Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nden Seçmeler I. Milli Eğitim Bakanlığı'nın 1000 Temel Eser dizisinden çıkmış, 1971'de İstanbul'da Millî Eğitim Basımevi'nde basılmıştır. Evliya Çelebi Seyahatnâmesi'nden seçilmiş ve bugünün Türkçesine çevrilmiş parçalardan meydana gelen bir eserdir; bu ciltteki seçmeler 308 sayfadır.
Türk Fırtınası diyor ki;
FENERBAHÇE'Yİ KULLANARAK ALGI DEĞİŞTİRMEYE KALKAN DENSİZLİĞE İNSANLIK AHLAKINI YAŞATAN BİR TÜRK'ÜN YANITLARI Bu yazı ile bugün yeryüzü yerinden oynayacak üzerinde insan olarak yaşayanlar silkinip kendine gelecek. ilmi sır gereğidir. Görülen lüzum üzerine yaşattıklarını sırayla yaşatan ahlakın ihtiyaç duyulan yeni tokat yanıtlarını
Reklam
Canım İstanbul
"Şehrin kurulduğu yere gelince, sanki doğa burayı dünyanın başkenti olmak üzere yaratmış."
Yalanla gerçeğin dilendiğince tanımlanamadığı bir alandı bu. Neyin doğru, neyin yalan olduğunu bilemezdiniz bazı hayatları yaşamayı göze almadıkça. Neyin doğru, neyin yalan olduğunu bilemezdiniz... Yürekli olmak neydi, yüreklilik neydi bilemezdiniz...
Lloyd George, are you kidding us?
Anadolu'daki askeri varlığını artırmak ve Mustafa Kemal'in karşısında daha sağlam durmak isteyen Lloyd George, Irak'taki üslerde görev yapmak üzere sevk edilecek olan 1.000 kişilik havacı personeli İstanbul'a göndermek ister. Havacıların tamamı teknik personeldir. Hayatlarında ellerine tüfek almış değillerdir. Buna rağmen Başbakan'ın talimatıyla bu 1.000 havacı İstanbul'a gönderilir. Gelen bu ilginç takviyeyi görünce İngilizlerin İstanbul İşgal Kuv. Kom. General Harrington'ın Londra'ya gönderdiği mesajı oldukça manidardır: "Tüm yardımlarınız için teşekkürler. Gönderdiğiniz 1.000 kişilik havacı birliğe göz kulak olmak için elimden geleni yapacağım!"
Sayfa 254Kitabı okudu
Coğrafyayı, her şeyden evvel fizik koşullarını, yani yeryüzü şekillerini, iklim şartlarını iyi bilmek gerekir. Coğrafî bölgeler arasındaki iletişimi kavramak için iklim farklılıklarından haberdar olmak lazımdır. Bunları bir arada düşünemeyen kimselerin tarihçilik yapmaları mümkün değildir. Geçen asırların Türk okumuşları maalesef bu tip bilgi birikimine ve kullanma yöntemine sahip değildirler.Bu sebeple de Yeni Türkiye’nin tarih bilgini değilse de dâhi bir kurmay olan kurucu önderi sezgileriyle, bu memlekette İstanbul ve Ankara Üniversitesi’ni teşkilâtlandırmış ve ilgili fakültelerinin adını da Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi koymuştur. Çünkü dilsiz ve coğrafyasız tarih yapmanın imkânı olmadığını çok açık bir şekilde görmektedir.Bu teşebbüs 1930’larda başlamıştı, yani kendisinin ölümünden biraz evvel talebe alınmaya başlamıştır. 1935-36 ders yılı olacaktır. İlk mezunlar; Halil İnalcık ve Muazzez İlmiye (Çığ) gibi kimselerdir.
