Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
126 syf.
9/10 puan verdi
Ümmetçilik mi, Türkçülük mü?
Pantürkizm, Balkanlardan Asya steplerine kadar uzanan geniş coğrafyada yaşayan Türklerin birliğini yani "Büyük Türk Birliği" ilkesini savunan, temsilcisi olmaktan onur duyduğum izmdir. Pantürkizm, İslam sosu başta olmak üzere bütün izmlerden arındırılmış saf Türklüğü tanımlar. Gurur duyduğumuz Teşkilatı Mahsusa'nın da kuruluş
Üç Tarzı Siyaset
Üç Tarzı SiyasetYusuf Akçura · Ötüken Neşriyat · 20182,273 okunma
Ümmetin dertleri
🍉Zulme uğrayan Müslümanlar 🍉Hadis inkarcıları 🍉Hurafeci dinciler 🍉Tekfirciler 🍉 İslâm şeriatından nefret ettiğini ve Müslüman olduğunu söyleyen kafası karışık insanlar 🍉 Milliyetçilik, ırkçılık, kavmiyetçilik 🍉 Particilik, vakıfçılık, dernekçilik, hocacılık 🍉 Küfürbaz gençlerimiz 🍉 Üslûb, incelik, nezaket hassasiyetine sahip olmayışımız 🍉 Kendiyle, nefsiyle yeterince uğraşmadan; ruhi olgunluk seviyesine gelmeden başkalarını yargılayanlar 🍉Makam, koltuk, para, şehvet, hırs, nefisperestlik 🍉 Teşhircilik ...
Reklam
ırkçılık; ideolojik bir düşünce değil, aksine psikolojik bir hastalıktır."
Malcolm X
Malcolm X
Yaratıcı Yoksullar
Bireylerin yaratıcı güçleri kayboldukça, bir kitle hareketine katılma eğilimlerinin gittikçe arttığını görmek ilginçtir. Burada, etkisiz bir benlikten kaçmak ile kitle hareketlerine duyulan yakınlık arasındaki bağlantı açıkça görünür. İçindeki yaratıcılığın gittikçe kuruması nedeniyle gerileyen yazar, sanatçı, bilim adamı er ya da geç ateşli vatanseverlerin, ırkçılık simsarlarının, kışkırtıcı çığırtkanların, kutsal dava cengaverlerinin saflarına sürüklenecektir.
On yıldan fazla Filistin'de yaşayan İngiliz bayan bir dakika içinde Filistin tarihini ve siyonist işgali anlatıyor. Siyonistler Türkiye'de Irkçılık maskesi ile insanları Filistin davasından uzaklaştırmak istese de dünya insanı gerçeklerin farkında ve susmuyor. Allah'ın izni ile mazlumların yanında olanlar kazanacak, yerli siyonistler ve ağa babaları kaybedecek.
Reklam
224 syf.
·
Puan vermedi
3 uzun öyküden oluşam Kenzaburo Oe'nin kitabı. 3 öyküden ilk ikisini beğenmekle birlikte anlatılan konular beni hikayeye çekti. Irkçılık ve savaşın etkisi üzerine yazılan ilk öykü Kurbanı Beslemek beni hemen içine aldı, bunun en büyük sebebi ise olanları bir çocuğun gözünden okumamız. İkinci öykü "Delilikten Kurtar Bizi" ise bağlarımız üzerine kurulu hikaye. Bir insana bir nesneye ne kadar bağlanırsak özgürlüğümüzden o kadar vazgeçiyoruz. Bu durumu bir baba-oğul ilişkisinden anlatması da oldukça başarılı. 3. Hikaye ise beni hiçbir şekilde çekmedi, sevemedim.
Kurbanı Beslemek
Kurbanı BeslemekKenzaburo Oe · Can Yayınları · 2015399 okunma
448 syf.
