Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Nereye gidersek gidelim hep yanımızda bir şey getiririz. Bir hediyelik eşya, bir fotoğraf ya da sadece bir anı.
“Ne mi yapacağım bundan sonra? Ayak izlerimi silmek için sana gelen yolları tersinden yürüyeceğim önce Şiir okumayacağım bir süre Hediyelik eşya satan dükkanların önünden geçmeyeceğim Senin için biriktirdiğim yağmur suyunu, bir gül ağacının dibine dökeceğim Yeni bir yanlışlık yapmamak için telefonlara çıkmayacağım Ardı kuş resimli aynalar arayacağım mahalle pazarlarında Gençliğimi anımsamak için Emekli kahvehanelerinde yaşlılarla konuşarak, sonumu görmeye çalışacağım”
Reklam
Ayak izlerimi silmek için sana gelen bütün yolları tersinden yürüyeceğim önce. Şiir yazmayacağım bir süre, Fotoğraflarını güneşe koyacağım, bir an önce sararsınlar diye. Hediyelik eşya satan dükkanların önünden geçmeyeceğim. Senin için biriktirdiğim yağmur suyunu, bir gül ağacının dibine dökeceğim. Falcı kadınlara inanmayacağım artık. Trafik polislerine adres sormayacağım, Geleceğe ışık düşüren bir gülüşle gülmeyeceğim kimseye…. Ne yapacağımı sanıyorsun ki? Tenin tenime bu kadar sinmişken, ömrüm azala azala önümden akarken, gittiğin gerçek bu kadar herkese benzerken.. Senin korkularını, benim inceliğimi doldurup yüreğime, bıraktığın boşluğu yonta yonta binlerce heykelini yapacağım.
Oraya gidene “tövbe” veriliyor; çorba, ekmek, yatma, camiye yardım adı altında para istenmiyor. Ama çorba, ekmek parası için katkıda bulunmak isteyenlerin yardımı da kabul ediliyor. Buhara’da da, Menzil’de de çeşit çeşit lokantalar, pastaneler var. Bunların çoğunun şahıslara ait olduğu belirtilse de, hepsinin şeyhlere ait olduğu biliniyor. Lokantaların önündeki tabelalara yemek isimleri yazıldıktan sonra altına mutlaka “Şifa olsun” yazılıyor. Yemekleri “şifa olsun” diye, yardım olsun diye yiyenler de var. Dergâhın marketleri, hediyelik eşya mağazaları da var. Buraya gelen kişi dergâha yardım için çok alışveriş yapıyor. Geniş arazilerde bölgenin özelliğine göre her türlü ürün yetiştiriliyor. Şeyh Feyzeddin Erol, tarlalarında çalışanların maaşlı ve sigortalı olduğunu söyledi. Menzil’de de aynı şeyleri duydum. “Kimse bedava orada çalışmıyor. Gönüllü olarak şöyle bir durum olur: Biz gittik bir tarlada bir hizmet var. İşi olmayan, çalışmak isteyen varsa belki bir günlüğüne, belki üç günlüne gider çalışır” deniyor. Bazı kamu görevlilerinin izinlerini Menzil’de geçirdikleri de biliniyor. Onlar arasında çobanlık yapan üst düzey bürokratlar bile var. Bunlar, üç gün değil, izin süresince kalıyorlar. Bu işler böyle garip...
Ne mi yapacağım bundan sonra? Ayak izlerimi silmek için sana gelen yolları tersinden yürüyeceğim önce. Şiir okumayacağım bir süre. Hediyelik eşya satan dükkanların önünden geçmeyeceğim. Fotoğraflarını güneşe koyacağım bir an önce solsunlar diye. Falcı kadınlara inanmayacağım artık. Geleceğe ışık düşüren bir gülüşle gülmeyeceğim kimseye. Fesleğenden başka çiçek koymayacağım penceremin önüne. Nerede bir kayıp, bir faili meçhul varsa bıraktığı acının yanına resmini asacağım. Ne yapacağımı sanıyorsun ki, tenin tenime bu kadar sinmişken, ömrüm azala azala akarken önümde; gittiğin gerçek bu kadar herkese benzerken…
Sayfa 111Kitabı okudu
Ne mi yapacağım bundan sonra? Ayak izlerimi silmek için Sana gelen yolları tersinden yürüyeceğim önce. Şiir okumayacağım bir süre, Hediyelik eşya satan dükkanların Önünden geçmeyeceğim. Senin için biriktirdiğim yağmur suyunu, Bir gül ağacının dibine dökeceğim.
Reklam
"Secde"nin ne olduğunu bilmeyen kişi, sadece alnını yere koymuş olur. Bu menâsikte ne yaptığını anlamayan kimse, Mekke'den sadece hediyelik eşya getirmiş demektir. Valizi dolu, kendisi boş! Hacda tavaf etmekle, 'tevhid'i pratize edersin. Sa'y etmekle, Hacer'in uğraş ve didinişlerini beyan edersin; Kabe'den Arafat'a kadar Adem'in inişini, Arafat'tan Mina'ya kadar tarihi, insanın yaratılış felsefesini düşüncenin ilimden aşka seyrini, ruhun topraktan Allah'a mir'acını, Mina'da son olgunluk merhalesini, ideali, mutlak özgürlügü, mutlak kulluğu, İbrahim'i... Ve şimdi Mina'dasın, İbrahim'sin, İsmaili'ni kurban yerine getirdin.
