Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Söyle bana, Toprak Ana, doğrusunu söyle:
"Savaşmadan yaşayamaz mı insanoğlu?" “Zor bir soru sordun, Tolgonay. Savaşlarda yok olmuş uluslar vardır, yakılmış yıkılmış, kumlar altında kalmış kentler vardır. Öyle zamanlar oldu ki, insan izi görebilmek umuduyla çok bekledim. İnsanlar savaşa kalkıştıkça, 'Durun, kan dökmeyin!' diye karşı çıktım. Şimdi de aynı şeyleri söylüyorum: “Ey denizlerin, dağların ötesinde yaşayanlar! Ey bu dünyanın insanları! İstediğiniz nedir sizin? Toprak mı? İşte toprak karşınızda, benim. Ancak, hepiniz içinim ben, bana göre sizler birbirinize denksiniz. Benim yüzümden kavgaya gerek yok.
Kalk gidelim Orda otlayan balıklar var ayışığında Kızıl kürkünü yoluyor bir hıncahınç tilki Hadi güzelim Sanki suya kesiyor yalaza dökülü benzin Ama bir solak kıvılcımla dağlar taşlar tutuşuyor Kalk gidelim a deli Daha da bekletmeyelim İşte o sulak yaz bindi ata Terkisinde bir savut tosun Ne? koyvermiyor musun Sakın ha gelmiyor musun? Sen hiç dönemezsin ben yapayalnız gideli.
Sayfa 210
Reklam
Manastır'a Hareketim
- Ordu-yı âlilerinde vazife almak şerefiyle gelen Erkân-ı Harp Yüzbaşı Zeyrekli Kazım. Sağ yan tarafında uzunca kır sakallı bir ihtiyar Paşa -Süvari Fırkası Kumandanı İbrahim Paşa imiş- gülerek dedi: - Yavaş! Alman erkân-ı harbi! Ortalığı yıkacaksın! O ne mahmuz şaklatması, o ne ciddiyet!... Nazif Paşa kıs kış gülmeye başladı ve dedi: - Yeni erkân-ı harpler hep artık Almanlar gibi demek. A canım alaturkalığı da unutmayın! Bu yetmişi aşkın ihtiyarlar karşısında donakaldım. Her tarafı ateşler içinde yanan ve her vanından istilaya maruz bulunan bir mıntıkada bu ne hal? Saltanat hırsıyla Sultan Hamid'in her yerde ve her işte görülen bu vıkıcı vehmine ve zihniyetine bir daha lanet okudum.
Sayfa 76 - Kronik KitapKitabı okuyor
... İşte kader hep böyle muamele eder bizlere, hemen arkamızdadır, iyice sokulmuştur, hatta biz kendi kendimize söylenirken. Her şey bitti, hepsi bu kadar, ama kimin umrunda, elini uzatmıştır omuzumuza dokunmak için.
Bazıları verdiğin değeri anlamaz hepsi bu. Kaybetmek en çok onların hakkı işte.
6/10 puan verdi
Sonuna kadar eğlenceli ve keyifli giden, fakat can alıcı bitişe yaklaştığınızda sanki Shakespeare'in: - Aman, bu da böyle bitiversin işte, dediği bir kitap bence. Tabi ki ne olursa olsun üstad Shakespeare kalemi, müthiş bir kurgu, büyük bir aşk, ilahi adalet ve ağlarını ören bir kader anlayışı. Kitabın sonunda biraz hayal kırıklığına uğrasam da güzel bir eserdi.
Veronalı İki Soylu Delikanlı
Veronalı İki Soylu DelikanlıWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2013939 okunma
Reklam
Bu insan doğasının ve zayıflıklarının üzerine bina ettiği planı en ince ayrıntılarına dek tasarlamıştı. Birden acaba her şeyi suya düşürecek derecede önemli bir hata yapmış olma ihtimali var mıydı? Garip bir korkuyla ürperdi. Belki de çok mühim bir şeyi atlamıştı? Uyumak için nafile çabalıyordu. Bu tuhaf belirsizlikle çok huzursuz olmuştu. Daha önce hiç böyle şeyler düşünmemiş, her şeyin çökebileceğini aklına bile getirmemişti. Zaten her şeyi en ince detayına kadar tasarlamamış mıydı? Ama yine de korkuyordu işte. "Sadece bir gece," dedi kendi kendine. "Sonra her şey yoluna girecek."
Sabahtan geceye kadar sadece sevinç duyuyor olmam, bu sevincin benliğimi tümüyle esir alması ve tüm diğer hisleri bastırması bana tuhaf geliyor. Üzüntü, keder ya da sıkıntı nedir bilmiyorum artık. İşte uyumadım yine, uykusuzluktan mustaribim, ama sıkılmıyorum. Cidden söylüyorum: Tereddüt etmeye başladım.