8/10 puan verdi
Selaaamlar! Uzun zamandır bilim kurgu/distopyadan eksik kaldığımı bu ay fark ettim. Elime aldığım kitaplarla susuz kalmış gibi yedim kitapları Mutluyum bu yüzden! Hayatın Ölçüsü de bu ayın distopya/bilim kurgu kitaplarından biriydi ve konusuyla verdiği mesajlarla beraber gerçekten hoşuma giden bir kitap oldu. Yazarın dili akıcı ama muhtemelen 8 kişi ağzından yazıldığı için ara ara kopuklu yaşadım ama bu hikayenin dibe çekilmesine sebep olmadı. Kitabımız her karakterin normal bir güne uyanmasıyla ama o günü normallikten çıkarak kutularla başlıyor. O kutunun içinde ise hayatlarına biçilen ömür var. Kitapta aslımda günümüzde yaşadığımız ırkçılık, ayrımcılık, etiketlenme gibi durumların her biri kısa ve uzun iplere bırakılmış. Ve bunu okurken yaşanılan her duruma bir de ömrüm üzerinden bakmak bana tuhaf ama aynı zamanda anlamlı hissettirdi. Örneğin sigorta mı alacaksın; uzun musun kısa mı? Evlenecek misin? Uzun musun kısa mı ama kesinlikle boy olarak değil yaşam olarak… Kitapta mizaha çekilen gibi ama altını çizeceğimiz kadar anlamlı yerlerde var Özellikle bu durumda yoldan geçen biriyle en üst düzey bir birey de aynı, yani iplere hiyerarşi kesinlikle etki edemiyor. (En sevdiğim kısmı buydu…) Ömür üzerinden eşitlik? Güzel ve ince bir mesaj daha. Severek okudum, türü ve anlattıklarımı seviyorsanız sayfalarını aralamanızı isteyeceğim bir kitap
Hayatın Ölçüsü
Hayatın ÖlçüsüNikki Erlick · Ren Kitap · 20236 okunma
Tiksindiğim bir şey varsa, o da ırkçılık, ayrımcılıktı.
Baharı bu kadar çok severek ırkçılık yapıyorsun.
Reklam
Irkçılık hastalıktır!
Böylesine bir ırkçılık ve kinle ilk kez karşılaşıyor­dum. Korkunç bir haksızlıktı bu. Türkiye'de doğup büyümüş­tüm, köleci, sömürgeci Avrupalılarla hiç ilgim olmadığı gibi, son iki yıldır milliyetim yüzünden sürekli dışlanmış, aşağılanmıştım. Avrupalıların gözünde "renkli" idim, beyaz bile sayıl­mıyordum yani. Irkçılığa, ayrımcılığın ve sömürünün her tür­lüsüne karşı koymayı varoluş nedenlerimden biri sayardım.
Atsız başlangıçta dergiyle fiilen de meşgul oluyor ve yoruluyordu. 01 Ekim 1950'de Yılanlıoğlu'na yazdığı mektupta “Bu Orkun dergisi böyle giderse benim imanımı gevretecek. Bir tashîh memuru tuttuk ama daha iş kıvamına girmedi." demektedir (Hacaloğlu 2013: 43). Yine Yılanlıoğlu'na yazdığı 11 Ocak 1951 tarihli bir mektubunda ise
"1944-1945 Irkçılık-Turancılık Davası" adlı tefrika da Orkun'un üçüncü sayısında yayımlanmaya başlamıştır. Tefrika, dava hakkında bire bir tanıklığa dayanan ilk teferruatlı çalışmadır. Derginin 7. sayısının (17 Kasım 1950) son sayfasında tefrikanın “kısım kısım ayrı arkadaşlar” tarafından yazılacağı, girişin Atsız tarafından
TARİHLER VE OLAYLAR (1950-1960) 02 Nisan 1950: Milliyetçiler Federasyonu kuruluyor. 14 Mayıs 1950: Cumhuriyet Halk Partisi iktidarının sonu. Seçimi Demokrat Parti kazanıyor. 21 Eylül 1950: Atsız, Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmenliğine tayin ediliyor. 04 Ekim 1950: Türkçüler Yardımlaşma Derneği'nin kuruluşu. Başkan: Nihâl Atsız. 06
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.