"-Kitaplardan uzak kalırsak ne olur? - Bugün olanlar olur. Hediyelik eşya dükkanından bulduğun zımbırtılarla hayatına anlam katmaya çalışan pasif bir budalaya dönüşürsün."
Sayfa 93 - Kurt VonnegutKitabı okudu
Gerçekten de bilgili bir kişinin zihni de korkunç bir şeydir. Her yanı canavarlara ve tozla kaplı, her şeyin gerçek değerinin üstünde bir hediyelik eşya dükkanı gibidir
Ne mi yapacağım bundan sonra? Ayak izlerimi silmek için sana gelen bütün yolları tersinden yürüyeceğim önce. Şiir okumayacağım bir süre. Hediyelik eşya satan dükkanların önünden geçmeyeceğim.
Reklam
-Kitaplardan uzak kalırsak ne olur ? -Bugün olanlar olur. Hediyelik eşya dükkanından bulduğun zımbırtılarla hayatına anlam katmaya çalışan pasif bir budalaya dönüşürsün.
Sayfa 93 - Kurt VonnegutKitabı okudu
Alın bu bilgiyle ne yapıyorsanız yapın :d
Eski Roma'da merdiven altından geçmek zorunda kalan birinin kötü talihten kurtulmak için yapması gereken el hareketi bizleri ya­kından ilgilendirir. Bu el hareketi, başparmağı işaret ve orta parma­ğın arasında sokarak merdivene sallamaktır. "Fico" adı verilen bu hareket aynı zamanda fallik bir simgedir. Batı kültüründe bu işaret "incir işareti" olarak bilinir ve özellikle Portekiz ve Brezilya'da ha­len canlıdır. İncir Türkçede olduğu gibi kadın cinsel organının sim­gesidir. Yüzük ve hediyelik eşya satan dükkanlarda bu işareti yapan ele rastlanması bir espri değil, artık aşınmış amulet kullanımının ka­lıntısı olmasındandır.
Nah işaretinin kökeni :D
Eski Roma'da merdiven altından geçmek zorunda kalan birinin kötü talihten kurtulmak için yapması gereken el hareketi bizleri yakından ilgilendirir. Bu el hareketi, başparmağı işaret ve orta parmağın arasında sokarak merdivene sallamaktır. "Fico" adı verilen bu hareket aynı zamanda fallik bir simgedir. Batı kültüründe bu işaret "incir işareti" olarak bilinir ve özellikle Portekiz ve Brezilya'da halen canlıdır. İncir Türkçede olduğu gibi kadın cinsel organının simgesidir. Yüzük ve hediyelik eşya satan dükkaniarda bu işareti yapan ele rastlanması bir espri değil, artık aşınmış amulet kullanımının kalıntısı olmasındandır.
Sayfa 23
Bu şiir bir güzel bir güzel
Ne mi yapacağım bundan sonra? Ayak izlerimi silmek için sana gelen yolları tersinden yürüyeceğim önce. Şiir okumayacağım bir süre, Hediyelik eşya satan dükkanların önünden geçmeyeceğim. Senin için biriktirdiğim yağmur suyunu, bir gül ağacının dibine dökeceğim. Yeni bir yanlışlık yapmamak için telefonlara çıkmayacağım Ardı kuş resimli aynalar arayacağım mahalle pazarlarında Gençliğimi anımsamak için. Emekli kahvehanelerinde yaşlılarla konuşarak, Sonumu görmeye çalışacağım. Fotoğraflarını güneşe koyacağım, bir an önce solsun diye. İçinde ay ışığı, iğde kokusu ve begonvil bulunan Tüm resimleri duvarlardan indireceğim Mican türküsünü asacağım yerlerine. Falcı kadınlara inanmayacağım artık Trafik polislerine adres sormayacağım. Geleceğe ışık düşüren bir gülüşle gülmeyeceğim kimseye. Fesleğenden başka bir çiçek Koymayacağım penceremin önüne. Büyük kentlerin varoşlarında çırpınan Üç milyon yurtsuza evimi açacağım. Nerde bir kayıp, bir faili meçhul varsa Bıraktığı acının yanına resmini asacağım. Şaşırma! Yetimi korumak için Yeni aşklar bulacağım kendime. Ne yapacağımı sanıyorsun ki Tenin tenime bu kadar sinmişken, Ömrüm azala azala akarken önümde, Gittiğin gerçek bu kadar herkese benzerken.. Senin korkularını, benim inceliğimi doldurup yüreğime, Bıraktığın boşluğu yonta yonta binlerce heykelini yapacağım.
432 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.