Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
222 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Son derece güzel bir Sean Dillon romanı. Eski bir IRA militanı olan Sean Dillon, İngiliz örgütü Grup 4'ün başında olan Charles Ferguson'un biraz da zorlamasıyla Grup 4'e dahil olur ve bu kitapta IRA ve Protestan örgütler arasındaki çekişme ve 50 milyon sterlinlik bir soygun ile ilgili olarak çalışmalara devam eder. Higginsîn bana göre Sean Egan ile birlikte en iyi karakterleri olan Sean Dillon serisinden güzel bir kitap. Serinin tamamı gibi polisiye severlerin zevkle okuyacağı bir roman.
Şeytan Sofrası
Şeytan SofrasıJack Higgins · Altın Kitaplar · 200630 okunma
280 syf.
2/10 puan verdi
İtiraf etmeliyim ki ilk kitaba nazaran Sen Gittiğinde daha güzeldi. Adam'ın çelişkili ve duygusal ruh halini çok iyi yansıttığını düşünüyorum yazarın. Yine de bazı yönleriyle -bu da yazardan kaynaklı- hikayeyi tamamen sevemedim. Belki başka bir yazar, daha derinlikli bir kalemle çok daha iyi bir boyuta taşınabilirdi bu öykü. Kitap bittiğinde en büyük hayal kırıklığım Adam'ın şarkılarını dinleyememek oldu. Keşke hayali bir grup olmasaymış...
Sen Gittiğinde
Sen GittiğindeGayle Forman · Pegasus Yayınları · 20131,032 okunma
Reklam
Sosyal psikoloji araştırmalarına göre, bir insan beynini R-Kompleks seviyesine indirmenin en iyi yollarından biri onu bir gruba dahil etmekti. İç bağları sıkı bir grup içinde, kişi "akıl ihalesi" yoluyla mantığını (korteks) kullanmaktan vazgeçebiliyordu. Bu amaçla kullanılan ikinci yol, kitleleri korku kültüründe yaşatmaktı...Korkuya dayalı politik propaganda ile kitleler R-Korteks seviyesine indirilebiliyor. Bu siyasi stratejide 3-D çok önemlidir. Düşman göster, Dayanışma duygusunu kışkırt, Düşündürme! Sürekli çatışma çıkar ki, taraftarların düşünemesinler! İnsanların mantığına değil, iç güdülerine hitap et!
Sayfa 119Kitabı okudu
...Almanya'da naziler iktidara geliyor ve birdenbire çok kaliteli bir grup, işsiz kalıyor.Bunun için Philipp Schwartz önderdeliğinde İsviçre'de bir teşkilat kuruluyor ve işssiz kalan hocalar için dünyanın çeşitli yerlerinde iş aranmaya başlanıyor ve Atatürk'e müracaat ediyorlar.Atatürk, "Alanında en iyi olanları istiyorum." diyor ve Schwartz bir süre sonra bir liste ile Mustafa Kemal'in yanına geliyor. Burada diş hekimliği ile ilgili enterasan bir olay yaşanır.Atatürk'e teslim edilen listede büyük diş hekimi Alfred Kantorowicz'in üstü çizilmiş.Atatürk sebebini soruyor Schwartz, "Efendim, bu arkadaşımız diş hekimliği alanının en iyisidir, fakat ne yazık ki kendisi bir sosyal demokrattır.Şu anda Lichtenburg Konsantrasyon Kampındadır, bunu getiremeyiz.Reich Hükumeti bunu bize teslim etmez.Bu sebeple listenin ikinci sırasında olan arkadaşı size öneriyorum" diyor. Bunun üzerine Atatürk, "Sen onu bana bırak" anlamında bir şey söylüyor ve hemen Almanya'ya bir mektup yazılıyor.Profesör Kantorowicz isteniyor.Bu mektuba iki ay cevap gelmiyor.Schwartz zavallı, elindeki listeyle tekrar geliyor."Ekselans" diyor, "Zat-ı alinize arz ettim, vermezler bu adamı.Arzu ederseniz listenin ikinci sırasındaki arkadaşla irtibata geçelim." diyor.Atatürk, Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras'ı çağırıyor, "Hemen Rich Hükumetine bir nota çek" diyor."İki ay mektubumuza cevap verilmemesi Türkiye Cumhuriyeti Hükumeti'ne kasıtlı bir hakaret midir?" 48 saat sonra Prefesör Kantoroviç serbest bırakılıyor ve İstanbul'a geliyor. Kantorowicz geliyor ve Türkiye'de diş hekimliğinin kurucusu oluyor.
