Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Şu Dünyada ne kadar çabuk gelip geçiyoruz!..Yaşamın ilk çeyreği yaşamdan nasıl yararlanacağımızı öğrenmeden geçiyor; son çeyreği ise yararlanmaktan vazgeçtikten sonra geçiyor. Öncelikle şunu söylemek gerekir ki yaşamayı bilmiyoruz ve yaşayamıyoruz üstelik yaşamımızın iki gereksiz ucuna ayıran aralıkta bize kalan zamanı dörtte üçü uyku, çalışma, sıkıntılar, acılar ve korkularla tükeniyor. Yaşam kısadır ama kısa sürdüğü için değil kısa olan bu zamana keyfini neredeyse hiç çıkaramadığımız için ölüm anının doğum anından uzak olmasının bir anlamı yoktur bu mesafe iyi doldurulamadıgından yaşam her zaman kısadır.
Sayfa 343 - ALFAKitabı okudu
Değerli hissetmek ve mutlu olabilmek için birine gereksinim duyuyorsan onun seni istediği gibi yönetmesine de kapı aralamış oluyorsun. Ne kadar bağımsızsan duygularının kontrolü de o kadar senin ellerinde demektir. Şimdi bir karar ver, başkalarının sevgisinin kişisel değerini belirlemesine izin vermeye devam edecek misin? Bizler sadece karşı tarafın, diğerlerinin onayı ve sevgisi olunca daha tatmin edici daha mutlu bir yaşam sürdüreceğimizi düşünürüz oysaki temel tatminlerin çoğu içseldir kendimizden alırız.
Sayfa 148Kitabı okudu
Reklam
Okurken aklım durdu. Bu gerçek olabilirmi
Yetmiş iki gündür bir dolapta kilitliyim. Yalnızca anahtar deliğinden hava giriyor ve ölü bir ışık sızıyor içeri. Yalnızlık hiç de tanrısal değil, görkemli değil. O yalnızca geçmişle gelecek, ölümle yaşam arasında kocaman bir karanlık nokta. Geçmişi ve geleceği olmayan, ölümle yaşam arasında irinli bir leke yalnızlık denilen. Şimdi ne varsa, anahtar deliğinden sızan havayla ışıkta... (Farkına varsalar, kapatırlar mıydı onu da?) Bütün belleğimdekileri yokettim. Elektrikli bir aygıtla yaktım, jiletle kazıdım. Çığlıkların aralığından uçurdum hepsini, kül edip savurdum.             Adımdan gayrısını bilmiyorum.
Bolluk dönemlerinde doğan kişiler daha kısa yaşamakta, üstelik bu özellik genetik olarak 2. ve 3. nesillere de geçmektedir. Öte yandan, kıtlık dönemlerinde doğanlar daha uzun yaşamakta ve aynı şekilde bu özelliği gelecek kuşaklarına da aktarmaktadır. Bu çalışmadan çıkarılabilecek iki önemli sonuç var. Birincisi, açlık, yani kalori kısıtlamasının insan sağlığına olumlu etkileri. İkincisi de genetik özelliklerin çevre şartları ve yaşam biçimiyle değişebileceği.
*~●。。Yaşam yatağına gözlerim açık, yalnız ve huzursuz gireceğim. Karmaşık bilincimin gelgitlerinde, siyah gecedeki iki akıntı gibi nostalji ve perişanlık kesişecek.
Sayfa 42 - Ayrıntı Yarınları çeviren Orhan TuncayKitabı okuyor
Kadınlar isterse idam cezalı mukaveleler getirsin. Bu toplumun kültürü namus zırvalığını yaşam ağacı konumuna getirdikçe, kadını doğurgan, alınıp verilen bir mal, hediye paketi gibi görüp ona çeşitli cinsiyetçi roller dayattıkça, sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyin dedikçe, din kadınları erkeğe emanet edip onları dövün, cariyeniz yapın, mirası eşit bölmeyin, erkekle şahitlikte bile eşit tutmayın dedikçe, son olarak eril devlet bu iki çürümüş öğretileri yüceltip halka empoze ettikçe hiçbir şey düzelmez. Kadınların esas hedefi bu üçlü vebayı ortadan kaldırmak olmalıdır.
