Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İsnadıyla Salih ibn Ahmed ibn Hanbel'den dedi ki: Babamı (İmam Ahmed'i) işittim, Şâfiî rahimehullah'ı zikretti ve şöyle dedi: "Şâfiî, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den veya sahâbeden bir hadis geldiğinde ondan başkasına yönelmezdi. Allah teâla'nın kendisinde ilmi, fıkhı, Kur'an kıraatini ve hudû'yu (teslimiyet) toplamış olduğu bir adamdı."
Fıkhi mezhep olarak Şâfiiliği ve itikadî mezhep olarak da Eş'arîliği öğreten nizâmiyeler bu sahanın en önde gelen şahsiyetlerini yetiştirmişlerdir. Ebû İshak eş-Şîrâzî, Cüveynî, Gazâlî gibi şahsiyetler Nizâmiye'nin büyük müderrisleridir. Bunlar hem Şâfiî mezhebinin hem de Eş'arî kelâmının büyükleridirler. Eş'arîlik, Mu'tezile'ye karşı çıkmış bir mezhep olarak teorilerini Mu'tezile'ye ve felsefecilere karşı geliştirmiştir. Eş'arî doktrininin en büyük takipçisi İmam Eş'arî den sonra Bâkıllânî olmuştur. Bâkıllâní'nin görüşleri de İmâmü'l-Haremeyn el-Cüveynî tarafindan geliştirilmiştir. Cüveyni den sonra bayrağı Gazâlî devralmıştır. Gazâlî sadece Eş'arî kelâmını devam ettirmekle kalmamış, Eş'arîliğin nihaî zaferini de temin etmiştir.
Sayfa 289Kitabı okudu
Reklam
Ben gördüm ve bildim ki, İmam Şâmil'den, Bediüzzaman Said Nursi'ye, İmâm'ı Azam'dan İmam-ı Şafii'ye, Buhârî'den İmam Hanbelî'ye dek olan bu şahsiyetleri biz dinî bilgilerinden dolayı tanımıyoruz. Tarihe kazınmalarının sebebi bilgilerinin zeminindeki güçlü karakterleri. İmam Buhârînin Buhara padişahının çocuklarına özel ders vermeyi reddettiği için sürgün edilmesi, İmâm'ı Azam ve Hanbeli'nin Emevî halifesinin halka dayattığı Mutezile itikadını onaylamamaları, bu sebepten zindana atılmaları... Nice eğip bükenler silinip gitti ama tarih onları bize taşıdı. "Ne istiyorsa onu deseydin, değdi mi bütün kariyerini harcadığına? Şimdi bir de zindan hükmü giydiğin için apoletlerin de sökülecek üç kuruşa muhtaç kalacaksın. Herkes arkandan atıp tutacak, itibarını kaybedeceksin." demiş midir anneleri? Kıymetli anneleri öyle günü kurtarma derdinde "aman elimi suya sabuna değdirmeyeyim" eğitimi vermiş olsalardı, hiç yaşanmamış beş bin olayın içtihadını yapan, sabahlara kadar uzun teravih namazları kılan bir İmâm'ı Azam yetişir miydi?
Said Nursi'nin her suale cevabı varmış(mış).
HER SUALE CEVAP VERMEK, HİÇ KİMSEYE SORU SORMAMAK Sormaz ki bilsin, sorsa bilirdi. Bilmez ki sorsun, bilse sorardı. Atasözü "Herhangi ilme sorulan suale bila-tereddüd derhal cevap verirdi."(1) "Sorulacak suallere cevap vermeye hazır bulunduğu gibi kimseye sual sormayacağını da beyan ederek bu kararda yirmi sene sebat
Sayfa 56 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
SAHABE'NİN İCMASINDA HİLAFETİN FARZİYETİ
Sahabe RadiyAllahu Anhum Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in vefatından hemen sonra bir halifenin seçilmesinin gereği üzerine icma etmişlerdir. Sahabe icması Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali RadiyAllahu Anhum'a yapılan biatlarla da tekerrür etmiştir. Nitekim Sahabe'nin bu icmasındaki kesinlik şu olayla da teyit edilmiştir:
Sayfa 47 - Köklü değişim yayıncılıkKitabı okudu
Hårünürreşid'den sonra hilafete geçen oğlu Memün zamanında Kudüs'te yaşanan depremde Mescid-i Aksa'da bulunan dini yapılar tekrar zarar gördü. Halife Memûn bizzat ilgilenerek Kubbetü's-sahre dâhil olmak üzere birçok yapıyı onardı Kudüs'te gerçekleştirilen bu tamir faaliyetleri sayesinde aralarında Şafii mezhebinin kurucusu İmam Muhammed b. İdris eş-Şafii'nin de bulunduğu birçok âlim Mescid-i Aksa'ya ziyarette bulundular
Reklam
155-“Sizi kesinlikle sınayacağız” size hallerinizi deneyen, belaya sabrediyor musunuz ve kazaya razı oluyor musunuz diye sizi imtihan eden biri gibi sınayacağız. “Biraz korkudan biraz da açlıktan” yani bunlardan az bir miktar demektir, bunun azlığı; onlara hafiflik vermek ve rahmetinin onlardan ayrılmayacağını göstermek için esirgediği şeye nisbetle az olmasındandır, ya da kendilerine inat edenlerin ahirette başlarına geleceklere nispetle az olmasındandır. Bunu haber vermesi de kendilerini bunlara hazırlamaları içindir. “Ve naksın minel emval (biraz da mallardan, canlardan ve mahsullerden eksiltme ile)” bu da şey'e ya da havfe atıftır. İmam Şafii radıyallahu teala anh'ten şöyle dediği rivayet edilmiştir: Korku Allah korkusudur, açlık ramazan orucudur, mallardan eksiltme de sadakalar ve zekatlardır. Canlardan eksiltme de hastalıklardır, mahsullerden de evlatların ölümüdür. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den de şöyle dediği rivayet edilmiştir: Bir kulun çocuğu öldüğü zaman Allah Teala meleklere: Kulumun çocuğunun ruhunu mu aldınız, der? Onlar da: Evet, derler. Onun ciğer paresini mi aldınız, der? Onlar da: Evet, derler. Allah Teala: Kulum ne dedi, der? Onlar da: Sana hamd etti ve inna lillah okudu, derler. Allah Teala da: Kulum için cennette bir ev yapın ve ona hamd evi adını koyun, der. “Sabredenleri müjdele”.
