"Her inancın özü, hayata ölüm tarafindan yok edilemeyecek bir anlam vermektir." —Tolstoy, İtiraflarım
"Her inancın özü, onun hayata, ölümle birlikte yok olmayacak bir anlam vermesidir. Debdebe içinde ölmekte olan bir kralın, çalışmaktan canı çıkmış yaşlı bir kölenin, aklı ermeyen bir çocuğun, bilge bir yaşlının, yarı akıllı bir kocakarının, mutlu, genç bir kadının, ihtirastan yanıp tutuşan bir delikanlının, en farklı yaşam ve eğitim koşullarından gelen tüm insanların sorusuna inancın yanıt verebilmesi doğaldır; hayatın o ezeli ve biricik sorusu olan 'Ben neden yaşıyorum, benim hayatımın sonucu ne olacak?' sorusunun eğer tek bir yanıtı varsa, bu yanıtın öz olarak aynı olsa da sonsuz farklı biçimlerde ortaya çıkması doğaldır ve bu yanıt ne kadar tek, ne kadar gerçek, ne kadar derinse, her insanın eğitimine ve konumuna uygun olarak ifade edilirken pek tabii ki o kadar tuhaf, o kadar bozuk bir şekilde ortaya çıkacaktır."
Reklam
Doğu özgür düşünce geleneğinin tanınmış temsilcilerinden Ebu Reyhan Biruni (973-1048), Tanrı'yı bütün mevcut olanın ilk nedeni olarak kabul etse de, doğa olaylarına onun karışmasını ka­bul etmemiş, Müslüman ortodoksluğuna karşı mücadele vermiştir. Ali İbn Sina ya da Avitsenna (980-1037) dünyanın yaratılmadığı­nı ve nesnel nedensellik yasası ile geliştiğini söylemiş, bilimin dinden bağımsız olmasını istemiştir. İbn Rüşt ya da Averroes (1126-1198), sonsuz materyali dünyanın özü olarak kabul etmiş, tinin ölmezliğini reddetmiştir. Zekanın dinsel inancın etkisinden kurtulması için uğraşmış, bu amaçla o da gerçeğin ikiliği kuramı­nı ileri sürmüştür. Şair ve filozof Ömer Hayyam (1040- 1 123) o ha­rika rubailerinde dinsel hükümleri bilgece eleştirmiştir.
itiraf
"Her inancın özü, onun hayata, ölümle birlikte yok olmayacak bir anlam vermesidir. "
Sayfa 77 - Türkiye İş bankası yayınlarıKitabı okudu
Modern Bağlam: Aydınlanma Çağı Aklı
Felsefî anlamda "kendinde şey"i yok eden ve her şeyi metalaştıran bir dünyada iyinin, doğrunun, güzelin, inancın, sevginin ve dostluğun yaşaması imkânsızdır. Varlıkların özü üzerinde düşünmek, onları araçsallaştırmadan ve kullanım değerine indirgemeden kıymetlendirmek demektir.
Sayfa 28 - İnsan YayınlarıKitabı okuyor
Ayrıca kendime şöyle diyordum: her inancın özü, onun hayata, ölümle birlikte yok olmayacak bir anlam vermesidir.
Reklam
192 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
75 günde okudu
Tolstoy'a göre Hristiyanlığın özü İsa'nın öğretilerinde yatmaktadır ve bu öğretiler esas olarak sevgi, bağışlama ve şiddetsizliğe dayanır. Tolstoy, dönemin kilisesinin ve dini kurumlarının bu özden saparak, Hristiyanlığı bir iktidar ve kontrol aracı olarak kullandığını eleştirir. Kilisenin, İsa'nın asıl mesajını çarpıttığını ve dini ritüellerle, dogmalarla Hristiyanlığın özünden uzaklaştığını iddia eder. Tolstoy'un bu eserinde dile getirdiği bir diğer önemli nokta, dini inancın kişisel ahlak ve vicdanla doğrudan ilişkili olması gerektiğidir. Ona göre, gerçek dini inanç, dışsal kurallar ve ritüellerle değil, içsel ahlaki bilinç ve vicdanla belirlenmelidir. Tolstoy, bireyin kendi içsel rehberliğini takip etmesi gerektiğini vurgular ve dışsal otoritelerin ahlaki doğruluk üzerindeki etkisini reddeder.
Din Nedir?
Din Nedir?Lev Tolstoy · Kaknüs Yayınları · 20161,613 okunma
Her inancın özü, onun hayata, ölümle birlikte yok olmayacak bir anlam vermesidir.
“Her inancın özü, hayata ölüm tarafından yok edilemeyecek bir anlam vermesidir.”
günümüzde akıl yürütmeyi bilen tüm insanların tek sistemi ateizmdir. İnsan aydınlandığı ölçüde, hareketin maddeye içkin olduğunu kavradığı ölçüde, bu hareketi yaratacak bir failin gerekliliğinin yanıltıcı bir varlık olduğunu anladı; ve var olan her şey özü gereği hareket halinde olduğundan, devindirici gücün gereksizliğini hissetti; İlk yasa
Sayfa 134 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Her inancın özü, onun hayata, ölümle birlikte yok olmayacak bir anlam vermesidir.
"İnsanı hırçınlaştıran şey taraftar olmak, doğru olduğunu düşündüğün şeye yapışmaktır. Zorlu durumlar karşısında bütünün bilgisine ulaşamadığında, hassas ve kırılgan hale gelirsin. Kader inancın varsa, kaderin sana zıt olduğu için iyinin seni bulamayacağından yakınırsın. Düalite kavramı ise der ki, var olabilmek, zıtlıklara ihtiyaç duyar. Çelişki bütünlük yaratır. Tüm bu zıtlıklara, herkes kadar senin de tabi olduğunu anladığında denge hali seni bulur. Teslimiyet değişikliklere huzur bozucu gözle bakmadığın, hayatın karşıt durumlarına açık kalabildiğin ve düalitenin yaşamın özü olduğunu anladığın haldir."
Her inancın özü, hayata ölüm tarafından yok edilemeyecek bir anlam vermesidir.
"Her inancın özü, hayata ölüm tarafından yok edilemeyecek bir anlam vermektedir." Tolstoy
Sayfa 134Kitabı okudu
Kendime şöyle diyordum: "Her inancın özü, onun hayata, ölümle birlikte yok olmayacak bir anlam vermesidir."
Sayfa 77
399 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.