Mekke Kâfirlerinin Korkuları
Ama dinlerinin hükümsüz ve batıl olduğundan haberleri yok. Boşa zahmet içindeler. Çünkü; Allah, sevgilisine Kur'an-ı Kerim'i indirerek eski dinlerin hepsini feshetmiş bulunuyor... Bu sebeple Peygamber Efendimiz, Mekke'ye gelen bu ziyaretçileri karşılayarak onlara yumuşak, tatlı, cezbedici bir üslubla İslamiyet'i anlatıyor. Ve bu yabancılar anlıyor ki şu yüksek ahlâk güzelliğindeki bir zat, asla ve asla hakikate aykırı bir şey söylemez. O'nun anlattıkları kalblerini imanla dolduruyor... Hep Müslüman oluyorlar. Putları ile Allah'a ortak koşan Mekke kâfirleri, durumdan ciddi şekilde rahatsız... Kendi içlerine ikilik soktuğu; baba ile evladı ayırdığı yetmiyormuş gibi şimdi de komşu kabileleri bir bir safına çekiyor... Bir çare bulmalılar buna: ama nasıl?
Sayfa 19
Bu adamların hepsi büyük bir tezat ve ikilik içinde çırpınıyorlar. Hiçbiri sırtında taşıdığı ve muhafazaya mecbur olduğu mevki veya payeyle ahenk hâlinde yaşamıyor. Kafaları, zekâ itibarıyla olsun, yarım yamalak bilgileri itibarıyla olsun, merhamete muhtaç bir hâlde. Şahsiyetleri kırpıntı bohçası gibi. Her şeyleri iğreti, her vasıfları, her kanaatleri iğreti... Basit bir insan, mesela hiç okuması yazması olmayan bir köylü, bir amele, lalettayin bir adam bunlardan çok daha mükemmel bir bütündür. Çünkü o adam, mesela Hasan Ağa, Hasan Ağa olarak düşünür, böyle yaşar. Hükümleri hayatın verdiği birtakım tecrübelerin neticesidir ve kendine göredir. Konuşurken karşında Hasan Ağa'dan başka kimse yoktur. Fakat bu efendilerin hiçbiri kendisi değildir. Fikir diye ortaya attıkları her şey, kafalarına rastgele doldurdukları hazmedilmemiş, acayip, birbirine zıt bilgilerin tahrip edilmiş şekillerinden ibarettir.
Sayfa 254 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Büyük bir servetin olursa, o zaman onlar yoksuldur ve sen zenginsindir. Eğer İskender olabilirsen, o zaman sen büyük bir krallığa sahip olursun ve onlar dilencidir. Büyük bir âlim olabilirsen, o zaman sen bilgilisindir ve onlar cahil, eğitimsiz olurlar. Erdemli, dindar, saygın, ahlaklı olabilirsen, o zaman onlar ayıplanır, günahkâr olurlar. Fakat ikilik devam eder. Başkalarına karşı mücadele ediyorsun ve üstün olmaya çalışıyorsun.
Senlik benlik olursa İş ikilikte kalır/ Çıktık ikilik evinden Sen beni yağmaya ver­dik." #Yunuus Emre
Hep ikilik, birlik için, Bak iki göz bir görüyor! Birlik ise, dirlik için, Bak iki göz bir görüyor! Ruh u cesed, arş u felek, Îns ü peri, cin ü melek! Birlik için hep bu emek, Bak iki göz bir görüyor! Şirkten eyle hazer, Vaktini boş etme güzer. Âleme bir eyle nazar, Bak iki göz bir görüyor! Sende seni, sende seni, Bile ki budur "allemenî" Birleye gör can u teni, Bak iki göz bir görüyor!
Sayfa 142Kitabı okudu
Doğadaki değişimlerin zamanın özü olduğunu düşünürüz ya hani, oysa hiç de öyle değil. Zaman, ilkbahar ve kışa, doğuma ve çürümeye, iyiye ve kötüye umarsızca karşı koyan bir şey. Değişmez, neşeli ve kesinlikle yıkılmaz bir şey. İkilik var olmayı bırakıyor; ego yok, “ben” diye bir şey yok ama yine de Doğu dinlerinde sıkça duyduğumuz, benliğin evren denen okyanusta kaybolan tek bir su damlası olduğuna dair o korkunç benzetmelerle hiç alakası yok bunun.
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.