Sahi edebiyat bize neyi teşhir ediyor ?
Oblomov - Gerçeğe uygun oluyor diye övünüyorlar .Ama, hayat ne oluyor? Eserlerinde o yok işte, dünyayı kavrayış, insanlığı gerçekten anlayış yok .Boş şeylerle övünüyorlar. Hırsızları, düşkün kızları, yolda yakalayıp atar gibi edebiyata sokuyorlar! Nerede sanatın " gizli gözyaşları" :sadece kaba, zalim , alaycı bir gülüş! Penkin + Sen de ne güzel söyledin işte. Bu coşup taşan öfke, bu kötülüklere amansızca saldırış, alacakmış insanları kepaze ediş, işte edebiyat budur . Oblomov - Hayır, hiç de değil! Hırsızı, düşmüş kadını, aldatılmış bir budalayı anlatın, anlatın ama insanı da unutmayın. Sizin için insan diye bir şey yok mu ? Yalnız kafanızla yazmak istiyorsunuz. Düşünmek için kalpsiz olmak gerekir, sanıyorsunuz. Hayır, düşünceyi besleyen sevgidir. Düşen adama el uzatın, mahvolan bir adamın hâline ağlayın, onunla alay etmeyin. Sevin onu ! Onda kendinizi görün ve ona kendinizmiş gibi bakın.
Bazen her şeyden uyuyarak uzaklaşırdı veya zincirlerinden kurtulup, hep geri döndüğü derin, sessiz yerlere, dönmekten nefret ettiği o yerlere savrulurdu. Bu sersem hali içinde bile bazı şeyleri çok uzun süre ertelediğini, senelerce içinde tuttuğunu biliyordu. Önceden anlatmış olması gereken birçok şey vardı, fakat sessizliğinin, kımıldatılamaz bir noktaya gelene kadar hâkim olmasına izin vermişti. Tamamen uzaklaştığını, kimsenin ona ulaşamayacağı bir yere vardığını düşündüğü zamanlar olurdu, bir makaradan çözülen ince bir ipe tutunarak, yavaş yavaş gözden kaybolduğunu düşündüğü zamanlar. Fakat oradaydı işte..
Reklam
344 syf.
·
Puan vermedi
·
5 saatte okudu
Diren Filistin… Sen nelere Direnmemişsin ki ! Sözlerime önce Cahit Zarifoğlu’nun “Kudüs, bir sınav kağıdı, her Mümin kulun önünde” sözüyle başlamak istedim. Çünkü Filistinin ve Kudüs’ün şu anda esaret altında olması Allah’ın değil, müslümanların sınavıdır. Nitekim Kudüs’ün Rabbi onu er geç özgür kılacaktır. Kudüs’ün, tarihimizde, inancımızda,
Arzın Kapısı Kudüs - Mescid-i Aksa
Arzın Kapısı Kudüs - Mescid-i AksaTalha Uğurluel · Timaş Yayınları · 20161,719 okunma
"İşte bu iyi bir kitap!" dediğim her kitabın yazılışında ve arka planında bir trajedi gördüm: yalnızlıklar, hapisler, sürgünler, dışlanmalar terkedilişler, psikolojik bunalımlar, intiharlar ve daha birçok şey... Mutlu bir hikayesi olan "iyi kitap" yoktu.
Sayfa 110Kitabı okudu
" Sevmek demişti, olmadığın her yerde Gözlerine tanık olmak gibi Sonra ayrılık diye ekledi O da aşkın bir parçasıydı Aşkın yan etkisi kaçamadığın kader de Ve ben sadece boyun eğebildim Tam birkaç cümle kurayım dedim Ağzımdan seni seviyorum çıktı Alışkanlık işte, ben başka bir cümle bilmedim ki O da gitti, herkes bildiği işi sevdi..."
İnsan aklı olayların nedenlerini bir bütün olarak anlayamaz. Ama nedenleri arayıp bulma ihtiyacı insanların ruhunda vardır. Olayların, her biri tek başına neden olarak görülebilecek sayısız ve karışık koşulunun derinine inmeyen insan aklı karışısına ilk çıkan, anlaşılmaya en yakın nedene sarılır ve "İşte neden bu," der.
Sayfa 557Kitabı okudu
Demek istiyordum ki, sen de yalnızsın benim gibi Biz ikimiz de yalnızsak… ve işte bu durumda İki kişilik bir yalnızlık olmaz mı bizimkisi?
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.