Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Enver Paşa bir taraftan kadercidir. Mütevekkil, başa geleceği önceden yazılmış alınyazısının kaçınılmaz hükmü olarak kabul eden bir insandır. Fanatik, yani mutaassıp bir dindar değilse de, kaderine daima hükmedeceğine inandığı Tanrı’ya bütün hayatı boyunca inanır. İçten gelen bir teslimiyetle bağlanır. Bu teslimiyet onda, yalnız mistik bir ruh
Her yeni gün, insanı kabre bir adım daha yaklaştıran bir tabuttur. Yavaşlatılmış, yıllara yayılmış cenaze törenini insan , yaşamak sanar.
Sayfa 64 - HayykitapKitabı okudu
Reklam
“ Düşük ücretli, pek değer verilmeyen, geleceği, ufku olmayan, insanın bir iskemlede ömür çürüttüğü, her gün hemen hemen kısır bir uğraşın boşluğu içinde yeteneklerinin gerilemesine ve adım adım paslanmasına tanık olduğu ama buna karşılık düşünmekten, istemekten ve eyleme geçmekten kurtarılmanın kelimelerle dile getirilemez sevincini bulduğu memurluk görevleri… Vesayetçi bir yönetmelik… insanın faaliyetini bir duvar saatinin düzenli hareketi içine sokar ve onu eyleme geçmenin ve yaşamanın yorucu onurundan muaf tutar.”
Seni bunca özlemesem; bunca sevemezdim ki!
Ayrılık diye bir şey yok. Bu bizim yalanımız. Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var. Şimdi neredesin? Ne yapıyorsun?.. Zamanı hatırlatan her şeyden nefret ediyorum. Önce beklemekten. Ömür boyunca ya bekliyor ya bekletiyor insan. İkisi de kötü, ikisi de hazin tarafı yaşantımızın. Bir çocuğun önce doğmasını bekliyorlar, sonra yürümesini, konuşmasını, büyümesini ... Zaman ilerliyor.. insanlardan dostluk bekliyor, sevgilisinden sadakat, çocuklarından saygı ve bir parça huzur bekliyor. Bir gün o da ölümü bekliyor artık. Aradıklarının çoğunu bulamamış, beklediklerinin çoğu gelmemiş bir insan olarak göçüp gidiyor bu dünyadan. Özlem... O kömür kırıntıları arasında parlayan bir cam parçası. O nefes alışı sevgilerimizin, kavuşmalarımızın anlamı. O tek güzel yönü bekleyişlerimizin. Özlemin buruk bir tadı var, hele seni özlemenin. Bir kokusu var bütün çiçeklere değişmem. Bir ışığı var, bir rengi var seni özlemenin, anlatılmaz. Verdiğin bütün acılara dayanıyorsam; seni özlediğim içindir. Beklemenin korkunç zehri öldürmüyorsa beni; seni özlediğim içindir. Yaşıyorsam; içimde umut varsa, yine seni özlediğim içindir.."
Zarifoğlu'nun bu yazılarında Müslüman duyarlılığının şairane ayrıntılarına daha bir şahit oluyoruz. İslâm dünyasının her tarafında her gün meydana gelen acıları, sızıları yüreğinde hissederek kendi deyişiyle bir ömür boyu "zengin hayaller peşinde" koşmuştur.
Sunuş. (PDF okuma.)
Reklam
Erbain, yeryüzünde eşi benzeri olmayan en büyük yas ve anma merasimidir. Erbain, hicri takvime göre Aşura Günü'nden 40 gün sonra gelen Safer ayının 20'nci gününe verilen isimdir. Her yıl dünyanın her tarafından insanların katılımı ile gerçekleştirilen yas merasimlerine milyonlarca insan katılmaktadır. Erbain yürüyüşü İmam Ali'nin
“Bir ömür korkarak yaşamak, rahat bir uyku uyuyamamak. Her gün, her gün ölüm korkusu, ölüm acısı… korku hapishanesinde tek başına ağlamak işkencenin en korkuncudur. Bir de korku insanın tek başına ölmeye kalmasıdır.
Sayfa 163Kitabı okudu
Yorgunum. Yorgunsun. Şimdi sen çok yorgunsun. Her gün daha az şaşıracak daha az sarsılacak kadar. Bütün eski defterleri kapatacak ama yeni bir sayfa da açamayacak kadar. Bir ömür boyu can taşır gibi saklanmış sayfaları bulup çıkaramayacak, emanet cümlelere sığacak kadar. Anlamaktan değil susmaktan. Yaşamaktan değil yaşamamaktan. O kadar yorgunsun.
Sayfa 16
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.