Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İskenderiye Kütüphanesinin Koruyucuları
Çoğunlukla erkeklerden oluşan bir grup mistik ilk olarak Akdeniz kıyılarında (günümüz Iskenderiye'sinde değil, kıyının diğer tarafında) Atina'nın güneybatısında bulunan Yunan adaları civarında bir araya gelmeye başladı. Alim ve düşünürlerden oluşan bu kişilerin büyük çoğunluğu Atlantis ve erken Mısır halkının soyundan (çoğunlukla Pleiadesliler) geliyordu ve toplumun arşiv görevlileriydi. Miraslarını korumak isteyen yöneticiler hesap defteri tutma ve insan faaliyetlerine dair belge ve kayıtlar oluşturma konusunda Iskenderiyelilere tam yetki verdi. Birkaç yüzyıl içinde Akdeniz bölgesinde yaşamış hemen her şair, romancı ve görücü/kahinin tüm eserlerini içeren muazzam bir kütüphane oluşturuldu. Batıdan gelen bir grup asker (erken Romalılar) bölgeyi işgal ederken, üstlerinden Roma'ya bir tehdit oluşturma potansiyeli bulunan her şeyi yok etme emri aldılar. Arşivciler eserlerinin yok edilme olasılığını görünce en değerli belgeleri yanlarına alarak bölgeden kaçtı ve sonunda Akdeniz'in diğer tarafına, günümüz Iskenderiye kentinin yakınlarına yerleşerek kütüphanelerini yeniden oluşturdu. Orijinal kütüphane yakılmamış, fakat işgalci ordu tarafından ele geçirilmişti. Oradaki belgelerden bazıları günümüzde Italya sınırları içindeki bir mağarada gizlenmektedir. Romalılar yeni kütüphaneye akın düzenleyerek belgelerin %80 ini kül etti. Kalanları çabucak gizlendi. Günümüzde iskenderiye mistiklerinden birkaçı hayattadır ve kayıtları korumak için üstlendikleri kutsal görevi hatırlamaktadır.
Sayfa 248Kitabı okudu
Malumpaşa'nın 15.09.1947 günlü ikinci sayısında "Mahkeme Koridorlarında" köşesinde "Gün Uğursuzun" başlıklı bir yazı yayımlanmıştı. Aynı yazı bu sayının üçüncü sayfasına yeniden konmuştur. Yedi-Sekiz Paşa · 13 Mayıs 1949 · Sayı: 3 Gazetenin bu sayısında toplatma haberi yoktur. Birinci sayfadan "Ne Mutlu Tokum
Reklam
- Bilimin ortaya çıkışına, alternatif dünyaların, bu dünyadaki yaşam kalitemizi arttırmada kifayetsiz olduğunun fark edilmesi neden olmuştur. İlk Çağ Yunanlıları, Zeus' a ne kadar boğa kurban edilirse edilsin, fırtınaların karada ve denizde afetler yaratmaya devam ettiklerini, Poseidon' a ne kadar yakarılırsa yakarılsın, depremlerin şehirleri
Ve Paul yollara düştü. Akdeniz'in doğu kıyısındaki Roma eyaletlerini dolaştı. Yahudi olmayan birçok kişiyi İsa'ya inanmaya ikna etti ve gittiği her yerde kiliseler kurdu. Hiristiyanlığın asıl kurucusunun İsa değil, Paul olduğunun söylenmesi bu nedenledir. O olmasaydı, Isa'nın hareketi Museviliğin içindeki başarısız mesih tarikatlarından biri olarak yok olup gidecekti.
