Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
168 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitabı henüz bitirdim ve kısa olmasına rağmen 1 aydan uzun sürdü okumam. Çünkü sindirmesi zor ve okuyup üzerine düşünmek gereken birçok kısım var. İyi Aile Yoktur kitabının ardından bu kitap okunmalı çünkü birbirini tamamlıyorlar. Ben saldırgan veya kızgın olarak değil, kırılmış ve sitemkar bir çocuğun zihniyle okudum. Okurken herkes kendi çocukluğunu ve ailesini değerlendirmeli. Çocuğu olan kişiler de ikinci kez çocukları için okumalı. Çünkü toplumda ve toplumun en küçük birimi olan ailede yaşanıyor ilk travmalar. Çocuk önce kendi ailesi içinde yaralanıyor. Yaralandığımızı da ne biz biliyoruz ne de ailemiz. Bu yüzden iletişim ve etkileşim çok ama çok önemli. Çocuklara, yetişkinlere nasıl davranmaktan imtina ediyorsak o şekilde davranmalıyız. Çocuklar ailelerinin malı, kuklası veya evcil hayvanı değildir; çocuklar insandır. Onların da duyguları var, ne kadar yok sayılsa da. Düşünceleri var, önemsenmese de. Halbuki bir çocuğun özgüvenli biri olmasını istiyorsak öncelikle ona saygı duymalı ve güvensiz davranışlarda bulunmamalıyız. Onları dinlemeli ve anlamaya çalışmalıyız. Her şeyin özeti bu aslında. Çocuklarına iyi davranan bir toplum iyi toplum olma yolunda ilerler.
İyi Toplum Yoktur
İyi Toplum YokturNihan Kaya · İthaki Yayınları · 20192,993 okunma
139 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
“İman edenlere karşı düşmanlık yönünden insanların en şiddetlisi olarak Yahudileri ve Allah'a ortak koşanları bulursun.” (Maide 82) Rousseau insanlar arasındaki eşitsizliğin kaynağı olarak bir sürü şey saymış. Bence bu aralar tek bir cevabı var. Ona göre bir tanesi yaşlılıkmış mesela. “Elbette onları insanların hayata en hırslı, en düşkün
İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin Kaynağı
İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin KaynağıJean-Jacques Rousseau · Kapra Yayıncılık · 20211,404 okunma
Reklam
400 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
251 günde okudu
Kitap yorumu & Kitap Özeti
E L James’in Grinin Elli Tonu eseri ile başlattığı erotik kitaplar akımı tüm hızı ile devam ediyor ve aşka dair romanları ile tanınan Sylvia Day Günaha Davet kitabı ile bu akıma kapılanlar arasında yer alıyor. Kitapta birbirini deliler gibi arzulayan iki kişinin yıllar sonra bir araya gelmesi ile içlerindeki tutkunun tekrardan alevlenmesi ve yaşadıkları yasal aşk anlatılıyor. Genç kız yedi yıl önce başka bir genci arzulamasına rağmen başksı ile evlenir fakat yıllar onun içindeki arzuyu hiç azaltmamıştır. Adam da kıza olan ilgisine rağmen uzaklara gider ve o da içindekileri derine gömmeye çabalar. Kader onları tekrardan bir araya getirir ve birbirlerine yaklaşmaları ile içlerindeki arzular tekrardan uyanır. Günaha Davet Kitabı Grinin Elli Tonu kitabı gibi hem erotik bir aşk hem de eğlenceli bir hikaye sunuyor. Kitaptaki karakterlerin sempatik ve eğlenceli kişiliği ile kitabın akıcılığı artmış ve erotik içeriği ile de içlerindeki arzuların büyüklüğünü görüyorsunuz. Son zamanlarda moda olan her şeyin tamamen ortada olduğu tutkulu aşk romanları seviyorsanız Günaha Davet kitabı size hitap ediyor demektir.
Günaha Davet
Günaha DavetSylvia Day · Pegasus Yayınları · 2013296 okunma
Kâinattaki her şeyin döndüğü, feleklerin dönerken sesler, nağmeler çıkardığı bilgisi Pythagoras'a hatta onun yetiştiği ve Hermetik sırriyeti öğrendiği Mısır'daki Memphis Tapınağı'na kadar gider. Hermes (İslâm düşünürlerine göre İdris Peygamber) Pythagoras'tan çok daha önce kâinatın, Allah’ın muhteşem bir bestesi olduğu fikrini ileri sürmüştür.
