin yükselmesine meydan verdi. Servet-i Fünun şairleri en güzel eserlerini kaleme aldılar. Fikret «Kenan'ın Gazası»nı, Halit Ziya «Osman»ı, Cenap «Eytam-ı Şüheda» yı, Hüseyin Cahit «Topal» ı, Ali Ekrem «Vasiyet» i yazdı.Ancak, Mehmetçiğin bu şanlı gazasmı kendi diliyle kutla­yacak bir şiir de gerekirdi. Bir şiir ki, onun ve köyünde onu bek­leyenlerin saf ve masum ruhlarında yankılar uyandırsın. İşte bunu Mehmet Emin yaptı. Yunan Harbi’nden biraz önce başla­yarak, temiz bir dille ve hece vezniyle yazdığı manzumelerini, çevresinin ne diyeceğini düşünmeden arka arkaya yayınladı. Sonra da ilk dokuz manzumeyi Türkçe Şiirler başlığı altında toplayarak, «Türk kardeşlerime çoban armağanı çam sakızı» di­ye sundu.
Milli Ölçü
Eski Türklerin şiir ölçüsü hece ölçüsüydü. Kaşgarlı Mahmud'un sözlüğündeki Türkçe şiirler, hep hece ölçüsündedir. Sonraları Çağatay ve Osmanlı şairleri, taklit yoluyla, İranlılardan aruz ölçüsünü aldılar. Türkistan da Nevai, Anadolu'da Ahmet Paşa aruz ölçüsünü yükseltiler. Saraylar, bu ölçüye değer veriyorlardı. Fakat halk, aruz ölçüsünü bir türlü anlayamadı. Bu nedenle halk şairleri, eski hece ölçüsüyle şiirler söylemekte devam ettiler. Ahmet Yesevi, Yunus Emre, Kaygusuz gibi tekke şairleri ve Aşık Ömer, Dertli, Karacaoğ lan gibi saz şairleri hece ölçüsüne bağlı kaldılar.
Sayfa 118 - KriminalKitabı okudu
Agâh Sırrı Levend'in mükemmel yazısı
MEHMET EMİN YURDAKUL'UN KİŞİLİĞİ Agâh Sırrı Levend Bir toplumda beliren yeni düşünce akımlarını, değişen edebiyat ve sanat hareketlerini, kendilerini meydana getiren nedenleri incelemeden, yalnız görünüşlerine bakarak açıklamaya çalışmak çok yanıltıcı olur. Kişisel bir heves ürünü gibi görünen bir eserin bile, sonradan yeni bir devrin
83 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.