Sayfa 168Kitabı okudu
OSMANLI DEVLETİ'NİN ZİRVEDE OLDUĞU DÖNEM
KANUN Î SULTAN SÜLEYMAN'IN PADİŞAH OLMASI Kanunî Sultan Süleyman, Yavuz Sultan Selim'in tek oğlu olduğu için rakipsiz olarak, 26 yaşında tahta çıktı. Babası Yavuz Sultan Selim devrindeki 'Doğu siyasetine son vererek, 'Batı'ya yöneldi. Çünkü, o sırada Avrupa'da büyük değişiklik olmuş. Alman İmparatoru Charles-Quint (Şariken) ispanya'yı, Macaristan'ı kontrolüne almış, kendisine karşı koyan Fransa'yı tehdide başlamıştı. Diğer taraftan. Kuzey Afrika'da Barbaros Hayrettin Paşa ile de savaşa girmişti. Bu bakımdan, Osmanlı Devleti'ni Akdeniz ve Orta Avrupa'da tehdit ediyordu. Kanunî Sultan Süleyman, evvelâ, devlet içindeki ayaklanmaları ve karışıklıkları ortadan kaldırmak için harekete geçti. Mısır'daki İsyanlar : Önceden bir Memlûk komutanı olan Canbirdi Gazali Yavuz Sultan Selim tarafından Şam (Suriye) valisi olarak tayin edilmişti. Yavuz'un ölümünden sonra, Memlûk Devleti'ni yeniden kurmak için harekete geçti. Ancak Mısır valisi Hayır Bey, Osmanlı Devleti'ne sadık kaldı ve diğer taraftan Kanunî'nin gönderdiği kuvvetler de gelince bu isyan bastırdı. (1521) Sadrazamlık bekleyen Ahmet Paşa'nın Mısır'a vali olarak gönderilmesi ve isyan etmesi üzerine Sadrazam İbrahim Paşa Mısır'a giderek isyanı bastırdı. Anadolu'daki İsyanlar : Kanunî devrindeki iç isyanların ikinci bölümü, dolaylı olarak İran Safevileri ile de ilgisi olan ve Anadolu topraklarında meydana gelen isyanlardır. Bu isyanlar Anadolu'da Iran yanlısı bazı kişilerin çıkardığı, isyanlardır. Veziri Âzam İbrahim Paşa'nın yerinde aldığı tedbirler sonucu bu ayaklanmalar kısa zamanda ortadan kaldırıldı.
Braudel'in Önsözü
Bu kitap; herbiri kendi içinde bütünsel bir açıklama dene­mesi olan üç bölüme ayrılmaktadır. Birincisi hemen hemen hareketsiz bir tarihi, insanın onu çevreleyen onunla ilişkileri içindeki tarihini gündeme getir­mektir; bu tarih akmakta ve değişmekte yavaş, sıklıkla ısrarlı geri dönüşlerden ve sürekli olarak yenilenen devreler­den meydana gelen
Reklam
Bir yemişin, hamlığından kurtulması sürecini insancaya çevirirken, geçmesi gerekebilecek süreyi çok uzatıyorum; bu da, ağır kanlı birağaç olduğuma verilsin. Elimden ancak bu kadarı geliyor. "Masalın da Yırtılıverdiği Yer", Göçmüş Kediler Bahçesi Bilge Karasu'nun metinlerinin belirgin bir özelliği var: Birçok edebiyat metninde bir arka
Akdeniz Serhaddi'nde İslam ve Hıristiyanlık:Bir Medeniyetler Çatışması mı? Akdeniz tarihinin başlıca tartışmalarından biri, dinler ve kültürler arası temasların niteliğidir. Eric Dursteler’in deyimiyle “savaş meydanlarının bölünmüş Akdenizi” ile “rastlaşmalar ve değiş tokuşların bağlantılı Akdenizi” gibi iki rakip tarihsel çerçevesunan bu
Tarih(çilik) ve Öykü(cülük): Nerede Nasıl Ayrılıyorlar?
İggers’ın (1997), üniversitelerde ders kitabı olarak okutulan tarihyazımı kitabı, öykü-tarih ve kurgu-gerçeklik ilişkileri üstüne tartışmak için, kaydadeğer başlangıç noktaları sunuyor. Bu bölümde, İggers’ın görüşlerini anarak, fakat ona tümüyle bağlı kalmadan, sözkonusu ilişkileri ele alıyoruz. İggers’ın görüşlerine geçmeden, Avrupa dillerinde
Abbasi Halifeliği İslami fetihler sırasında, yeni İslam hanedanları ortaya çıktı. Emevi Hanedanlığı'nın başkenti Şam, İslam İmparatorluğu'nun merkezi olmuştu. 750 yılında Hz. Muhammed'in amcasının soyundan gelen Abbasiler, Emevi Hanedanlığı'nı devirdiler. 762 yılında başkent Şam'dan Irak'taki Bağdat'a taşındı
Sayfa 63 - Maya YayınlarıKitabı okudu
Reklam
1453 yılı, Avrupa ve Doğu tarihinde büyük bir dönüm noktasıdır. Bizans İmparatorluğu'nu "fethedilemez" denen ünlü başkenti Konstantinopolis, 29 Mayıs 1453 tarihinde Türklerin eline geçti. Yaklaşık bin yıl­lık bir geçmişi olan dev bir imparatorluk, bir daha ta­rih sahnesine çıkamayacak biçimde ebediyen yok ol­du. Asya'nın
Türk Destanının Tasnifi
– I – Millî destanlar, tarihi vak’aları tasvirden ziyade milletin yüksek millî duygularını in’ikâs ettiren, tamamıyla ve yahut az çok tarihe müstenit bir ideal âlemi gösteren halk edebiyatı eserlerinden ibarettir. Millî destanlar (épopée) meselesini ciddi surette tetkik edenler Fransız (Roland), Alman (Nibelungen Lied), Rus ve Hintlilerin
21 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.