Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Eski Çin toplumunda küçük ayaklı olmak güzellik göstergesiymiş kadınlar için. Bu yüzden kız çocuklarını küçük yaşta ayak kemiklerini kırarlarmış. Başka bir toplumda göz bebeğinin büyük olması güzellik göstergesiymiş. O yüzden güzel avrat otu olarak bilinen zehirli bir bitkiyi kullanarak göz bebeklerini büyütürletmiş. Şimdi başka başka göstergeler var. Ama ortak noktası bence acı verici şeyler olması. Günümüzde de güzel olabilmek için giyilen o topuklu ayakkabıları gösterebiliriz en basitinden. Toplumda değer görmek için acı çekmek zorundalar galiba.
Kadınlar şairlere aşık olur ama şiirin karın doyurmadığını bilirler. O yüzden şairler yalnız, şiirden anlayan kadınlar ise mutsuzdur.
Reklam
Ah bu kadınlar... Geçen arkadaşımla konuşurken, kadınlar olmasaydı hayatın ne kadar renksiz olacağını söylemiştik. Gerçekten de öyle. Her şeye rağmen kadınlar erkeklerin hayatını renklendiren bir ışık gibiler.
... bize sadık kaldılar diye, her yaptıklarına katlanmamızı isterler.
Kadınların işi de zor. Sürekli güzel olmak zorunda hissediyorsun. Aynalar ve camlar senin en büyük kontrol mekanizman oluyor. Güzel oluyorsun bu sefer anlamsız ilgilerin hedefi oluyorsun. Ama yine de güzel olmayı istemekten vazgeçmiyorsun. Bir taraftan ilgi sana özgüven veriyor bir taraftan bu durumu koruma endişesine giriyorsun. Diğer taraftan güzel olmayan kadınlar hep bir öfke ve hınç içerisinde ya depresyona giriyorlar ya da saldırgan entrikalar planlıyolar.
Kadınlar kadınlar için giyiniyor diye saçma sapan bir şey çıktı 😀 Erkeklerin varlığından haberi olmayan iki kadını bir adaya koysan bak bakalım rekabetleri güzellikten, güce nasıl evriliyor😀
Reklam
Şehitlerin cenaze namazını Said Nursî kıldırdı. Tekbir sesleriyle mezarlığa giderlerken sığındıkları ormandan inen kadınlar, çocuklar, ihtiyarlar hüngür hüngür ağlıyorlardı.
Sayfa 190 - ötükenKitabı okuyor
Erkeklerin en vasatı kadınlarla kıyaslanınca kendini yarı tanrı zannediyor.
Sayfa 17 - Zeplin KitapKitabı okudu
"Gence" diye bağırdı yaşlıca bir kadın, "Şehrin ahalisi Türk'tür oğul." Bu kez "Ana, su!" diye bağırdı genç zabit. Yaşlı kadın bakır ibrikten çinko, kırık bir tasa doldurduğu suyu pencereye doğru uzatmak istedi fakat boyu o kadar kısaydı ki mümkünü yoktu. Yanaklarından sağlık fışkıran genç bir kız durumu fark
"Sen buralı değilsin herhal. Esir treni geliyor."
"Esir treni mi?" "Esir treni ya. Sen nerelisin?" "Tebrizliyim." Adam dudak büktü, Settarhan'ın dünyadan habersiz biri olduğuna hükmetmişti. Kısaca anlattı. "Osmanlı askerleridir bunlar, Kafkascephesinde Ruslara esir düşen askerler. Trenlerle Bakı açıklarında Hazar Denizi'ndeki yılanlı Nargin
Reklam
Toplum 18. Yy.a kadar erkeklerin güç algısı üzerinden yönetiliyordu. Ama özgürlükle beraber toplumu yönetebilecekleri daha kolay bir yöntem buldular. 'Kadınlar'. Büyük sermaye sahiplerin toplumun tüketim alışkanlıklarını her zaman yönlendirmek isterler, çünkü büyük sermaye sahibi olmak bunu gerektirir. Bunu yaparken eskiden, erkeklere daha fazla güçlü olmasını vaad edecek şeyler pazarlardı. Amerika kıtasına giderek orada zengin olabileceği vaadiyle bütün sermayesini gemi şirketlerine yatırdı çoğu. Amerika yeni keşf edildiğinden orada büyük fırsatlar var denmişti. Fakat oraya gidenlerin çoğu özgür piyasanın zorlu şartlarından dolayı büyük balıklara yem oldu. Şimdi de durum pek değişmedi. Ama artık erkekleri güç üzerinden değil kadın üzerinden yönetiyorlar. Ee kadınlar da tarih boyunca çoğunlukla hep bir araç olarak kullanılmaya mahkum kaldı. Hala da öyle. Hatta şimdi daha fazla özgür piyasa, özgürlük dediğimiz şey bizleri büyük sermaye sahiplerinin köleleri yapıyor sadece.
... tarih her zaman savaşların galipleri tarafından yazılmıştı ve cinsiyet savaşlarının galipleri hep erkekler olmuştu. Dolayısıyla kadınlar, o da şanslılarsa, kendilerine yalnızca kenarlarda ve dipnotlarda yer bulmuştu.
Kadınlar bütün sırların bekçisiydi ; cezbeden , vaat eden , arzulayan ve aynı zamanda arzulanan onlardı..
" Ama herkes ki kendisi olsun Sonra herkes kendisi olsun Bir gün herkes kendisi olsun "
Şahmerdan
“Bırakın beni ey hakikatler! Yürümek istiyorum. Cennetlerin olduğu yere doğru. Ne açıkları, ne açları, ne beni kızına münasip görmeyen zengin tüccarı, hiçbir şeyi düşünmeyeceğim. Dertlerimden kime ne? Bırakın beni harpler... Kadınlar... Çocuklar... Αςlar... Deliler. Yürümek. Şoseden ayrılan yoldan bir cennete doğru yürümeye bırakın.”
1.500 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.