Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Çok mu acıyor?" diye sordu bana kızdığına pişman olmuş gibi. "Biraz." "On üzerinden kaç?" "İki." "O kadarcık mı?" On numara acı çektim ben Ulaş. Bu yaklaşamaz ki yanına. Keşke benim tüm kemiklerim kırılsa on yerinden ama iki kişiyi geri getirebilsem.
İşte, der, insanoğlunun geçmiş hayatı bu. Ve başlar bize maval okumaya. Ninniler uydurup uyutur bizi dedelerimizin derin boşluklar içinde, uzun, zifiri karanlık hayatından. Gösterir bize evvel zamanı, tek doğru, en güzel örnek, der. Bakarsın gelecek günlerin farkı yok geçen geceden. Senin tarih dediğin işte budur, alnında altı bin yıllık
Reklam
Aşkın tanımı:) ilginç:)
"Herkes kendininki tekmiş gibi yaşasa da aslında bütün aşklar, hatta bütün âşıklar birbirine benziyor, biliyor musun?" . "Gelecek mi, arayacak mı hezeyanları, her kapı sesinde, telefon zilinde kalbinin yerinden fırlaması, bütün şarkıların sana onu hatırlatması, uykusuz geceler... Sadece âşıkların bildiği şeyler var hayatta. Mesela adının harflerinden hangi kelimelerin yazılabileceğini insan kendi bile bilmez, ona âşık olan bilir. Ne zaman nerede ne giymişti, boynunu hangi açıyla nereye çevirmişti, ayaklarını yere nasıl basmıştı... Onun bulunduğu şehirde şimdi hava kaç derece, meteoroloji haftalık tahmini nasıl veriyor, arkadaşları efendi tipler mi, içlerinden bazıları ona baygın mı bakıyor... Yıldızlar ne zaman yanar, şafak ne vakit söker, sokak lambaları saat kaçta söner..."
Aziz kardeş, sakın ağlayım deme, sevgili çocuk.. bu sükûtu hayallere yabancı mısın, kaç sene var ki böyle her ümidin boşa çıktı. Artık bunların arkasından ni çin koşarsın? Bırak, arzuların tarafından aldatılmaktansa, hiçbir şey istememek, nacip bir tevekkül içinde, hayatının ıztırârî seyrine kapılıp gitmek evlâdır. Bırak, bu sefer de ümidin sana ihanet etmiş olsun, kalk yerinden. Kendini topla, yürü. Hayatın yolları nâmütenahidir. En büyük zevkle, en büyük ıstırap da seni aynı boşluğa götürür. Hepsi hiç Düşünme. Bırak, sus. Ağlayım deme, sakın ha... Sakın ha.
Sayfa 136Kitabı okudu
Gelecekte işsiz kalabilirsiniz ..
Bazı ekonomistler gelişmemiş insanların er ya da geç tamamen hurdaya çıkacağını öngörüyor. Robotlar ve üç boyutlu yazıcılar gömlek üretimi gibi kol gücüyle yapılan işlerde işçileri yerinden ederken, üstün zekalı algoritmalar da beyaz yakalı çalışanların pozisyonlarını dolduracak. Kısa süre öncesine kadar otomasyon tehlikesinden korunabilen banka memurluğu ve turizm temsilciliği gibi melek gruplar artık nesli tehdit altında olan türler. Uçak biletlerimizi akıllı telefonlarımızdaki algoritmalarla satın alırken kaç turizm temsilcisine ihtiyaç duyuyoruz artık?
besim yerinden kalkıp gülden’in yanına oturdu ve hıçkı­rıklarının arasında kim bilir kaç kez sanki sadece ona ait bir dinin en büyük duasını tekrarlar gibi “sana inandım, sa­na inandım, sana inandım” diye inledi
Reklam
Açıkhava gözlemlerinin başarısı olağanüstü beceri değil, başkalarının fark etmediği bazı şeylere dikkat etmekten geçer. Mesela, insanlar veya hayvanlar geçerken yerinden oynattıkları taşların yola atılma biçimine dikkat etmeye başlarsanız, kuru günlerde üst taraflarının hâlâ ıslak ve koyu renkli olmalarına bakarak kabaca kaç saat önce geçtiğini söyleyebilirsiniz.
o plajda onsuz
- 1. İki beyaz martıdır ellerinle gelirsin Gizli bir yerinden tutuşmuş yanar Kederinle gelirsin Yorgun bir yelkenliyim hayatının ufkunda İntihar ihtimali gözlerinle gelirsin Sinsi bir deprem sürer gider Durgunluğunda 93 senesinin en uzun
"E anlatacak mısın artık?" "Neyi?" "Esma'yı." "Sebep?" "Sebebi yürekte." "Kaç sebep taşır yüreğin? Ya da yüreğinin asıl sebebi kimdir? Esma mı yoksa Zeynep hanım mı?" Çayımın şekerini ağır bir şekilde karıştırdım. Bekir abi, bayağı korkulacak bir adamdı. Bir ah ettik, adam dağları yerinden sarstı. Çayımdan bir yudum aldım ve bakışlarımı Bekir abiye kaldırdım. "Sana ne desem ki, benim yüreğim sebeplere kapalıdır. İçine bir sebep güç bela sığıyor, sen hangi sebebi layık görürsün ona?"
Ephesus yayınlarıKitabı okudu
Sadâkat timsali Hz. Ebubekir..
... Mağaradaki delikleri, izarını yırtarak tıkadı. İzarı yetmeyince, geriye kalan bir deliğe de ayağını dayadı. Sonra Fahr-i Alem Efendimizi içeriye davet etti. Resul-i Ekrem içeri girdi ve mübarek başını Sıddık-ı Ekber'in dizine dayayarak uyudu. Az sonra, Hz. Ebubekir, deliğe dayadığı ayağında müthiş bir acı hissetti. Yılan ısırığı olduğunu anladı. Fakat delikten ayağını çekmedi. Hatta kainatın efendisi uykudan uyanabilir diye yerinden bile kımıldanmadı! Canı öylesine acıdı ki, gözlerinden ister istemez yaş aktı. Akan gözyaşlarının bir kaç damlası mübarek yüzlerine damlayınca Resul-i Kibriya efendimiz uyandı ve "Ne oldu ya Ebu Bekir? diye sordu. Sâdâkat timsali Hz. Ebu Bekir "Ya Rasulallah! Ayağımı bir şey soktu ama mühim değil! Anam babam sana feda olsun! diye cevap verdi.
Sayfa 361
831 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.