Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Biri Siyaset mi dedi?
Bu arada, inandığı her şeyi bir yana bırakıp hiç sevmedikleri partilere üye kaydı yaptıranlar da vardı. Küçücük bir ücretle günlük yaşamlarını yarı aç yarı tok sürdürebilmek için, bir gecede çeyrek yüzyıldan bu yana taşıdıkları kişilikten vazgeçmiş görünen bu insanlar, yeni aldıkları siyasî kimliklerini gereğinden abartılı yaşadıklarından mıdır yoksa birdenbire değişmeleri kaçınılmaz bir kuşkuyu da beraberinde getirdiğinden midir nedir, gene de bir kapıya kul olmakta epeyce zorlanıyorlardı. Bu kez de, rüşvet verme yoluna sapıyorlardı tabii; oradan buradan topladıkları paralarla, kapı kapı dolaşıp geleceklerini iki dudağının arasında tutan bir adam arıyorlardı. İçim burkuluyordu onları görünce, insana olan bütün güvenimi, inancımı ve umudumu yitiriyordum. Onların arasında bulunmak bile acı veriyordu bana.
Yaratıcı mı hain mi?
Bir Roma gezisinde Michelangelo'nun Musa heykelini görmek istemiştim. Ustanın elinden çıkan heykel gerçekten de yürüyecekmiş gibiydi ama dikaktimi çeken tuhaf bir özelliğe sahipti. Michelangelo, peygamberin başına iki boynuz yerleştirmişti. Boynuzun şeytana ait bir simge olduğu bilindiğinden, Musa'nın başındaki boynuzlara anlam verememiş ve işin aslını öğrenmeye çalışarak İtalya'daki dostlarıma bunun sebebini sormuştum. Doğru dürüst bir cevap almam uzun sürdü. Hem de aradığımı Roma'da değil, İstanbul'da buldum. İbranice bilen bir ahbabım bana işin aslını anlattı. Meğer Tevrat'ı İbraniceden Latinceye ilk kez çeviren adam, bir kelimede büyük bir yanlışlık yapmış. İbranicede "güneş ışını" ile "boynuz" kelimeleri birbirine çok benzermiş. Çevirmen iki kelimeyi karıştırarak "başında güneş ışınıyla yürüyen Musa" yerine, "başında boynuzlarla yürüyen Musa" demiş. Zavallı heykelci de bu çeviri yanlışlığına kurban gitmiş mi demeli, yoksa koskoca peygambere yapılan muameleye mi üzülmeli, bilemiyorum.
Reklam
"Camargue'da koruculuk etmek gerçekten pek üzücü, pek acı! Hiç olmazsa bizimkinin karısıyla çocukları yanında. Ama iki fersah ötede, bataklıkların göbeğinde, atlara bekçilik eden biri var, yılın başından sonuna dek, tek başına yaşıyor; tam anlamıyla bir Robinson ömrü sürüyor. Kendi eliyle kurduğu kamış kulübesinde, hasır hamaktan, ocak yapmak
Sayfa 122 - Antik Batı Klasikleri
Thomas More’un Aile Yaşamı
More’un rahip olmaktan neden vazgeçtiğini kesin olarak bilmiyoruz. More’un yaşam öyküsünü yazanlardan rahip Stapleton’a göre, çağının din adamları ahlak açısından gevşek davrandıkları, dinsel coşkularını da artık yitirdikleri için caymıştı bu işten. Erasmus’un demin sözünü ettiğimiz mektubuna göre de “sevdalandığı için bu isteğinden
UTOPİA - Kaynak Yayınları *Mina Urgan’ın incelemesiyleKitabı okudu
Thomas More - Shakespeare
Sir Thomas More, yargıç olarak en büyük yararlığı, “Kötü Mayıs Günü” diye anılan bir kargaşalık sırasında gösterdi. 1517 yılında, İngilizlerin geleneksel bayramlarından olan bir Mayıs günü, Londra’nın yoksul halkı, çektikleri sıkıntılara dayanamayıp, korkunç bir öfkeyle ayaklandılar. Bu ayaklanmanın, elden geldiği kadar az kan dökülerek
UTOPİA - Kaynak Yayınları *Mina Urgan’ın incelemesiyleKitabı okudu
”Ama o müzedeki en iyi şey, her şeyin yerli yerinde kalmasıydı. Hiç kimse kıpırdamazdı yerinden. Oraya yüz bin kez gidebilirdiniz, o Eskimo hâlâ daha yeni iki balık tutmuş olur, kuşlar hâlâ güneye uçar, geyikler o narin bacakları üstünde o pınardan su içer ve göğüsleri görünen o Kızılderili kadın battaniyesini dokurdu. Kimse değişmezdi. Değişen tek şey siz olurdunuz. Çok büyümüş olmanız filan değil demek istediğim. Tam olarak o değil yani. Yalnızca değişmiş olurdunuz.”
Sayfa 116 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Thomas More’un Yaşamı ve Ölümü – Mina Urgan
More, hapise girdiği ilk aylarda, Kralı İngiliz Kilisesi’nin başı yapan yasaya yemin etmeyi iki kez reddetti. İki ağzı da keskin bir kılıca benzetmişti bu yasayı: İnsan buna evet derse, ruhunu; hayır derse, bedenini yitirecekti. More ise, ruhunu yok etmektense, bedenini yok etmeye çoktan razıydı. Sorguya çekilirken, “Anlayın bunu,”
UTOPİA - Kaynak Yayınları *Mina Urgan’ın incelemesiyleKitabı okudu
Değirmenci olmasa dayanamaz alırdım gözleri. Hâlâ gördüklerinden emindim. Onları cebimde gizler, zaman zaman çıkarıp kendiminkilerin üzerine koyup iki kez daha iyi görürdüm. Belki bu gözleri başımın arkasına da bağlayabilirdim. Bilmem nasıl, ardımda olup bitenleri bir yol bulup gösterirlerdi herhalde bana.
Ademin oğlu habil gibi ol * yeni bir kimliğin inşası
"MÜ'MİN BİR DELİKTEN İKİ KEZ SOKULMAZ." *BUHARİ * Geçmişte yaşanmış tecrübelerde öncelik bilgiye aittir.
Sayfa 38 - Pınar yayınlarıKitabı okudu
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.