Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İşte burada istediğimi yapabiliyorum.  Işık var. Kitaplarım var. Ben varım. Dünyam var.
Sayfa 30 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Anksiyete histerilerinin önemli bir özelliğini anlamak oldukça kolaydır. Bu tür histeriler zamanla "fobilere" dönüşür, sonunda hasta anksiyetelerinden kurtulabilir, ama bu ancak kendini sınırlama ve engelleme pahasına mümkün olur. Anksiyete histerisinde başından itibaren, serbest kalan anksiyeteyi psikolojik olarak tekrar kontrol altına alma çabası vardır..(...)bu durumda anksiyetenin oluşabileceği olası her durumu, ihtiyat, ket vurma, yasaklama gibi duvarlarla engellemekten başka çare kalmaz. İşte bizler bu koruma duvarlarını fobi olarak algılarız, yani hastalığın yapısına dair algımız bu duvarlardır.
Reklam
Sana yanarken kendimi nasıl da ihmal etmişim, halimi hatırımı bile sormamışım resmen. Ama artık tarafıma yaptığım tüm ayıpları telafi ediyorum. Hayatımın bundan sonrasını şahsi beyaz atlı prensim yahut hiç olmazsa atım olarak geçirmeyi planlıyorum. Canım beyaz olmasa da olur, ayağımızı yerden kessin yeter diyorum. Onu diyorum işte, ben bu kadını yollarda bulmadım Osman.
Sayfa 124Kitabı okudu
"Halledebilir miyim sence?" dedi. "Halledersin," dedim "hem ben seninle her yere gelirim"... Inandım kendime inanır mısın? Onu diyorum işte, kendine inanırsan da kurtulursun Osman.
Sayfa 118Kitabı okudu
Duygularla olduk olmadık anlamlara bürüyüp aşık oluyor, o kişi tarafından istenmediğimizdeyse soyumuz kuruyacakmış gibi krizlere giriyoruz. Hayır, kurursa kurusun, bu çağda böyle ilkel yaklaşımlar da nedir? Çelişki tam burada işte. Aklını korteksine toplayıp sistemi reddedenlerin genleri devam etmiyor. Akıllılar ölüp gidiyor yani, hadi geçmiş olsun. Biz, hayatta kalan diğer kafasızların torunlarıyız özetle. O yüzden dedelerimiz ve ninelerimizle aynı tuzaklara düşüyor, hâlâ armut gibi aşık oluyoruz Osman.
Sayfa 113Kitabı okudu
Biraz kalender olmak: İşte hayatın ilmi. Âlemde heder olmak Pek tabiî değil mi?..
Sayfa 86 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Öyle işte. Hala biraz soğuk geliyor ama battıkça alışıyorum. Kendimi boşa aldım bayırdan aşağı koşuyorum. Düşüyorum gibi görünüyor olabilir ama bakma aslında uçuyorum. Söylediklerimin hepsini unut, sanki ben biliyorum da mı yaşıyorum Osman?
Sayfa 108Kitabı okudu
Bir de şey hikâyesi var hani, Iran şahı mı Hint imparatoru mu ne işte, Asya'da bir yerlerde biri sadrazamına demiş ki, "Bana kederli olduğumda sevineceğim, sevinçli olduğum da kederleneceğim bir cümle yaz." Sadrazam da şey yazmış işte: "Bu vakit geçip gidecek." Bu kıssayı ne zaman hatırlasam gerçekliği karşısında dehşete kapılıyorum.
Sayfa 106Kitabı okudu
“Doğaya, insana dolaysız, temiz, özgür bir yaklaşım kalmamış artık... Kalmamış işte!”
Bitirmeyi başardım ama buruk bir başarı mükemmel bir kitaptı.
"Zevk ve acı. Hayatın anlamı. Me­rak edilir, sorulur her yerde. İşte söylüyorum! Hayat, ölene kadar hisse­dilen zevklerden, çekilen acılar çıkarıldığı zaman geriye kalandır. Ha­yat = zevk - acı. Sonuç pozitifse yaşamışsındır hayatı. Negatifse ölmüş­sündür doğduğun gün. Tabii bir de sıfır ihtimali var. Bu durumda ise zamanın yetmemiştir hayatı anlamaya. Erken ayrılmışsındır partiden, göremeden sonunu ... "
Reklam
"taşların, çiçeklerin, yağmurun söylediklerini bir bilseydik! Belki bağırıyorlardır, bağırıyorlardır bize de işitmiyoruzdur. Nah işte, tıpkı bağırdığımız halde, onların da bizi duymadığı gibi. Dünyanın kulakları ne zaman açılacak patron? Ne zaman gözlerimiz açılacak da göreceğiz? Taşlar, çiçekler, yağmur ve insanlar, kucaklarımız ne zaman açılıp birbirimize sarılacağız?"
Sayfa 117 - Can YayınlarıKitabı okuyor
Attığın bir adımdan sonra o adımın kaderin ve en yakın geçmişin olduğunu bilirsin. Hayallerin kaderin oluverir. Sistem böyle çalışır. Ben de o adımı attım işte.
Normal insan diye bir şey varsa, işte o insanlardan biri olmaya çalıştım.
Güzel başlayan bazı romanlar ilerledikçe sarpa sarmaya başlar da bir umut okumaya devam edersin ya, hah işte ben öyle yapmayı bıraktım. Neresinde kaldığımı unutmayayım diye değil, tam da neresinde vazgeçtiğimi hatırlayayım diye sayfayı köşesinden katlayıp rafa kaldırıyorum, yani artık istemiyorum Osman.
Babam öldüğünde cüzdanından katlanmış bir gazete kupürü çıkmıştı. Olimpos'taki Yanartaş'ın fotoğrafıydı, altında da kısaca bölge hakkında bilgi. Gitmek istemiş de gide- memiş, canım benim. Sonrasında oraya defalarca gittim ben. Ateşin karşısına oturup saatlerce izledim. Tam bu noktada, "İşte o anda anladım ki gibi beylik bir ifade tonuna geçip bu hikâyeden çıkarılacak dersi anlatmaya başlamam gerekir belki. Yok ama, ders mers yok, hayat böyle bir yer degil. Insan istiyor ki, her şey birbiriyle baglantılı olsun, işaretleri takip ederek bir sonuca ulaşılsın ve o anda bir aydınlanma yaşansın. Ama olmuyor. Babalar ölüyor, ceplerinden yanan taşların fotoğrafı çıkıyor, sen o taşların yanlarına gidip oturuyorsun, saatlerce bakıyorsun, bakıyorsun ve evet sürpriz: Bir bok anlamıyorsun. Kucağımda anlamadığım milyonlarca şeyle beraber oturuyorum.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.