Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Enver Paşa'nın kafasında Turan imparatorluğu yatmaktaydı. Yeğeni Nuri Paşa da İslâm Ordusu adı verilen altı bin kişilik bir askeri birlikle Baku'yu sarmıştı. Nuri Paşa'nın ilk saldırısı başarılı olmadı. Bakü'ye ikinci saldırı Halil Paşa tarafından başlatıldı. İngiliz askerlerinin elindeki Baku, 1918 yılı eylülünde Halil ve Nuri paşalar yönetimindeki İslâm Ordusu'nca ele geçirildi.
1821'de Yunanlar, Osmanlı İmparatorluğu'na karşı ayaklandılar. Bu ayaklanma İngiltere'nin liberal ve romantik çevrelerinde büyük sempati topladı, hatta şair Lord Byron isyancılarla birlikte savaşmak için Yunanistan'a gitti. Öte yandan, Londralı finansçılar burada bir fırsat da gördüler. İsyanın liderlerine Londra borsasında işlem görebilecek Yunan isyanı senetlerini teklif ettiler. Eğer bağımsızlık kazanılırsa Yunanlar bu senetleri faiziyle birlikte ödemeyi kabul edecekti. Bireysel yatırımcılar da kâr etmek için veya Yunanların davasına sempati duydukları için (ya da ikisi birden) bu senetlerden aldılar. Yunan isyanı senetlerinin Londra borsasındaki değeri, Yunanistan'ın savaş meydanındaki başarılarına ve başarısızlıklarına göre inip çıktı. Türklerin zamanla savaşta üstün geldiği ve isyancıların yenilmesi an meselesi olduğunda, hissedarlar tüm paralarını kaybetme riskiyle karşı karşıya kaldılar. Onların çıkarı milli çıkar anlamına geldiğinden, İngilizler uluslararası bir filo hazırlayarak Osmanlı'nın ana donanmasını 1827'de Navarin'de batırdı. Sonuçta, yüzyıllardır süren boyunduruktan sonra Yunanistan nihayet özgürdü, ancak özgürlük ülkenin asla ödeyemeyeceği bir borç yükü karşılığında elde edilmişti. Bağımsızlıktan sonra Yunan ekonomisi, on yıllar boyunca İngiliz finansörlere bağımlı kaldı.
Reklam
Suda kavga eden iki balık görürseniz bilin ki oradan bir İngiliz geçmiştir. Kızılderili atasözü
TÜRKÇÜLÜK FİKRİ VE İNGİLİZ-RUS MÜNASEBETLERİ
Bilinmektedir ki, 1860 yıllarına doğru Rusların Asya' da yayılmaları İngilizleri ürkütecek kadar hızını arttırmıştı: Batı Türkleri, yani Osmanlı saltanatı aleyhine yüzyıllardanberi devam eden istilâcı Rus siyaseti XIX. yüzyılın ortalarında Batı Avrupa devletlerinin silahlı direnişiyle sekteye uğrayınca, Rus imparatorluğu, bu direnişin acısını almak için, Doğu Türkleri, Orta Asya hanlıkları üzerine şiddet ve hızla yürüdü: 1860'dan itibaren Ruslar Orta Türkistan'la Doğu Türkistan'a saldırdılar. General Cernayef, 1865'de Orta Asya'nın en büyük şehri ve Aksak Timur'un başkenti olan «Taşkent»i alır; 1867'de Orta Türkistan'ın büyük ismi «Türkistan eyaleti» adiyle Rus Çarlığının ülke başbuğluğuyle Çin hâkimiyeti aleyhine ayaklanarak Rus tabiiyetini (Vassaleg'ini) kabul eder. Yine o yıllarda Doğu Türkistan'ın «Kaşgar» bölgesi, Muhammed Yakup Bey'in başbuğluğuyle Çin hâkimiyeti aleyhine ayaklanarak Ruslarla iyi geçinmeye çalışır; «Kulça» bölgesi 1865'de Çin tabiiyetinden çıkarak, 1871'de Rus tabiiyetine girer... Kısacası, bütün Orta Asya Türklüğü 1860-1870 tarihlerinde Rus etki ve baskısiyle kaynaşmaktadır.
