Kitabı çok sevemedim. Beni bu kadar iten ne oldu tam olarak bilmiyorum ama kitabı hiç benimseyerek okuyamadım, zaten hızlı da bitmedi bu yüzden. Ele aldığı olaylar, olayların işlenişi ve yazarın üslubu birleşince ortaya tam anlamıyla bir bunaltı buhranı çıkmış gerçekten. Kitapta sürekli “ölüm, ceset, ölü” kelimelerinin metafor olarak kullanılmasını beğenmedim, belki de kendi içimde bu kelimeleri çok eskittiğim içindir. Normalde böyle boğucu kitapları severim, bunda beni iten ne oldu tam olarak anlamadım. Olayların iç dünya yolculuğu niteliğindeki basit cümlelerle paragraf paragraf uzatılması mı, olayların yaşandığı hayatlarda her şey böylesine berbat geçerken birçok şeyin tam zamanında olup bitmesi mi yoksa kitabı yanlış zamanda okumuş olma ihtimalim mi? Kafalar karışık, en iyisi bitireyim bu incelemeyi.