> Uzun bir aradan sonra, yine bir inceleme ile merhaba demek isterim siz sevgili okurlara. Tabi beni bilen ve tanıyanlarınızın, bu satırları okumaya başlamadan önce, incelemenin uzunluğuna bakacağına da adım gibi eminim. Artık kalemin ve hayalimin gücü ne verdiyse diyelim ve yavaş yavaş konuya girelim derim. Bugün
-Spoiler içermez-
Aşkın en kutsal olanı bizi yararlı bir amaca hizmet ettiren değil midir?.. İnsanın aklını başından alan; sağlıklı düşünme yetisini, doğru kararlar verme iradesini, zamanını faydalı meselelere harcama hevesini yok eden bu tehlikeli duygu Martin'de ters etki yaratıyor ve hayatının iyi yöne doğru evrilmesine sebebiyet veriyor.
Ruh sükuneti muhteşem bir şey, kendinden hoşnut olmak da aynı şekilde.Sevgili dostum, keşke çok değerli bir mücevher olan bu duygu; güzel ve paha biçilemez olduğu kadar kırılgan olmasa.
İncelememe öncelikle her zamanki gibi yazarın hayatından başlayacağım.
Amin Maalouf özellikle ülkemizde çok kitap satan bir yazar. Bende tüm kitapları mesela var. Özellikle gerçek önemli tarihi olay ve kişileri eserlerine ekleyerek hazırladığı romanları kusursuza yakın oluyor. Tarihi kurgu da deniliyor bildiğiniz üzere bu kitap tarzına. Ülkemizde
Yüreğime dokunan, oldukça duygulandığım bir kitaptı. Bir çocuğun gözünden yazılmış olması beni çok etkiledi (tıpkı çizgili pijamalı çocuk kitabı gibi #134330737) Gelelim kitabın incelemesine;
Kitabımızın kahramanı 9 yaşındaki Mafalda, Stargardt hastası olan küçük bir kızdır. Peki ya nedir bu Stargardt hastalığı?
''Ruh sükûneti muhteşem bir şey, kendinden hoşnut olmak da aynı şekilde. Sevgili dostum, keşke çok değerli bir mücevher olan bu duygu, güzel ve paha biçilmez olduğu kadar kırılgan olmasa.''
Sayfa 66 - Hasan Âli Yücel Klasikler DizisiKitabı okudu
Ruh sükûneti muhteşem bir şey, kendinden hoşnut olmak da aynı şekilde. Sevgili dostum, keşke çok değerli bir mücevher olan bu duygu, güzel ve paha biçilmez olduğu kadar kırılgan olmasa.
Vedat Türkali’nin edebiyatımızda klasikleşen eseri Bir Gün Tek Başına, toplumun kargaşasında birbirlerine tutunan insanların dramını ve umudunu anlatıyor:
“Ağır ağır çıktı odadan, banyoya girdi, şofbeni yaktı, suyu açtı. Büyük bir gürültüyle akan suya baktı, elini tuttu, ılıktı tam istediği gibi. Fakat yine de bir türlü giremiyordu suyun altına.
... fazlasını taşıyabilecekken azını taşımaktan daima hoşnut olmak her türlü övgüye layık bir mütevazılıktır, seni güç duruma düşüren şey ihtirastır,...