YouTube kitap kanalımda Japon edebiyatı ve Osamu Dazai hakkında daha detaylı bilgi edinebilirsiniz: ytbe.one/QbT0zmxxnoM
Dostoyevski, Tezer Özlü, Sadık Hidayet ve Charles Bukowski'nin genlerinden alınıp ortaya hibrit bir kitap çıkartılmak istenseydi o kitabın adı ne olurdu? Bence
Uygulamada epeydir gördüğüm bir durum var: "Burası kitap uygulaması böyle şeyler paylaşamazsınız." şeklindeki parmak sallamalar. Neden herkes her konuda çok bilgili, yetkili, erdemli, söz söyleme sahibi hissediyor kendini? Sürekli insanlara ne yapıp ne yapmamalarını söyleyecek, onlara sınır çizecek gücü size veren ne ki?
Fotoğraf
Ve bu bay Kürt yok diyordu.Kürt yok! Güneş yok dermiş gibi, ay yok, yıldız yok dermiş gibi. Bir halk nasıl inkar ediliyordu?..
• Herkes kendi kimliğiyle, diliyle, diniyle doğar büyür ve yaşar.
Bunda insanın suçu günahı ne?
• "Ruhu zedelenmiş, sesi kısılmış, kendisini ifade etmekte güçlük çeken insanların yazarıyım” diye tanımlıyordu kendini… Ömrünün büyük kısmını sürgünde geçirdi ama haksızlığa karşı verdiği mücadeleden vazgeçmedi. Samimiyetini eserlerine de yansıtan
• Kim Olduğum Nereden Geldiğim Hiç O Kadar Mühim Değil. Aynı Şekilde Senin Kim Olduğun da, Nereden Geldiğin de Hiç Mühim Değil...”
-insanız,anlıyor musun,insanız Biz!
Mehmed Uzun gerçek manasıyla tanımak isteyen okuyucular izleyebilir. m.youtube.com/watch?v=7LQmm5Q...
NOT: Bu ileti siyasi ideoloji içermiyor.
#MehmedUzun ölüm yıl dönümünde saygıyla anıyorum.
Kitap sade, kolay bir anlatımla yazılmış. Ama içeriği hiç de sade ve kolay değil...Gerçekleri yüzümüze çarpan bir roman. 16 yaşımda okumuştum. Evdeki sorunlarım yüzünden tamamlayamadan arkadaşıma teslim etmem gerekmişti. Ve uygulamaya kaydolmadan pdf bulunca çok sevindim, okudum. Bosna ile ilgili kısa bir araştırma yaptım. İnternette toplu mezarları gördüm, mavi kelebeklerin öyküsünü okudum. "Mavi kelebekler, Bosna – Hersek coğrafyasında, masum ölülerin ruhlarını temsil eden özel bir yere sahip olmuştur. Bu dokunulması artık güç insanlar, kelebeklerin kanatlarında var olarak dünya tarihine büyük dersler vermek için kanat çırpmaya devam ederler." Ne kadar ağlamıştım o insanlara. Ne kadar yazık dedim. Yazık biz insanlara. İnsanız, haklarımız var diye çığlıklar atarken kapattığımız kulaklarımızla yaşam çığlıkları atanları duymuyoruz bile. Birbirimizi katletmekten başka bir şey yaptığımız yok. Sebep çok basit(!) Dil ve din farklılığı...Bir insanı katletmek için bu farklılıklar yeterliymiş. En acı olan da komşu dediğin insanın yıllardır seni düşman olarak görmesi. Kitaptaki konu beni kendine çok çekti. Önemli olan ortada bir acı var ve ben bunu iliklerime kadar hissettim. Başkarakterler Suada ve Tarık. Onların aşkını anlatmakla beraber Bosna katliamını çok başarılı bir şekilde özetlemiş. Suadanın yolculuğu ile başlayan kitap Suadanın hayalini kurduğu olayla bitiyor. Yazık insaniyeti insanlardan değil de kitaplardan öğrendiğimiz zamana...Yazık kendi vicdanını kaybetmiş herkese.
