Değerli 1K Okurları!
Yaklaşık 1 ay önce İslam Düşünce Okumaları üzerine 1.Etkinliğimizi düzenledik.
Yapılan istişareler sonunda bu bağlamda 2.etkinliğimizi de düzenlemeye kara verdik:))
Amacımız;
1-Bir düşünürün kitabı belirlenip belli bir zaman diliminde okunması,
2-Veya kimde hangi düşünürlerin kitapları varsa onların
“Varlığını bilinmezlik toprağına göm. Çünkü gömülmeyen şey bitmez.”
“Ümitli olduğun her şeyin kölesi, ümit kestiğin her şeyden de âzâde ve hürsün”
Bugün İslâm dünyasında genel kabul gören yaygın kitapların ilk sıralarında yer alan ve nice İslâm Meşâyih’inin okunmasını söylediği İbn Ataullah İskenderî’nin Hikem’ini sizlere nâçizane öneriyorum..
Ataullah İskenderi ‘in ; hikmetli sözlerinden, dostlarına yazdığı mektuplardan ve bir münâcâttan oluşmakta.
Ataullah İskenderi tasavvufun çeşitli alanlardaki konularını adeta şiirsel bir üslupla kaleme almış. Kitapta neredeyse 300’e yakın hikmetli söz var. Ve bu sözler kimi zaman bir ayetle, kimi zaman bir hadisle, kimi zaman da sözün hikmetindeki tasavvur ile desteklenmiş. Çoğu zaman en hassas, en düşünsel hatta üzerinde saatlerce tartışılacak tasavvufi konuları, ibadet ve taat konularını dahi öyle ince bir üslup ile ele almış ki bu yönüyle kuru,sıkıcı bir okumadan uzak tutuyor okuyucu.
İbn Atâullah’ın, “Bu kitapta İhya’da olan her şey fazlasıyla mevcuttur.” ifadesiyle, takdir edilmesi aynı zamanda kitabın içeriğinin zenginliğini hakkında bir fikre sahip olmak pek âlâ mümkün.
Beğenerek okuduğum hatta ara ara not aldığım kısımlardan istifade ettiğim bu eserden sonra kendime yazarın diğer eserlerini okunacaklar listeme eklememi, Sizlere ise okumanızı tavsiye ederim :)
Keyifli okumalar.
““Talep şan değildir. Razı ol, şan da senin, nam da senin. Varlığını bilinmezlik toprağına göm. Gömülmeyen şey nabit olmaz. Dünya sûretlerinin bulaştığı ayna nasıl parlar.”
Sadi-i Şîrâzî hazretleri, Gülistan’ında bir sarhoş hikâyesi anlatır. Sarhoş, kendinden geçmiş bir şekilde yol kenarında uzanmış yatıyordur. Yanından geçen bir âbid (sürekli ibadet eden) ona nefretle bakar ve yoluna devam eder. Bu esnada sarhoş âbidin arkasından şu ayet-i kerimeyi okur “Rahman’ın kulları, bir günahkârın yanından geçerken müsamaha ile geçerler.” (Furkan, 72) Şîrâzî, âbidin bu tutumunu eleştirir ve günahkâra güzel yüz göstermek gerektiğini söyler. Bu hikâyede asıl vurgulanmak istenen ise âbidin kibridir. Kendini günahlardan koruyan ama kalbini kibirden koruyamayan âbidin acınası hali ortaya konur. “İbadetin kibri” çeşitli tasavvuf kitaplarında anlatılan bir hal olup bundan kurtulmak açıkçası hiç de kolay değildir. Çünkü kendini günahlardan yalıtan biri ister istemez bu hali kendisinin başardığını ve bu sebeple Allah katında yüce bir yerinin olduğunu düşünür. İşte kibir de burada başlar. Sonra kendi gibi olmayanları küçük görme durumu gelir. Çünkü kibir, başkalarının sırtına basarak yükselme halidir. Bu sebeple olsa gerek İbn-i Atâullah el İskenderî hazretleri Hikem-i Atâiyye’sinde; “Zillet ve yalvarmaya götüren bir günah, izzet ve kibre götüren amelden daha hayırlıdır” buyurur.
"Allah'a yemin ederim ki, senin asıl ömrün;
doğduğun günden beri olan süre değil;
bilakis Allah'ı tanıyıp bildiğin günden beri geçen süredir."
İbn Ataullah el-İskenderi