Merhaba değerli okurlar
İncelememe Martin Eden’in şu sözü ile başlamak istiyorum. “Buralara nereden geldiğimi biliyorum, gidecek daha çok yolumun olduğunu da biliyorum ve gerekirse dizlerimin üstünde sürünerek de olsa oraya gideceğim” (sf.148) Hayatımız da her insanın, her kitabın, izlediğimiz her filmin ve çoğu zaman dinlediğimiz bir müziğin bile
“Birey her zaman sürü tarafından yutulmamak için mücadele etmelidir.” -
Friedrich Nietzsche
Jack London’ın başyapıtı olduğu söylenir genelde Martin Eden için. Hayatından büyük izler taşıdığı için de “yarı otobiyografik bir roman” olarak değerlendirilir. Ve büyük bir aşk ve mücadele romanı olduğu da dile getirilir birçok yerde. Bunlara ek olarak daha birçok
Bu listeyi daha kolay ulaşabileyim diye buraya yazıyorum. Bu liste Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin SDT dersinde verilmiş okuma önerileridir. Sizlerin de ilgisini çekebilir. Herkese keyifli okumalar. [Toplumbilim Öneri listesi için bakınız; #29219488]
1)Alâeddin Şenel: İlkel Topluluktan Uygar Topluma
2)Alâeddin
Sevgili Jack, ne güzel yazmışsın. Her kitabında karakterinin ayrı bir yönünü öne çıkarıyor, diğer yönlerini susturmayi nasıl başarıyorsun, anlayamıyorum.
Bu kitabın tüm dünyanın etkilendiği, yoğun bedellerin ödendiği bir dönemi anlattığı için elbette öğretici, elbette çok kıymetli.
Haksızlık karşısında ses çıkarmayan insana tavrın, hatta bundan nemalananlara karşı bile bu kadar yoğun öfkelenmiyor oluşun şaşırtıcı.
Bu ihtiyar güneş altında emin ol ki değişen fazla birşey yok. Sizin zamanınızda ki kadar çok olmuyor olması, kimsenin adaletsizliğe uğramadığı ya da insanların hak ettikleri şekilde yaşadıklarını zannetmeni istemem. Evet sektörel olarak Karteller hâlâ var ve bir sonraki öğün ne yiyeceğinin belirsizliğinde yaşayan insanlar hâlâ mevcut. İşçi sınıfı açısından bakınca sanki daha modern köleler olduklarını söylesem eksik söylemiş olmam. Seninde işlediğin gibi iş kazası olduğunda, o Kodaman Avukat'lar hâlâ işçilerin kabahatli olduğu kararının alınmasını evet bu doğru şaşırmamalısın, kanunlar ne yazık ki hâlâ sermaye sahibinden yana.
Diyeceğim o ki, pekte birşey değişmedi. Üzgünüm.
Okuyacaklara notum:
Bu kitap ile Jack London sizin zeka seviyenizi ölçüyor ve bunu yaparken kimsenin ama kimsenin aklına gelmeyecek bir yollla yapıyor.
Eğer ki okur da, hiç birşey anlamazsaniz üzülmeyin bu sizin gerizekalı olduğunuzu değil, okumak için daha fazlasını yapacak cesarete sahip olmadığınızı gösterir.
Çok zevkliydi, çok...
Demir ÖkçeJack London · Can Yayınları · 201214,7bin okunma
Jack London, 1876’da San Francisco’da doğdu. Gerçek ismi John Griffith Chaney olan yazarın hayat öyküsü oldukça trajik. Anne baba sevgisinden uzak kalan London, 14 yaşında okulu bırakarak maceralarla dolu bir hayata
Kitap iyi/lik ile kötü/lük arasındaki sonsuz mücadeleyi anlatan inanılmaz bir Distopya örneği. Bu roman güçlü bir aşkın, cesaretin ve fedakarlığın hikayesi.
Hak, hukuk, bağımsızlık, sosyal adalet ve eşitlik, daha iyi yaşam vb. istek ve düşüncelerden bahseden insanların başlarına gelenler, ezilen ve sömürülen işçi ve emekçi kesimi, satın alınan sendikalar ve patronlar, bunların bekçiliğini yapan din adamları ve adalet sistemi...
Şu bir gerçek ki Oligarşik zulüm çok güçlü bir şekilde var olmaya devam ediyor. Yaşadığınız dünyaya bir bakın, yüz yıl önce yüz yıl sonra değişen ne var ?
Kitabı okurken yaşadığınız yer ve zamanla bağdaştırmalar yapacaksınız.
İyi okumalar
Demir ÖkçeJack London · AltınPost · 201214,7bin okunma
### Martin Edeni Uçuruma Sürükleyen Yol
Martin başta cahil ve serseri bir kişidir. Martinin amacı iyi bir yazar olmak, yazdıklarını insanlara ulaştırmak, hayranlık duyduğu burjuva sınıfına girebilmek ve sevdiği kız Ruth’a kavuşmaktır. Martin bunun için çok çalışmıştır ve sonunda istediği her şeye ulaşmıştır. Sonunda çok iyi bir yazar olmuş,
Yoksul denizci Martin’in zengin bir aileye mensup üniversite öğrencisi Ruth’a olan tutkulu aşkını konu alan bu eser bizlere şu cümleyi hatırlatıyor; “Dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak her şey.” Aşinası olduğumuz Türk sinemasından zengin kız fakir oğlan tadında bir aşk hikayesi gibi başlayan olaylar silsilesi, varolan
Fazla bilinçli olmak bir hastalıktır. Gerçek bir hastalıktır. Sıradan bir bilinç, insanın yaşamı için fazlasıyla yeterlidir. Yani şu şanssız on dokuzuncu yüzyılımızın gelişmiş insanına, gerekli olan bilincin yarısı, hatta dörtte biri bile yeterlidir..
“Karşısında yaşamaya değer bir şey vardı işte; kazanmak için savaşmaya, mücadele etmeye ve evet, uğruna ölmeye.”
Bir kitap düşünün ki okuma deneyiminizi zenginleştirecek, karakterleriyle okuyucunun gözünde gerçekliğini bulacak, uzun süre etkisini hissettirecek belki de iz bırakacak ve aynı zamanda baş karakterle yazarın hayatına ışık tutacak.
Kitapta alınan konu her zaman güncel olan bir konu ; kapitalizmin acımasızlığı.
Bir tarafta ezenler ,yoksullar , sömürenler.
Diger tarafta ezilenler, yoksullaşanlar,sömürülenler.
Sosyalistlerin Oligarşiye karşı verdikleri savaşta,
din ve medyanın acımasızlığına bir kez daha şahit oluyoruz .
London eserinde sosyalizm, işçi hakları çok güzel tasvir etmekle birlikte , tüylerinizi diken diken edecek kehaneti de bulunuyor .
Dünyamızın politik, sosyal ve ekonomik evreniyle ilgilenenlere hitap eden bir eser .
Demir ÖkçeJack London · İş Bankası Kültür Yayınları · 201914,7bin okunma
Martin Eden'i okuyup bitirdiğimde sadece bir kitabı okuyup bitirmediğini anladım. Martin Eden beni bambaşka dünyalara götürdü ve ben o dünyadan geçtim. Açıkçası ziyadesiyle sarsıldım. Bir yerden söze başlamam gerekirse Martin Eden konusu itibariyle aşk romanı gibi gözükse de kesinlikle sadece bir aşk romanı değil. Hatta içerisinde o kadar çok