(İncelemeye emoji eklenemiyor. Bunu ekleyelim imgyukle.com/i/LovoVM :))
"... kim olduğum nereden geldiğim hiç o kadar mühim değil. Aynı şekilde senin kim olduğun da, nereden geldiğin de hiç mühim değil... İnsanız, anlıyor musun, insanız biz!"
İnsanlar mutluymuş gibi yapan insanları gerçekten
Mutlu sanıyorlar.
Ama mesele mutlu olmak ya da olmamak değil aslında.
Çok mutlu olmanı da istemezler,
Üzgün olmanı da istemezler.
Ucu onlara dokunacak diye korkarlar besbelli.
İnsanlara kalırsa senin yaşamın da yaşamak değildir.
Duygularını bile yönlendirmeye çalışırlar.
Üzgün duruyorsundur, gül
Eser güzel, hakkını yiyemem lâkin ahlaki bir kaç sorunu var: Biz insanlar ahlakımızla varız ve ahlakımız kadar insanız. İşte bu cihetten bir eser kaleme alınacaksa eğer muharririn en ufak bir ahlâk açığı vermemesi gerektiğini nazarımda elzem addederim. Çünkü biz okuyucular okuduklarımızdan etkileniyor ve kalbimize alıyoruz. Ve belki de en kötüsü
Samuel Beckett . 1928-1930 yılları arasında İngilizce okutmanlığı yapıyor ve eserlerini İngilizce yazmaya başlıyor. Ardından aynı kolejde Fransızca okutmanlığı yapmaya devam ediyor. 1945’ten sonra eserlerini Fransızca yazmaya
"... kim olduğum nereden geldiğim hiç o kadar mühim değil. Aynı şekilde senin kim olduğun da, nereden geldiğin de hiç mühim değil... İnsanız, anlıyor musun, insanız biz!"
Dalkavuklar Gecesi - Z Vitamini'ni okursanız isabet olur.
Hüseyin Nihal Atsız edebiyat dünyasında haksızlığa uğramış bir şair ve yazardır. İkinci Süreya vakası
Video: youtu.be/VFxb9oh3Hvc
Kimi Sevsem Sensin.
Attilâ İlhan'dan okuduğum ilk kitap.
Kimi Sevsem Sensin, 121 sayfalık güzel bir şiir kitabı.
Kimi Sevsem Sensin'de; ağırlıklı olarak aşka odaklanan Attilâ İlhan, aşkı çok boyutlu olarak masaya yatırıyor. Kitabın girişinde 5 sayfalık diyalektiğe ve şiire ilişkin makale formatında
İnsan.. İnsanız tabii hepimizin bir sınavı var bu dünyada. Birimiz sağlıkla, birimiz yoksullukla, diğerimiz güzellik.. çirkinlik.. anayla..evlatla..parayla sınanıyoruz. Anne olduğum için sanırım bilemedim ama evlat ile sınanmak en zor olanı olsa gerek.( Rabbım kimseye yaşatmasın. )
Çok çok özel çocuklara sahip annelere ayrı bir
Semih Doğan in (#27363375) incelemesinden sonra yazmaya kalkmak hadsizlik olur eminim ama Semih demişsin ya incelemende orada görev yapan öğretmenler de yazsa da biz de okusak diye. Öğretmen değilim ama doğuda görevim icabı uzun yıllar kaldım ve ben de yazmak istedim. Amacım herhangi bir polemik
Selam insan yavrusu! Duydum ki dünyaya gelmene sayılı saatler kalmış ve sen çok heyecanlıymışsın bu konuda. Adına dünya denilen cehennem hakkında hiç bir fikrin olmadığı ne kadar da belli. Keşke buralar ayakların kadar tatlı, avuç içlerin kadar yumuşak olsaydı. Çok karışık bizim buralar. Mesela biliyor musun, sınır diye bir şey icat ettik Allah’ın