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
Hindistan'daki bir İngiliz için para kazanmak hiç de zor değildi. Kumpanya yetkilisi Richard Barwell 1765'de, babasına övünçle, "Hin­distan [refaha] giden yolun ta kendisi. Biraz dikkatli olursan ve (işlerin gidişatıyla ilgili) büyük bir aptallık yapmazsan servete erişmek için çok yol var," yazmıştı.
Reklam
her iki ana merkezci, iktidarcı ve devletçi akım kapitalist, emperyalist yükseliş bağlamında gelişmiş olup dönemin egemen, saltanat bloğu olan osmanlı imparatorluğunun çöküşünde kullanılmıştır. yani hem arabi-selefi akımlar, hem de irani- şii akımları osmanlı imparatorluğunun çöküşünde İngiltere tarafından kullanılmıştır. özellikle yeni dünya hegemonu olarak yükselen İngiliz imparatorluğu tarafından halen sıkı sıkıya kullanılmaktadır. her iki merkezde milliyetçi mikrobunu islamın özüne karşı sonuna kadar kullanmış kendi ulus devletlerin doğuşunda kapitalist, emperyalizmin ana zor kavram ve uygulaması olan ulus devletçi sistemi en zorba tarzda kendi halklarına dayatmakta asla tereddüt etmemiştir. halbuki islami ümmet anlayışı öz itibari ile ulus devletçilikle asla bağdaşmaz. zaten ingiliz imparatorluğu islam ümmetini parçalamak için ulus devletçiliği onun başat ideolojisi olan milliyetçiliği çok bilinçli olarak islam ümmetinin bağrına, beynine ve rahmine yerleştirmiştir. son iki yüzyıllık tarih islamın mekanlarında ve halklarında bir nevi bu zihin ve rahim tecavüzünü yaşamakla geçmiştir.
Sabitfikir Dergisi 158.Sayı 12.Sayfa'dan
Kendilerine "Üzerine güneş batmayan imparatorluk" diyen İngiliz "ego" manyası, iki asır boyunca Hindistan'ı karanlıkta bıraktı... "Demokrasi" masalı ile binlerce yıllık uygarlığı, hegemonyanın adresi yaptı... Hintli diplomat Shashi Tharoor, "Utanç İmparatorluğu: İngilizler Hindistan'da Ne Yaptı?" adlı kitabında bu sorunun yanıtını her yönden cevapladı... Ateş ve kılıç kullanarak bir ülkeyi talan eden İngiliz sömürgesinin simgesi ise Kraliçe'nin tacındaki elmasta saklıydı... (Yazan: Rabun Güneş)
Roma'nın emperyal kültürü Romalı olduğu kadar da Yunan'dı; Abbasilerin imparatorluk kültürü kısmen İranlı, kısmen Yunan, kısmen Arap'tı. Moğol İmparatorluğu'nun kültürü de Çin kültürünün kopyasıydı. Emperyal ABD'deyse Kenya kökenli bir Başkan, İtalyan pizzası yerken favori filmi Arabistanlı Lawrence'ı izleyebilir (Türklere karşı Arap isyanını anlatan bir İngiliz destanı).
Osmanlı yönetiminin son dönemlerinde, imparatorluğun Arapça konuşan nüfusunun Arapların geçmişteki zaferleriyle duydukları gurur, entelektüel söyleminin ayırıcı özelliği olduğu için kültürel milliyetçiliğin cezbedici çağrısından muaf değildi. Bölgedeki sıkıntılı Tanzimat döneminin aksine, Abdülhamid'in saltanatı Arap topraklarında mezhepsel
Sayfa 209Kitabı okudu
Reklam
Bu desteğin bir kısmı maliyeti Ingiliz tüccarlarına imparatorluğun neresine isterlerse yerleşme imkânı veren ve onlardan alınan tüm iç gümrük vergilerini ortadan kaldıran bir ticaret antlaşmasıydı. Ancak bu iç gümrük vergileri, Osmanlı tüccarları için yerli yerinde kalıyordu. İthal malları üzerindeki gümrük vergileri İngiliz tüccarlar için yüzde 3'ten, yüzde 12'ye çıkartılsa da, iç gümrük vergilerinden muaf tutulmaları onlara gümrük vergilerine hâlâ tabi olan Osmanlı rakipleri karşısında büyük bir avantaj sağladı. Benzer ayrıcalıklar çok geçmeden diğer Avrupa ülkelerine de tanındı. Etki neredeyse hemen kendini gösterdi. 1841, 1851 ve 1852 yıllarına ait Halep gümrük makbuzlarında ithal mallarına en çok vergi ödeyen ilk on kişinin yabancı pasaport sahipleri ve Avrupalı ülkelerden birinin korumasından yararlanan yerli tüccarlar olduklarını görüyoruz. Parasal değer olarak, şehrin ithalat ticaretinin yarıdan fazlası yasal olarak yabancıların elindeydi. Bu ticaret antlaşmalarının yerel ekonomi üzerindeki etkileri tartışılmaktadır. Günümüze ulaşan gümrük vergisi makbuzlarından açık olarak görülen şey, Avrupa'dan ithal edilenler çoğu mamul malları oluştururken, ihraç edilenlerin çoğu ham tarım ürünleriydi. Doğal olarak, ticaret dengesi Avrupa'nın lehineydi.
