Hz. İsâ (as) : ' Ateşin ve toprağın yemedigi şeyden çokça elde etmeye bakınız. 'der. Bunun ne olduğunu sorduklarında Hazreti İsâ (as) ' İyilik yapmaktır.' demiştir.
"Şimdi ayrılık vakti. Ben gidiyorum ta ki benden hayırlısı gelsin, inşallah."
Hz.İsa(asm)'nın Peygamberimiz
Hz. Muhammed(sav)' in geleceğini müjdelediği söz..
Zekeriyyâ Aleyhisselâmla İmran b.Mâsân, iki kız kardeşle evli olup Zekeriyyâ Aleyhisselâmın zevcesinin adı Eşya' (İşa') bint-i Fâkud, İmran b. Mâsân'ın zevcesinin adı da, Hanne bint-i Fakud idi. Hanne; İsâ Aleyhisselâmın annesi Hz. Meryem'in annesi idi.
Maniheizm, Sasani İmparatorluğu'nda İranlı vaiz I. Mani (216-274) tarafından kuruldu. Doğu'da Çin'e ve Batı'da Roma İmparatorluğu'na kadar yayıldı ve dünyanın en yaygın dinlerinden biri ve Hristiyanlığın en büyük rakibi hâline geldi. Part mirasından Mani Güney Babil'de doğdu ve yirmi dört yaşında, iki vahiyden ikincisini aldıktan sonra vaaz vermeye başladı. Kendisine Buda, Zerdüşt ve Hz. İsa da dâhil önceki peygamberlerin öğretilerini bütün halklar için evrensel bir dinle tamamlayan bir Işık Havarisi olarak gördü. Maniheizm, ruh ya da ışığın iyiliğinin kötü madde ve karanlığa karşı olduğunu öğreten düalist bir dindi. İnsan ruhları maddeye karışmıştı: Çileci bir hayat süren insanlar ışığa ve cennete geri döneceklerdi ancak bedensel şeyleri kucaklayanlar maddi dünyada yeniden doğacaktı. Aziz Augutine 387'de Hıristiyan olmadan önce Maniheistti. Maniheizm, on dördüncü yüzyıla kadar Çin'de varlığını sürdürdü ve on ikinci yüzyıl Fransa'sındaki sapkın bir Hristiyan mezhebi olan Katharları etkiledi.
Hıristiyanlık ilk birkaç yüzyılda, Nasıralı İsa'nın çarmıha gerildikten sonra ölüp yeniden dirildiği ve insanların da ona inanarak sonsuz yaşamı bulabileceği öğretileriyle Kudüs'ten Greko-Roman dünyası boyunca yayıldı. Hz. İsa'nın müritleri ona "Tanrı'nın meshettiği" anlamına gelen ve İbranice "meshiah" ya da "Messiah" [kurtarıcı] kelimelerine denk olup Yunanca Christos'tan gelen İsa Mesih dediler. Kitab-ı Mukaddes'teki Elçilerin İşleri'ne göre ilk olarak Antakya'da "Hıristiyan" olarak adlandırıldılar. Önemli kişiler arasında daha çok Aziz Pavlus olarak bilinen ve başta Hıristiyanlara zulmeden ancak Şam'a giderken gördüğü vizyondan sonra din değiştiren bir Yahudi olan Tarsuslu Saul da vardı. Aziz Pavlus yeni inancı yaymak için 40-50 yıllarında yorulmadan seyahat etti. Müritlerinin lideri olarak Hz. İsa tarafından özenle seçilen Aziz Petrus Roma'ya yerleşip kilisenin ilk papası ya da lideri oldu. Hıristiyanlar Roma İmparatorluğu yönetiminde, özellikle de 64'te Nero ve 303-311 yıllarında Diocletianus tarafından şiddetli zulüm gördüler. 313'te, Büyük Konstantin inancın hoş görülmesi gerektiğine karar verdi ve 380'de Hıristiyanlık I. Theodosius yönetiminde imparatorluğun resmî dini oldu.
Hz. İsa’yı çarmıha gerenler Romalılar değildir. Romalı vali Pontios Pilatus’a bunu empoze eden Yahudilerdir ve demişlerdir ki: “ Bu adamın kanı bize aittir. Biz mesulüz; bu bizim şeriatımızı ihlal ediyor. Bunu çarmıha gereceksin.” Bu doktrin dolayısıyla ilk önemli büyük konsil, Hristiyanlığın İznik konsili, Yahudileri lanetlemiştir.