472 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
"'Başka kimse savaşmıyor,' diye seslendim arkalarından. ''Başka kimse denemiyor bile! Geriye kalan yalnızca sizsiniz. Sizler bile Steelheart gibi adamlardan korkuyorsanız, o zaman başkaları nasıl daha farklı düşünebilir?'' . . Uzun zamandır bu seriye yorum yazmadığım inanıyorum. Beni çok etkilemiş ve hatta etkisiyle buna benzer bir hikaye yazmayı bile denemiştim. Bilim Kurgu ve fantastik bir macerayı öyle sürükleyici bir dille anlatmış ki, serinin her kitabının çıkmasını sabırsızlanarak bekledim. Her yıl farklı bir tabı okumuş oldum🤔 . . Kitaba gelecek olursak; karakterimiz, babasıyla bir bankaya gittiğinde bankayı soymaya gelen bir epik yüzünden tüm hayatı değişiyor. Epik'ler dünyada doğaüstü güçlere sahip olan insanlardan oluşuyor. Fakat ne yazık ki iyi olmalarını beklemek bir hata! Karakterimizin babası da iyi epiklere inanıyordu. Bu, onun en büyük hatasıydı. Epiklerin karşısında ise onları avlayan bir grup var. Başlarında favori karakterim Prof bulunuyor. Karakterimizin epik avcılarıyla tanışmasıyla birlikte asıl macera başlıyor ve üç kitap (hatta sanırım ara kitapları da var) boyunca sürekli devam ediyor. Bilim Kurgu, Fantastik Roman okumayanlara da tavsiye ederim. Bu seriden başlamaları iyi olur. Ne çok fazla olağanüstülük var, ne de yaratılmış farklı dünyalar... Dünyamızın farklı güçlerle modifiye edilmiş halini görüyoruz. Bana kalsa herkese okutacağım ama maalesef... . . Bu arada filmi çekildiği yönünde haberler rastladım. Umarım gerçektir!
Steelheart
SteelheartBrandon Sanderson · DEX Kitap · 2014457 okunma
350 syf.
6/10 puan verdi
Öncelikle daha önce yazarın "Erken Kaybedenler" kitabını okumuş biri olarak hayal kırıklığına uğradığımı söyleyebilirim. Hele argo ve küfürlü anlatımın gırla yer aldığı bu kitabı kendisine yakıştıramadım. Konu olarak Gezi Olaylarını ele alan bir içeriği olduğunu duymuştum, kitabın başlangıcında pek alaka kuramadım ama sonrasında olayı iyi bağladı. Gazetelerden okuduğum ve TV ekranlarında izlediğim olaylar yazıya dökülmüş sadece. Marka, mağaza, site vs. adları açıkça kullanılmış (bir reklam amacı var mı diye düşünmedim değil belki de kitabın güncel tutuyor da olabilir bu ifadeler) buna karşılık parti/örgüt/grup/tüzel şahıs isimlerine uzun betimleme ifadeleriyle bir karşılık verilmiş, bunlar da ayrı bir hava katmış.
Deliduman
DelidumanEmrah Serbes · İletişim Yayıncılık · 20204,530 okunma
Reklam
320 syf.
8/10 puan verdi
Hakkında iyi kötü bir fikre sahip olduğumu düşündüğüm John Green'in bu romanını incelemeden, araştırmadan tamamen kitapsızlık sürecimde karambolde elime aldım. (Laf aramızda tembelliğimin boyutu o dereceydi ki kitabın aşk romanı olduğuna da kendi kendime kanaat getirip bir süre de o bekleyişle okudum durdum. Sanki adam mütemadiyen aşk romanı
Alaska'nın Peşinde
Alaska'nın PeşindeJohn Green · Pegasus Yayıncılık · 20124,309 okunma
Bir grup deneğe çeşitli renklerdeki kurabiye kutularını gösterip “Sizce en iyi kurabiyeler hangisinde?” Sorusu sorulduğunda çoğunluğun pembe kutuda en lezzetli kurabiyelerin olduğunu düşündükleri görülmüş. O yüzden çikolata ve kurabiye kutuları pembe ile eflatun arası bir renkte seçilir.
261 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Sineklerin Tanrısı, İnsanların içindeki iyi ve kötü yanları, hiç neden yokken birbirlerinin hayatlarını nasıl kabusa çevirebileceklerini bir grup çocuk ile yalın ama son derece etkileyici bir biçimde anlatıyor. Diyor ki; korktuğumuz canavarlar belki de sadece içimizdedir.
