Arkadaşlar selam.
Uzun bir süre oldu, sanırım 1.5 yıldır inceleme yapmıyorum. Bunun sebebi zorlu bir dönemden geçtim, kafa olarak iyi değildim; yeni yeni toparlanabildim.
Aklımdan inceleme fikri geçmiyordu, ancak son zamanlarda yazdığım bazı incelemelerden çok güzel dönütler aldım, kenarda köşede yazdığım bazı lakırtıların okurlar tarafından
Bir hikayem olsun istiyorum
İçinde sadece sen ol diliyorum
Hani sesinde huzur bulduğun
Gülüşünde aşka tutulduğun
Gözlerinde esir kaldığın
O tebessümünde mutluluğa daldığın
Bir sen ol diliyorum
Bu hikayeyi tamamlar mısın
Elimi uzatsam tutar mısın
Yüreğinde bana bir yer açar mısın
Nefesime nefesini katar mısın
Benim gibi sende aşkla bakar mısın
Söyle şimdi benimle var mısın…
(ÖNER AKÇA)
Merhaba kardeşler;
Meşhur Fransız düşünür Roger Garaudy ile ilk tanışıklığım, okuduğumda beni mahcubiyetle düşündüren şu satırlar olmuştu:
Garaudy, 1982 yılında İslam’ı seçtikten kısa bir süre sonra Türkiye’ye gelir ve bir cumartesi günü Taksim’de bir otelde konferans verir İstanbullulara. Konuşmasının sonunda bir gazeteci, cüretkâr bir üslupla,
Ah, nasıl mümkün şimdi seni unutmak!
Nasıl mümkün okumadan önceki hâle dönmek.
Oysa "Hangi hikâye başladığı yerde bitmemiş ki?" idi son cümlen...
Benim seninle olan hikayem başladığım yerde bitmedi. Seni okuyan benle önceki ben asla aynı yerde olamam...
Hiç, bir resmin sizi alıp geçmiş yıllara sürüklediği oldu mu? Bir albümü kurcalayıp
“Kafesin biri kuş aramaya çıktı” Franz Kafka
Hemen kafesin ne olduğuyla başlayalım. Kuşlar da Gitti'de aslında kuşların kafese konması değildir bu kafes dediğimiz şey. İnsanlıktır bu kafese konan. Şu düzende kafese konan kuş kadar çaresizdir insanlık. Kafesler artık insanlığımızı tutuyor. Şehirlerin sokaklarında insanlığın çöp yığınları
Aslında hepimizin bir hikayesi vardır...Bazen hüzünlü, bazen sevinçli, bazen de acıklı hikayeler...Doğa ve insan ayrılmaz bir ikili...Bazen bir dut ağacında, bazen bir kelebekte, bazen bir kardelen çiçeğinde, bazen de bir ufuk çizgisinde hikayemizi buluruz...Belki de sizin hikayeniz bu kitapdadır kim bilir... 9 ayrı hikaye ve bir kitap...Umut
Tamamını okuman için biraz sabretmen gerekiyor sevgili okur. Okurken bir-iki-üç-dört-beş-altı-yedi-sekiz sabır taşı parçalaman muhtemel. Bu yazıda sana bu kitabı nasıl okumaya karar verdiğimi anlatacağım-tabii klavyem bana güç verdikçe. Sana yazı boyunca güzel sürprizlerim olacak-ama duyu organlarını sekiz açman gerek. Lafı uzatıp seni farklı
Bu kitap hakkında ne söyleyeceğimi kaç gündür düşünüyorum. Çok değişik bir kitaptı. Okuduğum en ilginç kitaplardan biriydi hatta. Bitirdiğimde bu kitabı anlatmayı çok istedim. Ama nasıl anlatacağımı bilemedim. Artık bir şekilde ortasını bulmaya çalışacağım :)
Öncelikle kapaktan bahsetmek istiyorum. Kapaktaki görsel Picasso’nun Minotorların Kralı