İslamcı modernizmi tanımlamak oldukça güçtür.
Bazı Batılı gözlemciler, İslamcı modernizmi, moderniteye verilen tepkiden ziyade modernitenin bir sonucu yahut tezahürü olarak görürlerken diğerleri onu hâkim İslamcılık trendiyle kurulan diyalektik ilişkinin ortaya çıkardığı bir ürün olarak ele almışlardır (Moaddel, 2005; Rahman, 1970; Masud, 2009; Ahmad, 1967; Binder, 1988).
Biz İslamcı modernizmi bir düşünceler topluluğu ve Müslümanların moderniteyle kurduğu diyalog olarak görürüz.
İslamcı modernizm, toplumsal veya siyasi bir hareketten daha ziyade modernitenin altta yatan felsefi temelleriyle ilgilenen entelektüel bir harekettir.
Kendi de İslamcı modernist olan ünlü İranlı filozof Abdulkerim Süruş, Muqtedar Khan ile bir konuşmasında Müslümanların internet, kapitalizm, neoliberalizm ve hatta ulus devlet gibi 'modernitenin meyvelerini' benimsemeye razı olduğunu fakat 'modernitenin köklerini' kabul etmeye razı olmadığını hatta karşı koyduklarını öne sürmüştür.
Süruş; mantık, bilim ve laikliği modernitenin temelleri olarak tespit etmiş ve Müslüman kültürlerin bu kavramları benimsemediklerini ileri sürmüştür.
Bize göre Müslümanların akıl, bilim, sekülarizm ve modern devlet ideolojileri ile entelektüel etkileşiminin bir boyutu İslami modernizmdir .
M. A. Muqtedar Khan & İbrahim Enes Aksu - Güney Asya'dan İslami Modernizm Sesleri, s. 68