Bunların hepsi tarihi bile isteye hiçe sayan ve ziyadesiyle ırkçılık barındıran asılsız iddialar. İnsanlar dünyaya yayılıp bitki ve hayvanları evcilleştirdiğinde, ilk şehirleri kurduğunda ya da yazı ve parayı icat ettiğinde günümüz din ve milletlerinin hiçbiri yoktu ortada. Ahlak, sanat, maneviyat ve yaratıcılık dediğimiz şeyler genlerimize işlenmiş evrensel insan becerileridir.
Doğdukları yer de Taş Devri Afrika'sıdır. Bunları Çin'in Sarı İmparatoru'na, Platon dönemi Yunanistan'ına ya da Hz. Muhammed devri Arabistan'ına atfetmek densizce büyüklenmektir sadece.
Şahsen bu tür bir densizliğe fazlasıyla aşinayım çünkü kendi milletim Yahudiler de kendilerini dünyanın en önemli varlığı yerine koyuyor. İnsanlığın herhangi bir başarısı ya da icadından bahis açın, hemen kendilerine pay çıkarırlar. Ve bu insanları yakinen tanıdığım için bu iddialara içtenlikle inandıklarını da biliyorum. Bir keresinde İsrail' de bir yoga eğitmenine gitmiştim.
Kendisi ilk derste büyük bir ciddiyetle, yogayı Hz. İbrahim'in bulduğunu ve tüm temel yoga duruşlarının İbrani alfabesinden türetildiğini açıklamıştı (Trikonasana duruşu İbrani alfabesinin aleph harfine, tuladandasana duruşu daled harfine tekabül ediyor gibi)! Hz. İbrahim bu duruşları cariyelerinden birinin oğluna öğretmiş, o da Hindistan'a gidip yogayı Hintlere öğretmiş.
Bunun bir kanıtı var mı diye sorduğumda Tekvin' den alıntı yaptı: "Cariyelerinin oğullarına da armağanlar verdi ve · kendisi henüz sağken bu çocukları oğlu İshak'tan uzağa, doğu illerine gönderdi" (Tekvin 25:6).