Sayfa 103 - Velespit YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Nasıl ki günahkâr ve ihmalkâr yaşam tarzının sebep olduğu fiziksel hastalıklar her türden insanı vurursa, tarifsiz acıların, katlanılmaz zulmün, acımasızca görmezden gelinişin sebep olduğu o korkunç ahlaki yozlaşma da, ayrım gözetmeksizin herkesi kırıp geçiriyordu.
Sayfa 455Kitabı okudu
Transandantal Meditasyonda dikkat dışarıdan içeriye, düşüncenin kaynağına yönelir; sonra bilinçli zihin, uyanık haldeki bilinç sezgisi ve bilinçsel bir mutluluk olan üstün ve saf bilince döner... Bu sadece bir düşünüştür, fakat öyle bir düşünüştür ki, sezgi içe dönük olarak derinliklere ulaşır ve saf bilinci elde eder." Mantra, dikkati düşüncenin kaynağına götüren bir sözcüktür, sesli olarak değil içten tekrarlanır. Öğretmen, meditatöre meditasyon sırasında çaba harcamamasını söyler. Pratikte, çok geçmeden bu sorun ortadan kalkar. İnsan bir kez meditasyonun doğal akışını tanırsa, bisiklet üzerinde denge kurabilme yeteneği gibi kendiliğinden bu yeniden belirir. T.M. uygulamasında en az altı saatlik aktivite ile ayrı­lan yirmişer dakikalık iki devre olmak üzere, günde kırk dakika meditasyon yapılır. Yemekten sonra en az iki saat geçmelidir. Akşam ve sabah saatleri meditasyon için en uygun zamanlardır. İnsanın yaşam biçimini değiştirmesine gerek yoktur; bu, Maharishi'nin öğretisine diğer Hintli guruların karşı çıkmalarına neden oldu. Maharishi'ye göre, düzenli olarak uygulanan meditasyonun etkisi altında yaşam biçimi kendiliğinden değişir. Günde iki kez uygulanan meditasyon sırasındaki dinlenme ile, günün diğer saatlerindeki normal faaliyetlerin birbirini izlemesi, günlük faaliyetlerin 'olma haliyle' desteklenmesine neden olur. Genellikle birkaç yıl meditasyon yaptıktan şonra, saf 'olma hali'ni deneyimlemek günün büyük bir bölümüne yayılır.
Birden fazla okuduğum bir pasajı hep severim.
İnsan zihni, doğası itibariyle tekçidir ve aynı anda iki şeyi birden kabullenemez; bir hiçliğin olmuş olduğunu bilir, sonsuz geçmişteki biyolojik varolmayışı, zihni tamamen bomboştur çünkü ve o hiçlik, adı üstünde geçmiş olduğu için, katlanılması çok zor değildir. Fakat ikinci bir hiçliği -ki belki buna da katlanması o kadar zor değildir- mantıken kabul edemez. Uzamdan bahsederken uzamın sonsuz tekliğinde kıpırdanan bir lekeyi getirebiliriz gözümüzün önüne ama zaman içindeki kısa yaşamamızı anlatacak böyle bir analojiden yoksunuz, çünkü her ne kadar kısa da olsa (otuz yıllık bir yaşam dilimi gerçekten de müstehcen denecek kadar kısa!) varoluşumuzun bilinci sonsuzlukta bir nokta değil, bir yarık, bir kesik, metafizik zamanı boydan boya kesen bir yarıktır. onu ikiye böler ve -ne kadar dar bir çizgi de olsa- önüyle arkası arasında bir ışıltı saçar.
Yaşam hayatın her iki yanıyla da geçinebilmeyi gerektirir
Pozitifin de negatifin de tek boyutluluğu, hayatın çok boyutluluğunun hakkını veremez.
Sayfa 45 - İletişim YayınlarıKitabı okuyor
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.