Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ailenin tanımı dahi değiştirildi: Kadın, erkek ve çocuktan müteşekkil aile "geleneksel aile" olup, geçmişi ifade eden bir değere dönüştürülürken, "modern aile"; çocuğun aileye ancak dışarıdan transfer edilebildiği yeni aile formları olarak kabul edildi. Böylece toplumların bu "farklı aile formları'na yönlendirileceği sürece girilmiş oldu. Bu sürecin anahtar kelimesi, "Toplumsal Cinsiyet Eşitliği."
"Henüz soyadının olmadığı dönemlerde, onlarda yıllar öncesinden var olması, akraba evliliğine, görücü usulüne, erken yaşta evlenmeye karşı olmaları, kadına verdikleri önem ve saygı da... Kadına saygı demişken, erkek egemen toplumların kadınları baskılamak için aldığı her kararda, yaptırımda aklıma Çerkesler gelir. Onların kadınlarına yüzyıllar boyunca gösterdiği değeri sanırım başka bir halk göstermemiştir. Bir atasözleri vardır, 'Fizim zimigutem, nape yimia,' yani 'Kadından utanmayanda onur yoktur' derler. Çünkü saygılarının temelinde eski çağlardan bugüne uzanan kadın-erkek eşitliği yatar."
Sayfa 84 - Alfa KitapKitabı okudu
Reklam
Eşitsizlik sorunu nüfus, istihdam ve ekonomik haklar alanlarından çok daha geniş bir alana yayıl­ dığı için kültürel, siyasal, ekonomik ve hukuki boyutları birarada ele almak zorundayız. Toplumsal cinsiyet eşitliği bir kadın-erkek eşitliği meselesi değil; bir sürdürülebilir kalkınma, demokrasi, haklar, eşitlik ve insani gelişmişlik meselesidir. Her organizasyon­ da, her işletmede, her topluluk ve toplumda, toplumsal cinsiyet eşitliğinin dünyaya bakışımız, demokrasi, eşitlik ve adalet anlayı­ şı açısından bir turnusol kağıdı olduğunun farkına vardığımızda atılacak ileri adımlar için güçlü bir başlangıç noktasında olacağız. Ümit Boyner - Nüfus & Kadın & İstihdam Politikaları
Sayfa 237Kitabı okudu
"Ben zayıf değilim. Kadınlarla yaşam ve sağlık üzerine uğraş vermek bir erkeği zayıf yapmaz. Aksine beni daha da güçlendirdi çünkü çünkü beni uysallaştırdı. Farklı bir bakış açısından bakmamı sağladı. Bana savaş eğitimlerinden asla öğrenemeyeceğim bir şeyi öğretti; hoşgörüyü. Ama bunu babama açıklayamazdım. Kadınlarla ilişkisi pek iyi değildi. Doğrusu, onları bir bütün olarak görmezdi."
Sayfa 194 - Olimpos yarınları/ NyfainKitabı okudu
Aile mefhumunu parçalamaya, bireyselliğe ulaşmaya ve daha da kötüsü cinsiyet eşitliği adı altında kadın erkek kavramlarının yok edilerek tek tip insan modeline dönüştürmeye çalışacaklar. Yani insanın cinsiyet kavramına sahip olmamasını istiyorlar.
Sayfa 68 - IQ Kültür Sanat YayıncılıkKitabı okudu
"...Kadın yalnız fizyolojik bir mahlûk mu? Hayır ;erkek ne kadar içtimai(toplumsal) mahlûksa kadın da o kadar içtimaidir.Ben ,bize verdiğiniz "courtisane" (Saray soylusu) hürriyetini istemiyorum.Ben,erkekle her hususta eşitliği talep ediyorum."
Sayfa 157Kitabı okudu
Reklam
Çünkü feminist oluşumların derdi asla namaz değildir. Müslüman kadın da değildir. Onların hiçbir zaman böyle bir dertleri olmamıştır. Onlar kadın-erkek eşitliği adı altında kadını olmaması gereken yerde var kılmaya çabalamaktadırlar.
Sayfa 120
Van den Eden idealindeki siyasi tabioyu me­raklılanna sunma fırsatını bulmaktadır. Devletin tüm vatandaş­lan arasında sivil, siyasi ve hukuki tam eşitligi savunmaktadır, fikirlerini belirtme, iletişim ve dinsel seçim hakkı mutlak kabul edilmelidir, dahası her vatandaşa "felsefe yapma hakkı" tanın­malıdır. Hatta "herkesin şahsi fikrini etkilerneye çalışan" ve bu yolla "huzur ve sükünet ortamını dinamitleyen" aşınlann, sö­mürgelerden men edilmesini önermektedir. Hiç kimse bir baş­kası üzerinde egemen olmamalı ve devlet erkanı da belirli bir süre için tüm vatandaşlar arasından, kadın ya da erkek aynını yapılmadan seçilmelidir. Önemli mevzuları vatandaşlar kendi aralannda oyçoklugu ile çözmelidirler.
