"Sence insan yaptığı hatalardan gerçekten pişmanlık duyar ve tövbe ederse, en mutlu günlerine geri dönüp sonsuza dek orada yaşayabilir mi? Cennet böyle midir?"
Yalnız en büyük ümitsizliği tadan bir kimsenin, en büyük saadeti hissetmeye gücü yeter. Yaşamanın ne kadar güzel bir şey olduğunu anlayabilmek için, ölümü istemiş olmak lazımdır. Öyleyse yaşayın, mutlu olun sevgili çocuklar ve tanrının insanlara geleceği açıklayacağı güne kadar, insan zekasının yalnız şu iki kelimede toplanacağını unutmayın: Bekle ve ümit et.”
Monte Cristo Kontu ~ Alexandre Dumas
Merhaba kitap severler, daha önce yarım bıraktığım bu sefer grup okumasıyla tamamladığım muhteşem bir klasik okudum. Bu kız tüm klasiklerde yaptığı gibi konu anlatacak değil yine yorum yapacak
Önce kitaptaki dönemi biraz yazmak istiyorum; Aristokrasinin kuvvetli olduğu bir dönem. Ayrıca Osmanlı’nın son dönemlerini isyanlarda geçen gizli kapaklı olayları da gözler önüne sermiş yazar. İhtilal sonrası Fransa’daki iktidar savaşları ve Napolyon dönemi anlatılıyor
Ne diyeyim Edmond’a çok üzüldüm önce. Bu kadar sevgi saflığı her yüreği parçalar. Edmond’a da öyle yaptı. Aslında sormak isterim, siz hiç intikam aldınız mı?
Edmond Dantes Marsilya’lı genç denizci ;krala karşı Napolyon’cularla işbirliği yaptığı gerekçesiyle hapishaneye atılır ve adaletin yerini bulması için tam 14 yıl yattığı hücresinde acımasız koşullara maruz kalırken bir yandan da bilenir. Ama ne bilenmek Kimin aklına gelirdiki bir mahkumla da tanışıp özgürlüğünü hatta daha fazlasını kazanacağı ve karşısına çıkan herkesten birer birer intikam alacağı
İlahi adalet er yada geç yerini bulur diyorum
Tüm bu entrikaları 1500 sayfaya sığdıran yazar sizlere güzel bir maceranın kapılarını aralıyor.
Keyifli okumalar dilerim
İnsan, kimseden kötülük görmediğini; kırgınlığı kafasından uydurup laf olsun diye, sırf sahne yaratmak için yalana sarılarak pireyi deve yaptığını bildiği halde surat asar, büyük bir zevkle gücenir ve bunu gerçek nefrete kadar da götürür…
Sayfa 51 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Her yerde zincirler ve engeller bekliyor insanı! İnsan, kişiliğinin demir parmaklı penceresinden çaresizce bakar kendisini çepeçevre saran bu hapishane duvarlarına, ta ki ölüm gelip onu evine ve özgürlüğüne çağırıncaya kadar...
Oyunsuz, herhangi bir şey denemeden , mahallemizden biriymişler gibi başkalarının hayatını anlatan tatlı bir roman okudum.
İnsan bazen kılçıksız, yormayan, löp edebiyat metinler arıyor. Thomas Mann'ın Buddenbrooklar kitabı bunu fazlasıyla veriyor.
Klasik müzikteki iniş çıkışlarla kahramanın hastalığını ve bir ailenin çöküşünü aynı karışımla verince Thomas Mann'a hayran oluyorsunuz.
Sayfa sayısı uzun olsa da Buddenbrooklar yormuyor. Hatta hiç bitmesin istiyorsunuz.
BuddenbrooklarThomas Mann · Can Yayınları · 20151,486 okunma