Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hiç, gerçekten de kim olduğum, nereden geldiğim hiç o kadar mühim değil. Aynı şekilde senin kim olduğun da, nereden geldiğin de hiç mühim değil... İnsanız, anlıyor musun, insanız biz!
"Soğutmam merak etme, bugün o kadar yalanın dolanın ortasında öyle bir cümle duydum ki, söylemeden geçemeyeceğim. Şöyle demiş adam kadına:'Bu kargaşanın, bu acımasızlığın, bu hoyratlığın içinde biz, birbirine sığınan iki çaresiz insanız.' İşte bu cümleyi duyunca sen geldin aklıma. İyi ki sana rastlamışım, iyi ki varsın Evgenia... "
Sayfa 84 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Macide'nin Ömer'e mektubu: " Ömer ! Seni bırakıp gidiyorum. Bunun bana ne kadar acı geleceğini, hayatta senden başka kimsem olmadığını bilirsin. Seninde benden başka kimsen olmadığını biliyorum. Buna rağmen seni bırakıp gideceğim... ... Bilmem söylemeye hacet var mı? Ömer, benim sevgili kocacığım, biz, hiçbir tarafları birbirine benzemeyen, hiçbir müşterek düşünceleri ve görüşleri olmayan iki insanız. ... Ömer, benim kalmamın senin üzerinde en küçük bir tesiri,bir faydası olacağını bilsem muhakkak kalırdım. Hiç inkâr etme ve benim yanlış düşündüğümü zannetme; bana olan bütün sevgin, senin üzerindeki bütün nüfuzum, bir parçacık bile seni değiştirmedi. Yanı başında oturduğum, gözlerinin içine baktığım halde sana müessir olamadığımı gördüm. ... Ben sana rehber değil, ancak yoldaş olabilirdim, fakat yolu ikimiz de bilmiyorduk ve birbirimize yük olmaktan, birbirimizi şaşırtmaktan başka bir şey elimizden gelmiyordu. ... Dediğim gibi, sana en küçük faydam olacağını bilsem her şeye tahammül eder ve kalırdım. Halbuki selametinin yalnızlıkta olduğunu görüyorum. Hala bugün bile şuna kâniim ki, bir müddet daha bocaladıktan sonra yolunu bulacaksın, fakat yalnız olman lazım. Ne olurdu ? Birbirimize birkaç sene sonra tesadüf etmiş olsaydık! O zaman hayatımız belki bambaşka şekil alırdı. ... Daha yazacak birçok şeyler aklıma geliyor. Ne faydası var ? Oturup saatlerce konuşsak gene bitecek gibi değil. ... Artık yeter Ömer. Sana kızgın değilim. Sana kızmayacak kadar seni iyi tanıyorum. Sonra seni seviyorum. Bu sevgiyi her gittiğim yere beraber götüreceğim. Allahaısmarladık."
207 syf.
·
Puan vermedi
Bir Kelime Uğruna Katedilecek Mesafe
İki durumdan bahsedeceğim ve epey uzun olacak. Yoğun olmadığınız bir vakitte okumanız sizin faydanıza olur kanaatindeyim. Yine de okursanız elbet sevinirim. *** Öyle ya, kişi başladığı noktaya dönemedikten sonra niçin yola çıksın ki? Daire'ye Dair, Dücane Cündioğlu *** Sene 2009. Tvnet ekranlarında Gündem Özel adlı programda konu Aşk Pazarı.
Sinema ve Felsefe
Sinema ve FelsefeDücane Cündioğlu · Kapı Yayınları · 2012289 okunma
"Öte yandan hepimiz insanız.. .Mesela sen, daha çok gençsin,çok da tutkulu, elbette kadınlar ilgini çekecek... Elbette aşklar yaşayacaksın, elbette izdivaç yapacaksın ama şunu hiç bir zaman unutma: Aşkların hepsi gelip geçecek,bir sürü kadın girecek hayatına.Şu anda mühim gördüklerini bir gün gelecek unutacaksın. Bizim için bir tek sevda kalacak, sadece vatana duyduğumuz aşk, milletimize duyduğumuz muhabbet. Sadece o solmayacak , sadece bu ulvi his kalbinizde ki yerini kaybetmeyecek. Kadınlarla alakadar olma demeyeceğim ama sana ne kadar tesir etmiş olursa olsun hiçbir kadını, vatanına tercih etme . Emin ol, vatan, hepsinden daha kıymetlidir."
Sayfa 131 - Everest
136 syf.
10/10 puan verdi
-SÖYLE ABİDİNİM! “UZAK GELDİM, UZAĞA GİDİYORUM.”