İletişim Yayınları
İnsanlarla, aile üyeleriyle ilişkilerimizi dil üzerinden kuruyoruz. Dil öyle canlı bir varlık ki yaşamın kod çözücüsü gibi. İşte bir örnek: Zevç-zevce kelimeleri bizim dönemimizde erkek-kadın eşleri tanımlardı. Evlilik kelimesi de aynı kökten "izdivaç" kelimesiyle ifade edilirdi. Etimolojik olarak bakıldığında zevç-zevce "terlik teki" anlamına da geliyor. Yani eşlerden biri terliğin bir teki, diğeri öteki tekidir. Terlik tekleri aynı mı, eş mi, benzer mi? Sadece bu kelimeden kadın-erkek eşitliği, feminizm, insan hakları, medeni hukuk gibi birçok alanda çıkarsamalar yapmak mümkün ... Dil bu örnekte olduğu gibi yaşayan bir varlık olarak duygu ve düşünce dünyamızı bize resmediyor, bu şekilde kültürün düşünceyi ortaya koyan arayüzü olma niteliğini kazanıyor.
Kentsoylular için demokrasi, düşünce özgürlüğü, yargı bağımsızlığı, bilimsel eğitim, laiklik,kadin-erkek eşitliği gibi konular en az iş bulup bulamadıkları, eve ekmek götürüp götürmedikleri kadar önemlidir. Bu tür kavramlardan uzaklaşılması onları iş bulup bulamamak kadar rahatsız eder.
Reklam
İslamiyetten önce Türklerde kadının yeri önemliydi. Siyasal hayatta söz sahibi idi onlar. Kadın erkek eşitliği vardı. Hakanların yanında daima eşleri hatunlar bulunur, anlaşmaları birlikte yaparlardı. Kızlara çocuk bakmak, ev işi yapmak yerine ata binmek, silah kullanmak öğretilirdi.
Sayfa 96 - KaynakKitabı okudu
Dil öyle canlı bir varlık ki yaşamın kod çözücüsü gibi. İşte bir örnek: Zevç-zevce kelimeleri bizim dönemimizde erkek-kadın eşleri tanımlardı. Evlilik kelimesi de aynı kökten "izdivaç" kelimesiyle ifade edilirdi. Etimolojik olarak bakıldığında zevç-zevce "terlik teki" anlamına geliyor. Yani eşlerden biri terliğin bir teki, diğeri öteki tekidir. Terlik tekleri aynı mı, eş mi, benzer mi? Sadece bu kelimeden kadın-erkek eşitliği, feminizm, insan hakları, medeni hukuk gibi birçok alanda çıkarsamalar yapmak mümkün... Dil bu örnekte olduğu gibi yaşayan bir varlık olarak duygu ve düşünce dünyamızı bize resmediyor, bu şekilde kültürün düşünceyi ortaya koyan arayüzü olma niteliğini kazanıyor.
Sayfa 14
Kadın dik bir tavırla başını kaldırdı. "Üç evim, iki de arabam var. Gelirim de gayet yerinde ama ben, beni param için sevecek birini istemiyorum. Vazgeçtim, talip malip değilim Sadık Bey'e!"Bu, seyirciler arasında daha büyük karmaşaya yol açtı, sunucu bu kez umursamadan Makbule Hanım'a yaklaştı. "Aman Makbule Hanımcığım!" dedi alımlı bir sesle. "Şimdi öyle demeyin, elbette insan evleneceği insanın gelirini merak eder."Makbule Hanım'ın kaşları çatıldı. "Bu devirde mi? Kadın erkek eşitliği diye bir sey var yahu! Herkes çalışıp parasını kazanabilir..."Sunucu şakacı bir tavırla güldü. "Siz epey maskülist bir hanımefendisiniz sanırım, ne güzel!" Bunlar ne diyordu böyle?
Son yıllarda aldatmaya ait kitapların çok satması, bukonudaki TV programlarının revaçta olması, ciddi bir dezinformasyonu da birlikte getirmektedir. Halbuki Türklerin temel kültürel yapısında kadın, erkek eşitliği çekirdek aile yapısının özünü teşkil etmekteydi.
Klan Yayınları 1. Basım: Haziran 2010 PdfKitabı okudu
Meclisteki milletvekillerinin İslam kanunlarına ters düşen hiçbir kanunu, ister aslî, ister ferî meselelerde olsun onaylama hakları yoktur. Şayet kadın - erkek eşitliği gibi İslam’a ters düşen bir kanuna muvafakat ederlerse, İslam dininden çıkarlar. İslam’a muhalefet olan en basit meselede bile milletvekillerinin karşı çıkması gerekir. Şayet karşı çıkmaz, İslam’a ters olan meseleye razı olursa ve onu imzalarsa işte bu davranışı İslam’dan çıkmaktır. Çünkü millet meclisi yasama meclisidir, kanun koyma yeridir. Allah’ın kanununu bertaraf edip yerine kanun koyarak uluhiyet makamına gölge düşürmeye kalkışır.
Sayfa 160 - buruc
1.070 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.