Reklam
Cenaze Töreni: Tercüman, Cumhuriyet ve Yeni Asya gazetelerinin 13 Aralık 1975 tarihli sayılarında "Nihal Atsız Bugün Toprağa Veriliyor" başlıklı haberler vardır. Atsız'ın vefatını herkes duymuş, cenazesinin 13 Aralık'ta kaldırılacağını herkes öğrenmiştir. Atsız, Reşide Sançar'a "Kimseye haber vermeyin. Birkaç kişiyle
Kampanya: Atsız Affedilmelidir! Atsız'ın hapse atılmasıyla ilgili ilk protesto bir Alman bilim adamından gelmiştir: Dr. Heinrich Georg Baum. 20 Kasım 1973'te Bon'daki Türkiye Büyükelçisi Vahit Halefoğlu'na yazdığı bir dilekçede olayı protesto ettiğini ifade ediyor, Cumhurbaşkanı'na da bir dilekçe yazdığını belirtiyor ve
Atsız ve Mustafa Kayabek Mahkûm Oluyor: "Konuşmalar" yazısı dolayısıyla yıllardan beri devam eden dava da 05 Temmuz 1972'de İstanbul Toplu Basın Mahkemesi'nde sonuçlanmış ve mahkeme oy çokluğuyla eski kararında ısrar etmiştir. Karar, Nihal Atsız ve Mustafa Kayabek'in 15 aya mahkûm olmasıdır. Avukat Enver Yakuboğlu
12 Mart 1971: Ordu Yönetime El Koyuyor 1971 yılıyla birlikte anarşi hızlanır. 1970 sonlarında Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan, Mahir Çayan ve arkadaşları Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) adlı yasa dışı bir örgüt kurarlar. Örgüt mensupları, 11 Ocak 1971'de İş Bankası'nın Ankara'daki Emek şubesini soyar. Atsız müdahale
Reklam
Çünkü bu zamana kadar iptidai huruf-ı hecâ ve ilm-i hâl-i ihtiyari ve oğlan-kız karışık olarak mahalle ve karye mekteplerinde beratlı, beratsız birer miktar okumak bilen mahalle ve köy hocalarına ezber okutturuluyor ve şekl-i huruf bir iki sene sonra yazı hocası bulunup da yazı meşk edildiği zamanda bellene biliyor ve ulûm-ı âliye denilen Arabî,
Atsız Emekliye Ayrılıyor: 01 Nisan 1969 tarihinde Atsız emekli olmuştur. Böylece, bazı kesintilerle 38 yıl süren memuriyet hayatı son bulmuştur. Oraltay'a yazdığı 9 Mart 1969 tarihli mektubunda Atsız, emeklilik için yaş haddini beklemediğini belirtir: "15 Temmuz'da, yaş haddi dolayısıyla emekli olacaktım. Fakat ben Temmuz'u beklemedim. 1 Nisan'dan muteber olmak üzere, Mart başında istifa dilekçemi yazdım." (Hacaloğlu 2013: 98). *** Atsız, "Türk devletinin devamlılığı" şeklinde özetleyebileceğimiz tarih görüşü sebebiyle, "16 Türk Devleti" fikrine de karşıdır. Bu konuda 21 Mart'ta yazdığı makale Ötüken dergisinin Mayıs 1969 sayısında çıkar: "16 Devlet Masalı ve Uydurma Bayraklar". 16 Türk devleti ve onlara izafe edilen bayraklar, Atsız'ın bu yazısına rağmen daha sonra Türk milliyetçileri arasında çok yaygın hâle gelecektir. Türkçüler Derneği Genel Merkezi, 26 Mart 1969 Çarşamba günü, İstanbul Spor ve Sergi Sarayı'nda bir Bozkurt Gecesi düzenler. Çeşitli halk oyunları ve spor gösterilerinin yer aldığı gecenin onur konukları Alparslan Türkeş ve Rıfat Baykal'dır (Ötüken, Mayıs 1969: 15). 1969 yılının 3 Mayıs'ı Ankara'da, Türk Ocağı tiyatro salonunda yapılır. Türkçüler Derneği'nin Ankara ocağı tarafından düzenlenen gecede ocak başkanı Niyazi Gencosmanoğlu, Nejdet Sançar, Adnan Ötüken ve Alparslan Türkeş birer konuşma yapar (Ötüken, Haziran 1969: 14-15).
Atsız Yeniden Mahkemede: “Konuşmalar” yazısına karşı tepkiler resmî makamlar üzerinde de tesirini göstermiş ve Atsız ile derginin sorumlu yazı işleri müdürü Mustafa Kayabek hakkında dava açılmıştır. Bunun üzerine Atsız, yazının üçüncü bölümünde şunları yazar: "Memleketi parçalamak isteyen, Kürt devleti kurmak için Kürtçülük yapmak isteyenlere
Yağmacılar Kaçtılar
... Hareket Ordusu'yla İstanbul'a giren çeteciler ise, başta Yıldız Sarayı'nın zenginlikleri, tarihî eserleri olmak üzere İstanbul'u köşe bucak günlerce yağmalamışlar, böylece maksatlarının sadece yağma olduğunu tarihe yazdırmışlardır. Hemen sonra örfî idare (sıkıyönetim) ilan edilmiş, askerî mahkemeler kurulmuş ve sehpa yetişmediği için insanlar ağaçlara asılmıştır. İttihat ve Terakki Partisi artık her şeye hâkimdir. Ve bu partinin mensupları, 600 senede gelişmiş koca imparatorluğu 10 senede yıkacak, ama kendileri de altında kalacaktır.
Sayfa 500 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.