Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bazı Kelimeler ve Mânâları LİN YUTANGʻın yazdığı, dilimize Gizli İsim adı ile ter cüme edilen bir kitapta "bazı kelimelerin komünist ede. biyatındaki mânâlarını belirten fevkalade ilgi çekici bir bölüm var. Kızıl propaganda çarkının nasıl döndüğünü daha iyi bilmek, hangi kelimelerin hangi mânâda ve nasıl bir maksada hizmet için
Sayfa 29 - Ötüken Neşriyat, 5. Baskı: İstanbul-2018Kitabı okudu
Jacobin tragedy asiyle alevlenen ve yeni bulduğu tiplerin hayalleriyle dolan kafası, aym şeyleri her giiıı görüştüğü gruplarda, kimselerde—Rusya'nın belirsiz geleceğinde görmüştü. Salt akılsal bir çözümleme açısından böyle bir benzetinin boş ve yanlış olması gerekirdi. Daha soğukkanlı ve daha disiplinli bir kafa bu çeşit hayali Önsezilere
Reklam
İşçi Sınıfı Bilimi için de hürriyet vardır. Ama bu hürriyet ne bir puttur, ne de egemen sınıfın kuklası... Bizde hürriyet: “ZORUNLULUKLARI BİLİNCE ÇIKARMAK”, yani bir şeyin kaçınılmaz olduğunu kavramaktır. Mesela bir işçi, sınıfının kurtuluşu için, devrim denilen bir savaş lazım, sınıf savaşını idare etmek için de, başta Sosyalist Parti gibi bir Genelkurmay Örgütü lazım diye düşünür de, Sosyalist Partiye girerse, devrimin DEMİR DİSİPLİNİNE seve seve boyun eğer. Fakat aynı işçi, burjuva ordusunda, kapitalistlerin halkı ve yabancı rakiplerini ezmek için zart zurta uğradığı zaman, işin içyüzünü anladı mı, asker disiplininin esirlikten beş beter olduğunu duyar. Cuma günü karanlık bir evde toplantı “olacaksa”, kırda gezeceğime oraya giderim. Fakat, toplantı zorunluluğu olmadan, polis beni o gün karanlık bir yere kapatırsa: hürriyetim elden gitmiştir, esirim
Bütün olumsuz koşullara karşın Türkiye işçi sınıfı, bugünkü dağınıklığı atlatacak ve siyasal partisiyle, sendikasıyla, Türk siyasal yaşamındaki yeri doldurulmaz ağırlığını dosta ve düşmana kanıtlayacaktır. Ve o ölümsüz ozanımızın dizeleriyle seslenirsek; “Ve elbetteki, sevgilim, elbet / dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya / dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle; işçi tulumuyla / bu güzelim memlekette hürriyet!..”
NATO'ya giriş ve TKP tevkifatı Cem Eroğul, 1950'ler Türkiye'sinde NATO üyeliğinin milli bir mesele olarak görüldüğünü ve üyeliğe kabulün ne kadar büyük bir sevinçle karşılandığını şöyle anlatır: Bürokrasiden basına, siyaset adamlarından şartlanmış kamuoyuna kadar, memleketin belli başlı çevreleri ve onların ideolojisini güdenler misli
Çok partili hayata, siyasetin merkezine antikomünizmin yer­leşmesi ve bununla bağlantılı olarak solun ve işçi hareketinin daha baştan tasfiyesiyle geçen Türkiye' de, yönetici sınıf sendikal hayata ilişkin yapacağı yasal düzenlemeleri de 1946 sendikacılığından çı­kardığı derslerle ve işçi sınıfının siyasal bir özne haline gelmesini engelleme
Reklam
İşçi sınıfı grev yapmak için grev yapmaz. Grev, işçi için açlık, sürünmektir. Sömürücü anarşik bir düzende insanca yaşamanın başka çıkar yolu kalmadığı için, işçi sınıfı zehirli bir ilâç gibi grev acılarını çoluk çocuğu ile çekmeye katlanır. Özel Sermaye, Hürriyet uman işçi sınıfının "gözünün kurdunu kırmak için" onu zorla greve itmiştir.
Bi gün biz de sol yumruk yaparız ama arasında parmak olcak :))
Marksist hukuk teorisi ise, işçi sınıfının dışındaki sınıfları yok ettiğinden, bu düzende sadece işçi sınıfı teşkilâtlandırılır. Ancak, işçi sınıfının teşkilâtlanması, hürriyet ilkesine göre olmaz. İşçi, komünist partisinin emir ve baskısı, dolayısiyle sömürüsü altında tutulmak icin teşkilâtlandırılır.
“19. yüzyılda ABD’deki iç harb, Avrupa işçi sınıfı için tehlike çanı olmuştur. (Sanayileşen kuzeyin sanayileşmeyen güneyi hâkimiyet altına almaktı, harbin amacı. Zenci kölelerin aciz işçi haline gelmesi için hürriyet adına yapılıyordu.) Kemalizm’e göre Marksizm çok daha tutarlı bir ideoloji. Avrupalılaşalım da diyor Mustafa Kemal. Solcular Ülkücüler’i kurulu düzenin, burjuvazinin adamı olmakla itham ediyorlar. Sağcılar da solcuları Moskova’nın adamı olmakla itham ediyorlar. Diyalog kurmaya yanaşmıyor hiçbiri. Kur’an’ın Arapçası‘nı kimse anlamazdı, ama mukaddes kitap diye dururdu, aynı şey şimdi Capital için sözkonusu.”
Yirmi dört yıl önce mahkemede Marksist olduğumu haykırdım. Bu, ümitsizlikten doğan bir isyandı. Bir nevi meydan okuyuş. O yalnızlık içinde bir şey olmak ihtiyacı. Yılları çeşitli “humiliation”lar içinde geçen, kucağında yaşadığı cemiyette hep yabancı muamelesi gören, bazen Türk, bazen şehirli, bazen insan olduğu için envai hakarete uğrayan
30 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.