Sayfa 162Kitabı okudu
296 syf.
·
Puan vermedi
Başaramayanlar vazgeçenlerdir
Kitapta bilimsel araştırmaların bazıları derlenmiş ve çocuğun başarısında etkili olan durumlar anlatılmış. Kitabın özeti; Kültür değişimi gençlerle başlar, devamını annelerin aktarımı ile gerçekleşir. Yetişkin erkekler değişime daha kapalıyken kadınlar değişime açıktır. Çocuğun başaracağına inan ve bunu ona söyle tepkisiz kalma veya kötü
Çocuklar Nasıl Başarır?
Çocuklar Nasıl Başarır?Mümin Sekman · Alfa Yayıncılık · 2017511 okunma
Almanya’ya Türk Dersleri Önemli Bir Medya Olayı Olarak Türk Bağımsızlık Savaşı, 1919-1923 Alman milliyetçiler için I. Dünya Savaşı ve Alman-Osmanlı ittifakı, kıyamet ölçeğinde bir felaketle sonuçlandı -gerçek anlamda bir kıyamet, çünkü zamanın yergi dergilerindeki görseller Almanya’nın üzerinde mahşerin atlıları tasvirleriyle, Almanya’yı
Reklam
Batı'nın Diğer Milletlerden Kopuşu
İnsanlığın altın çağı olan Hazreti İsa'dan önceki 4. yüzyılda, bütün medeniyetlerde insan hem Allah'ı kalbinde taşıyan biri, hem de bütün tabiatın bir özeti mahiyetindeydi. "Batı'nın ayrılışı" ilk defa, tam da bu esnada ortaya çıktı, yani Batı, kesin bir tercih yaparak, dünyanın geri kalan kesiminden ayrılıp koptu. Batı, her şeyden önce Avrupa'dır; dünyanın, içinde hiçbir zaman büyük bir dinin doğmadığı tek yeri, tek parçasıdır. Batı'nın tercihi, hesap ve ölçüye dayanarak dünyayı zaptetmek ve tabiata karşı bir fâtih edasıyla davranmak şeklinde gelişti. Onun temel ve kendine has tecrübesi, artık “ben tabiata âitim” değil, aksine "tabiat bana aittir" oldu. Derken Batı ilâhî boyutunu, yani birçok imkâna pencere açan ve adına müteâlilik (aşkınlık) denilen boyutu da kaybetti. Bu "tek boyutlu" insan, bu sadece bilim ve teknik akıllı insan, bu tabiattan ve ilahi olandan kesilip koparılan insan, Atina sofistlerinin iddia ettikleri gibi, artık "her şeyin ölçüsü" oldu.
Her şeyin özeti...
İnsanların çoğu, açık kitap gibidir. Ne hissettiklerini söylerler, fikirlerini her fırsatta ortaya dökerler, sürekli olarak planlarını ve niyetlerini açıklarlar. Bunu birkaç nedenle yaparlar. Birincisi, insanın duygularından ve gelecek planlarından söz etmesi son derece doğaldır. Dili kontrol etmek ve neleri açığa vurduğunu bilmek özel bir çaba gerektirir. İkincisi, gene insanlar dürüst ve açık olmakla karşılarındakinin kalplerini kazandıklarına ve iyi niyetlerini gösterdiklerine inanırlar. Oysa çok yanılmaktadırlar.
Sayfa 124Kitabı okudu
Yaşamın özeti.
Neredeyse bütün hayatı boyunca böyle hissetmişti. Her şeyin ortasında. Hangi yöne gideceğini bilmeden çabalamış, çırpınmış, yalnızca ayakta kalmaya çalışmıştı. Pişmanlık duymadan hangi yolda devam edeceğini bilememişti.
Türkiye eğitim sisteminin özeti de diyebiliriz.
Ne yazık ki sınavlar öğrenciyi gerçekten tanımaya veya değerini ortaya çıkarmaya yönelik değildir. Sadece hafızaya kaydettikleriyle ilgilenilir. Bu sınav sistemini biraz düşününce tıp, hukuk, fen bilimleri, tarih öğrencileri yani tüm öğrenciler yıl boyunca ezber bilginin haricinde gerçekten öğrendikleri bilgi miktarının ne kadar az olduğunu itiraf edeceklerdir. Okul zavallı gençleri her şeye temas etmeye mecbur bırakınca hiçbir şeyin esasına vakıf olamıyorlar.
1.000 öğeden 671 ile 680 arasındakiler gösteriliyor.