Sayfa 222 - Bakara/155.ayet tefsiri
Her Gün Oruca Niyet Etmek Şart mıdır?..
Şafii âlimlerinden biri olan Ebu Zekeriyye İbni Nehhas (rahimehullah) “Tenbihu’l-Ğafilin an Amali’l-Cahilin” adlı kitabında şöyle der: “Niyetin telaffuz edilmesi vacip değildir. Bilakis dört imamda ve diğer imamlarda sünnet dahi değildir. Bilakis âlimlerden birçoğu bunun bidat olduğunu söylemişlerdir, çünkü bu hususta ne Rasûlallah (sav)’den ve
Sayfa 214
GEÇMİŞTEKİ "LİNÇ KÜLTÜRÜ"
Abbasi Hilafeti'nin başlarında, Halife Me'mun, 813 yılında Mihne yani bir tür Engizisyon mahkemesini kurarak, Mu'tezile'nin temel görüşlerinden olan "Kur'an'ın yaratılmışlığı" (mahluk olduğu) doktrinini dayatmıştır. Mihne uygulaması kesinlikle yanlış ve akılsızcaydı. Sonucu da felaket oldu. Yine de sadece
Sayfa 226Kitabı okudu
Hz. Peygamber'den iki asır sonra ilk olarak İmam Şafii; Hz.Aişe'nin "Onun ahlakı Kur'an'dı" anlayışının yerine, "Onun sünneti/ hadisleri vahiydir" anlayışını yerleştiriyor.
Sayfa 160Kitabı okudu
Reklam
Şafii rahimehullah'ı işittim şöyle diyordu: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den benim dediğimin hilafına bir şey rivayet ederseniz, benim dediğimi terkedin, ve hadisi alın zira benim sözüm odur.” (Hadis benim fetvamdir.)
İmam Mâlik'in dünyaya değer vermemesi
Şâfiî'den rivayet edilen şu husus İmam Mâlik'in dünyaya değer vermediğinin delilidir: "İmam Mâlik'in kapısında birtakım Horasan atları ve Mısır katırları gördüm, onlardan daha güzelini görmemiştim. İmam Mâlik'e, bunlar ne kadar da güzeldir, dedim. Bunun üzerine o da "Ey Ebû Abdullah! Bunlar benden sana hediyedir." dedi. Binmek için bir tanesini kendine bırak, dediğimde, "Allah'ın Peygamberinin bulunduğu bir toprağı bir hayvanın ayakları ile çiğnemekten hayâ ederim' diye cevap vermiştir.
İmam Şafiî rahmetullahi aleyh şöyle buyurmuştur: "Allah'ın kitabındaki farzları kabul eden kimse, Peygamber'in sünnetini de kabul etmiştir. Çünkü Allah Teâlâ kitabında, Peygamberi'ne itaati ve onun hükmüne boyun eğmeyi emretmiştir. Peygamber'den gelen bir şeyi kabul eden kimse, Allah'tan gelen şeyi de kabul etmiş olur. Çünkü Allah Teâlâ, Peygamber'e itaati farz kılmıştır.
Vahhabiler'in inanç ve telakkileri, hiç bir propaganda yapmadan, İslam dünyasının her köşesinde, az veya çok yayılmakta ve bazı mu- taassıp sâlikler bulmaktadır. Bir gün, bir toplantıda, oradan gelen bir Türkistanlı ile tanıştık. Adam, dinleyen kalabalık bir topluluk bulduğunu görerek, söze "Ben elhamdülillah Vahhabîyim." diye başladı. En ufak davranışlar ve halkımızın, din duygusu ile dolu bir an'ane halinde yaptığı hareketler hakkında "küfürdür, şirk- tir" gibi dil zevzekliklerinde bulundu. Dayanamadım, "Efendi, biz ancak Müs- lüman olduğumuz için hamdederiz; 'Elhamdülillah Hanefi'yim, elhamdülillah Şafiîyim.' diyen bir müslümana şimdiye kadar rastlamadım. Sen ise Vahhâbî'yim diye hamdediyorsun. Senin bağlı bulunduğun Vahhabîlik, selefin devamı oldu- ğunu ve Hanbelî'liğini iddia ediyor. Bunlar ise İslâm'da nifak ve şikaktan daima hazer etmişlerdir. İslâm arasında fitneye lüzum yok. Masum müslümanların ha- reketlerini, işi küfür ve şirke vardırmadan tenkit et. Ötesine gitme. Selef'ten ve Erbaa'dan hangi adam, birbirine dil uzatmış ve kötülemiştir? İmam-ı Hanbel'in hocası, İmam-ı Şafiî'dir. İmam-ı Şafiî, İmam-ı Azam'ın talebesi olan İmam-ı Mu- hammed'den ders almıştır..." dedim ve adamı susturdum.
Sayfa 599
190 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.