Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Hanımlar beyler itiraf edelim ki, biz üç buçuk evveline kadar 'cemaat' halinde yaşıyorduk. Bizi istedikleri gibi idare ediyorlardı. Cihan bizi temsil edenlere göre tanıyordu. Üç buçuk senedir tamamen 'millet' olarak yaşıyoruz."
Sayfa 91 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Artık güneş, ay ve yıldızlar istedikleri gibi dolaşsın, ben geceyi gündüzü birbirine karıştırdım. Dünya etrafımda kaybolup gidiyor.
Reklam
İnsanın hayallerinin, varmak istediği yolun bütünüyle anlaşılması ne mümkün. Anladığını söyleyenler, en yakınımız olsa da kafa sallayıp geçiyor bazen. Ege Soley, "Ne kadar yan yana olursak olalım, bu hayatta hepimizin yolu sadece kendine." der. Dünyaya yalnız geldik sevgili okur. Ağır ama gerçek. Yolumuza bakacağız demek... Var olun.
“Dayan buna, diye düşündüm. Senin düşüncelerini değiştirip kendilerininkine nasıl olsa uyduramayacaklar. Seni görmek istedikleri gibi olmayacaksın hiçbir zaman. Tanımadığın sürece her acı dayanılabilir.”
"Olduğu gibi görüneni herkes başka başka yargılar.. Değiştiklerini belirtmek için. Herkese göre değişeni de başka başka yargılarlar.. Oldukları gibi görünmek istedikleri için."
Sayfa 37 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
İnsanlar haklı çıkmak için "gelenekleri" istedikleri gibi kullanırlar.
Reklam
Yeni Osmanlılar (edebiyat akımı) Batı uygarlığının temelini oluşturduğuna inandıkları anayasa ve özgürlük gibi kurumları ve kavramları bir yana iterek Batı'yı yüzeyden taklit eden, dine ve şeriata gereken önemi vermeyen Tanzimat hareketine ve bunu diktatörce yürüten seçkin bürokrasiye bir tepki olarak doğdular... ... Yeni Osmanlılar bu seçkin bürokrasinin diktatörlüğüne karşı savaşıma geçtiler, çünkü onların Batı'dan alınmalarını istedikleri şeyler başkaydı. Tanzimatçıların meşrutiyet kurmak, özgürlük getirmek gibi demokratik yönde bir amaçları yoktu. Batı kurumlarını Türkiye'ye getirirken, Batı'da bu kurumların temelinde yatan düşün dünyasını hesaba katmadan kopya ediyorlardı.
Sayfa 15 - İletişim Yayınları, 10. Baskı, 2001, İstanbulKitabı okudu
[56] Maksad «Âyât-i mukteriha» dır. Ya'nî kâfirlerin inâd ve ısrar ile ve kendi keyflerince istedikleri mu'cizelerdir ki bunlar gösterilib de îman edilmezse azabı istiysaal ve helâk mukadder ve mu'tâddır. Cenâb-ı Hak Kureyş kavminin de Semud kavmi gibi îman etmeyeceğini biliyor, Resûli mükerrem sallellâhü aleyhi ve sellem de kemâl-i merhame- tinden ümmetinin öyle bir azâba uğramasını aslâ istemiyordu.
Sayfa 519 - İsra suresi 59. Ayete binaen
❝ Bir Kalbiniz Vardır, Onu Hatırlayınız..
İsmet Özel’in çok sevdiğim bir şiiri şu dizelerle bitiyor: “Herkesin bir bahanesi var, senin yok / biraz bekleyebilirsin, daha sonra / burada kalamazsın, başa dönemezsin / ama dön / eve dön! şarkıya dön! kalbine dön! ... Ev deyince hepimiz yanından dere akan, yaz kış bacası tüten o tek katlı yapıyı resmediyoruz hâlâ. Eski şarkılarımız yenileri
Sayfa 18 - E-KitapKitabı okuyor
Unutulmamalıdır ki bazı insanlar istikbal (geleceği) mazinin (geçmişin) arasından görmekte musırdırlar (ısrarlı). Bunlar alâkamızı kestiğimiz ananelere behemehal sadakatin iadesini isterler. Bu gibi insanlar, kendi itikat ettiği gibi itikat etmeyen kimseleri istedikleri gibi ezemezlerse kendilerini cenderede hissederler. Herhalde taassupsuzluğun (hoşgörünün) arzu edildiği gibi umumileşmesi ve huy haline gelmesi fikri terbiyenin yüksek olmasına bağlıdır.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.