21. yüzyıl!
İnsan psikolojilerinin alt üst olduğu, antidepresanların aspirinlerden fazla sattığı, intihar olaylarının arttığı, adeta "Dünyaya gelecek en yanlış zamanı bulmuşuz." denen bir dönemde yaşıyoruz.
Geçtiğimiz günlerde İlber Ortaylı'nın bir kitabını okumuştum. Her insanın kendi dönemi için dünyanın en zor dönemi
1. Schopenhauer - Say yayınları dizisi
2. Schopenhauer - İsteme ve Tasarım olarak dünya
3. Schopenhauer - Aşkın metafiziği
4. Rudiger Safranski - Felsefenin yaban yılları( Schopenhauer biyografisi)
5. Nietzsche - Böyle buyurdu zerdüşt
6, Nietzsche - Putların Alacakaranlığında
7. Nietzsche - İyinin ve kötünün ötesinde
8. Nietzsche - Ecce
Günde bir saat kitap okumak ortalama 40 sayfadan haftada 280 sayfalık bir kitap eder, yılda 280 sayfalık 52 kitap...
Yirmi dört saatin birini okumaya ayırman, düşünce biçimini, kendini ifade etme şeklini, dünyaya bakış açını derinlemesine etkiler. Farklı dünyalar yaşamayı, farklı insanların gözünden hayata bakmayı öğrenirsin.
Mükemmel bir insan olamazsın ama düşünen, hayal kuran, empati becerisi gelişmiş, kendini dinletmeyi başarabilen bir insan olursun.
Değmez mi?
Eş seçmeyi bilmiyoruz, arkadaş olmayı bilmiyoruz, aile olmayı bilmiyoruz, hayatı doğru düzgün yaşamayı bilmiyoruz, insan olmayı bilmiyoruz ve kul olmayı bilmiyoruz... Bilmediğimiz o kadar çok şey var ki, lakin bilmediğimizi asla kabul etmiyoruz. Bu sebeple bir çıkmazda debelenip duruyoruz.
"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Kitap bitti, ben tükendim.
Laf olsun diye değil, öyle ki damarlarımdan kanın çekildiğini hissettim, azar azar, acıta acıta... Her cümlede öyle bir sızı... Okurken sizle de paylaştım birçoğunu. Tükenirken sizi de tükettim.
Kehribar Geçidi...
Yedi Uyurlar'ı hiç duymuş muydunuz?
Okuyacağım kitapları genelde önceden araştırır, ona göre okurum,
Gözlemlediğim kadarıyla pek çok kişi bu kitabı yarım bırakmış veyahut bir şey anlamadığını öne sürerek beğenmediğini dile getirmiş. Ben de bu karmaşıklığa bir nebze de olsa açıklık getirme amacı ile bir inceleme yazmak istedim.
Fyodor Dostoyevski külliyatı kronolojik okuma maratonumun 11. kitabı olan