Sineklerin Tanrısı
Sineklerin TanrısıWilliam Golding · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202080,2bin okunma
"Gerek Atatürk İhtilali, gerekse 27 Mayıs eylemi, gençliğe, Türk toplumunda siyasal olarak özel bir yer, özel bir önem kazandırmıştı. Türk gençliği, siyasal yaşam içinde sanki geleneksel bir yer sahibi olmuştu. Atatürk, 1927 yılındaki Söylev'inde, "Cumhuriyet'i Türk gençliğine emanet etmişti". Çünkü o sırada, yeni kurulmuş olan Cumhuriyet'e sahip çıkacak ve onun gelişmesi için çalışacak başka güçlü bir toplumsal-ekonomik grup ya da sınıf yoktu. Bu nedenle, Cumhuriyet ilkelerine göre iyi eğitilmiş bir gençlik, Cumhuriyet'in koruyucusu olabilirdi."
Sayfa 171Kitabı okudu
Reklam
Arkadaşlarla çıktığımız geziden bir anımı paylaşayım cuma neşesi olsun.Abant Gölü'ne nazır bir yükseklikte resim çekinirken manzaradan nasibini almak üzere bir grup daha geldi yanımıza.Kısa bir muhabbet sonrası kenarda pembe çiçekli bitkilerden toplayan birisi aynı zamanda ağzında birşeyler çiğniyordu.Topladığı bitkiyi yediğini sanan arkadaşlar dayanamayıp sordu: O otu mu yiyorsunuz? -Evet,bu bitki gastrite,ülsere iyi geliyor. -Adı neymiş ? Serinkanlılıkla kıvrak bir zeka ürünü şu cevabı verdi: -Gastritya Ben bilimsel adı mı ? falan diye sorarken arkadaşlar o bitkilerden toplamaya girişti.Her bitkiden medet uman saf Anadolu çocukları tam topladıklarını ağzına atacakları sıra "durun ,şaka yaptım " diyen adam bir kahkaha patlamasınnı müsebbibi olmuştu.Topladıklarını elinden atıp hızla arabaya binen arkadaşlar sayesinde saflığın utancıyla oradan uzaklaştık.Orada kalan grubun yüzünde gülücüklerden pembe çiçekler açıyordu.Çok fena tongaya gelmiştik.Gastrityacı amca şayet buralardaysan o bitki gastrite değil ama zekana çok iyi gelmiş.Nasıl bu kadar inandırıcı olabiliyorsun ?
Ben, iki korumamla beraberdim, sivildim. Üzerimde siyah takım ve siyah kravat vardı. Çocukların da takım elbiseleri siyahtı. Yalnız onların pardösülerinin altında kalaşnikof vardı. Bende de çift silah vardı. Mermiler ağzına sürülüydü. Sonra Kocatepe’ye gittim. Cami avlusunda bir grup vardı. Baktım, içlerinde tanıdıklarım da var. Cem Ersever’in devre arkadaşlarını gördüm orada. Bana “sen görürsün” gibilerinden bakıyorlardı. Dualar edildi, camiden alındı rahmetlinin tabutu. Sadece merkez komutanlığının inzibatları tarafından sırtlandı. Ben o zaman –onların çoğu da resmi – onlara bağırdım: “Öküz gibi beni izleyeceğinize bir yarbayı bir ere taşıtmayın, siz taşıyın!” dedim. Bunun üzerine tartışma çıktı. Sonra subaylar ikaz edip, subaylar subayı taşısın dediler. Sonra şehitliğe gittik, rahmetli gömüldü. Toprağın atıldığı sırada bana bakıyorlardı. Döndüm. “Bakın, sizin bakışlarınızı hiç iyi görmüyorum. Hodri meydan!” dedim. “Burada mezarın başında hesaplaşalım, başka tarafa gitmeye lüzum yok.” Orada generaller de vardı. Ben belimi açtım, “Bende iki silah var. İkisi de dolu şarjörlü, horozları açık. Siz de çekin silahlarınızı, sıkalım. Kim ölürse ölsün. Öyle kindar şekilde, Arif Doğan, Cem Ersever’i öldürtmüştür diye tavır almayın.” Dedim. “Ben öldürttüğüm pisliğin mezarına gelmem!” dedim. Sonra silahlarını toplatıp gömdürdüm. Şaşırıp kaldılar. “Ben bu canımı vatan, millet, toprak için verdim. Siz Cem Ersever asri mezarlığa gömülürken neredeydiniz?” dedim. Donup kaldılar.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.