İnstagramın sponsorlu reklamlarında gördüm kitabı. Sipariş verdim, geldiğinde okumaya başlayıp bir çırpıda okuyup bitirebilmek, o acı sona yaklaşmak zor geldi.
Anne değilim, ama böylesi bir sonun bir annenin canını ne kadar acıttığını anlamak için biyolojik anne olmaya gerek yok. Her şeyden öte insanız çünkü.
Her aile gibi normal bir yaşama sahip olan Karadiş ailesinin Barış'a bu acı teşhis konulduktan sonra yaşam onlar için daha da zorlaşır.
Kalp yetmezliği teşhisi, bu doğuştan değil. Gribal enfeksiyondan sonra meydana gelir bu hastalık ve tek kurtuluşu: kalp nakli. Ülkemizde de organ bağışının önemi malum.
Ülkemizde ne yazık ki organ bağışı çok yaygın değil, fakat ben çok olağan bakıyorum duruma. Keşke hepimiz bilinçlensek. Allah dağına göre kar verir derler. Bu söz Barış'ın metanetine ve sabrına çok uydu.
Şimdi kardeşleri Yiğit ve İpeksu yollarına Barış'ı kalplerinde taşıyarak devam ediyorlar. Geçenlerde biri sohbet ederken Allah herkese yaşlanmayı nasip etmiyor demişti. Düşündüm bunu, doğru. Allah bir çocuğa büyümeyi de nasip etmiyor. Hayatta hepimiz nasibimizce varız esasında. Günlük sıkıntılara çok da aldanıp ego yarıştırmaya hiç gerek yok. Bizden geriye yalnızca bir fotoğraf karesi kalacak, tanıdığımız son insan da toprak olana kadar.
Mekânın cennet olsun Barış, dilerim daha iyi bir dünyada gülümsersin.