Sayfa 196Kitabı okudu
·
Puan vermedi
Çoğrafyanın Kaderi: İngiliz Dış Politikası
Çoğrafyanın Kaderi: İngiliz Dış Politikası            ༄ ༄ ༄ Yer altı değerli madenleri çıkartma, işletme, her türlü alanda kullanıp; temel ihtiyaçlar olan ulaşım ve günlük tüketim alanlarında bunun pazar alanı geliştirmek bir keşif ve güçtür. Devlet ve toplum birlikteliği halinde hammadde, üretim ve pazarlama keşif ve gücünü İspanya ve
İngiltere Ortadoğu'ya Nasıl Girdi?
İngiltere Ortadoğu'ya Nasıl Girdi?Nurcan Özkaplan Yurdakul · Kronik Kitap Yayınevi · 201836 okunma
Uluslararası pazarların temelini zayıflatan üçüncü büyük savaş sonrası eğilim, Avrupa’nın denizaşırı sömürgelerinin elden gitmesiydi. 1945'te gerek Britanya gerekse Fransa büyük emperyal güçler olarak devam edeceklerini düşünüyorlardı. Bilindiği üzere, Churchill 1942'de İngiliz imparatorluğunun dağılmasını yönetmek için başbakan
Sayfa 573Kitabı okudu
Kurgu içinde kurgu = gerçek
"Adamın teki ne diyor biliyor musun? Bu adam..." Kitabı işaret etti. "Çok komik. Otur." Kolunu tuttu ve onu yanına çekip oturttu. "Sana okumak istiyorum. Diyelim ki onlar kazandı. Neler olurdu? Kafamızı yormamıza gerek yok; bu adam bizim yerimize düşünmüş." Juliana kitabı açıp sayfaları ağır ağır çevirmeye başladı. "İngiliz İmparatorluğu tüm Avrupa'yı kontrol ederdi. Tüm Akdeniz'i. Ortada İtalya filan kalmazdı. Almanya da. "Ve," diye konuşmayı sürdürdü, "İngiltere’nin nasıl kazandığını biliyor musun? Alman-İtalyan Birliği'ni nasıl yendiğini?" "Herif İtalya'yı Mihver'e ihanet ettiriyor," dedi Joe. "Ya?" dedi Juliana.
Sayfa 89 - Metis Yayınları | Bilimkurgu Serisi -29-Kitabı okudu
Hiç yapmaz oysa di mi..
"Adamın teki ne diyor biliyor musun? Bu adam..." Kitabı işaret etti. "Çok komik. Otur." Kolunu tuttu ve onu yanına çekip oturttu. "Sana okumak istiyorum. Diyelim ki onlar kazandı. Neler olurdu? Kafamızı yormamıza gerek yok; bu adam bizim yerimize düşünmüş." Juliana kitabı açıp sayfaları ağır ağır çevirmeye başladı. "İngiliz İmparatorluğu tüm Avrupa'yı kontrol ederdi. Tüm Akdeniz'i. Ortada İtalya filan kalmazdı. Almanya da. "Ve," diye konuşmayı sürdürdü, "İngiltere’nin nasıl kazandığını biliyor musun? Alman-İtalyan Birliği'ni nasıl yendiğini?" "Herif İtalya'yı Mihver'e ihanet ettiriyor," dedi Joe. "Ya?" dedi Juliana.
Sayfa 89 - Metis Yayınları | Bilim Kurgu Serisi -29-Kitabı okudu
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.