Barış Bıçakçı’nın 2008’de yayınlanan ,37 bölümden oluşan öykü tadında romanı.. Romanın konusu; Başak isimli genç bir kızın intiharının onun hayatındaki yakın uzak insanlar üzerindeki etkilerini geçmiş ve şimdiki zaman arasında neredeyse tüm roman kahramanlarının bakış açısıyla anlatılmış insanı allak bullak eden,kısacık lakin derinden sarsan
Bir Süre Yere Paralel Gittikten Sonra
Bir Süre Yere Paralel Gittikten SonraBarış Bıçakçı · İletişim Yayınevi · 20202,504 okunma
Reklam
Kim olduğum, nereden geldiğim hiç o kadar mühim değil. Aynı şekilde senin kim olduğun da, nereden geldiğinde hiç mühim değil... İnsanız, anlıyor musun, insanız biz! Yaşamak için dünyaya geldiğimiz gelmiyor aklımıza. Merak, hiç kurtulmadığımız merak bunu unutturuyor bize. Merak, kuşku, huzursuzluk, vesvese, endişe, koşşturmalı hayat ve binlerce, yüzbinlerce, kıssa ve kelime...
macide'nin mektubu
"Ömer, benim sevgili kocacığım, biz, hiçbir tarafları birbirine benzemeyen , hiçbir müşterek düşünceleri ve görüşleri olmayan iki insanız... Kim bilir ne gibi sebeplerle tesadüf bizi birleştirdi. Sen beni sevdiğini söyledin, ben buna inandım. Ben de seni seviyordum... Hemde nasıl seviyordum... Hislerimde bugün de bir değişiklik yok. Fakat
Sayfa 228 - YKY
"Didinip doğrulara varmaktan başka ne mutluluğumuz var, demişti Korhan. Karşı çıkmamıştım ki ben!... Onu anladığımı kanıtlamak istedim. Tam yolun sonuna vardığımda... yolun sonu yok ki... Öyle demez miydi o? Yol hep yeniden başlıyor. Biten biziz. Bitmemek için savaştığımız kadar insanız. Ölüm, hemen bitiverenler içindir. Korhan bitti mi? İçindeki ışıltı, dayanılmaz bir yalım oldu."
Sayfa 390Kitabı okudu
Vietnam harbi, Kore harbi, 2. Dünya harbi, Körfez harbi birtakım sahte olaylar tezgahlanarak, milletleri kışkırtarak, asalım-keselim havasına sokarak -hiç harp istemeyen milletleri- yapay vesilelerle çıkarılmış harplerdir. 11 Eylül olayı da bunlara çok benzemektedir… Benim aklıma biraz daha yatkın olanı aslında ikisinin karışımı bir olay olabilir.
Reklam
"Düşünme, dayanma, hayal etme gücümüz ne kadarsa o kadar insanız."
Acizlik, kişinin kendisine bile faydasının olmamasıdır. Bulunduğu halden kurtulamaması, acizliğini itiraf etmesidir. Amma velakin biz insanız. Her daim aciziz. Aciz olmak, gücünün olmaması değildir. Gücünü kullanamadığın an, koruyamadıkların karşısında elinin ayağının kırılması, için alev alev yansa da o an hiç bir şey yapamayacağını bilmektir. Ölüm, insanoğlunun en büyük acziyetidir. Kendine, kalbine söz geçirememektir. Neyin doğru olduğunu bilsen de doğruyu söylediğinde bile çektiğin acıdır. Dilin ve kalbin aynı şeyi söyleyememesidir. Seni saran boşluğun farkında olamayacak kadar, gözünü dünya sevgisinin karartması ve onu göremeyecek kadar zayıf olmaktır. Kendini, hayatını kontrol edememektir. Bunları başaramadan başkalarını kontrol edemeyeceğini bilmemektir. Daha da kötüsü; bilmediğini, bilmemektir. Kalbinin en zayıf yerine sıkışıp kalmak, çıkış kapısının ne tarafta olduğunu göremeyecek, bulamayacak kadar öfkene körleşmektir.
623 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Eylül 1922’de General Pelle ile Mustafa Kemal arasında bir görüşme olur. Bu arada Merhaba arkadaşlar, direkt konuya girdim selamsız falan ama kusura bakmayın. Bu görüşme neticesinde 20 Eylül 1922 günü Pelle, İzmir’den ayrılır. Mustafa Kemal’in artık Anadolu macerası bitmiş, İtalyanlar sonrası Fransızlar da Mustafa Kemal’e sıcak bakmaya
Kutsal Barış 1
Kutsal Barış 1Hasan İzzettin Dinamo · Tekin Yayınevi · 199633 okunma
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.