O geceyi anlatmaya çalışmak ne kadar doğru bilmiyorum, ya da ne kadar kendimi ifade ederim onu da bilmiyorum. Bazı acılara sözler anlam yüklemiyor, tesirsiz kalıyor. 2022'de Haziran ayında öğleleyin yatak alttan üstte doğru sıçradı tabi bu durum bana normal gelmedi. Herkesin dilinde bi maraş depremi vardı zaten, hep ne zaman olacak
Çok sevdiğim Franz ağabeyim neler neler yazmamıştır ki? Hayvanlarla ilgili öykülerinde de türlü metaforlar kullanmış, fabl dünyasına katkıda bulunmuş, örtülü anlatımda zirvelere doğru yol almıştır. Bu kitapta ve başka pek çok farklı kitapta yayınlanmış diğer öykülerinde hayvanlara çok yer vermiştir.
Meraklısı veya yazarla yeni tanışacak olanlar
Bazen aklımdan küçüklüğümden bu yana tüm okuduğum kitapları buraya kaydetsem mi acaba diye geçiyor. Ama hayır, bu uygulamayı kullanmaya başladığım andan itibaren okuduğum kitapları yazmalıyım, onları okumuş saymalıyım, çünkü okuduğum kitaplarla ilgili neyi kaydedersem kalıcılığı artar, arşiv oluşturabilirim ve önemli olanda budur diyorum. Geçmişte okuduğum kitapları hatırlamadıktan sonra bir önemi yokmuş gibi geliyor. Çok beğendiklerim de var içlerinde, ama bir türlü buraya kaydetme fikrine ısınamıyorum. Hayata geçirmesemde aksi olan fikir de aklımın bir köşesinde bulunuyor hep. Hangisi doğru, ne yapmalıyım bilemiyorum
"Keşke gelmeseydim bu dünyaya" dediniz mi hiç? İşte ben tam da o durumun içinde yaşıyorum. Ne ailem var ne bir arkadaşım. O kadar mutsuzum ki hayatta, yalandan gülücüklerim fark edilmiyor bile. Nefret ediyorum ailemden. Beni her zaman uçurumun en dibine sürüklediler. O kadar yoruldum ki, intihar etmek istiyorum ama sevdiğim adamı düşünüp
Selamlar, biraz iç dökmek için yazacağım bu satırları. Yks için şimdiden kafamdaki sesler susmuyor. Aslında arkadaşıma diyorum daha erken şimdiden kafanı yorma ileride yıpranacağız zaten diye ama fark ettim ki benim de kafam çok karışık.Çok erken bir şeylere gerilmek için biliyorum ama istemsiz oluyor ve bunları yönetemiyorum, gördüğüm her yorum her düşünce kafamı allak bullak ediyor. Özellikle tiktok yorumları, düşünceler ve oluşturulan algılar. Hepsine bir süre sonra takılmış hâlde buluyorum kendimi. Başarabilmek için kendime inanmak istiyorum ama o his oluşmuyor bir türlü. Bunu etkileyen cümleler "seneye bilmem kaç milyon sınava gireceğiz", "şu kadarı mezun zaten onlar konuları bitirdi zaten" vs vs sanki şu andan ilk 10k-20k belli ve ben sonrası için yarışacağım gibi bir düşünce oluştu kafamda artık. Kendime gerçekçi hedefler koymak için o sıralamaları hedef olarak bile koymadım ama yine de bu tarz düşünceler kafamı karıştırıyor. Yığılma konusu da her sene olduğu gibi hep yaşanıyor ondan bahsetmiyorum bile. Bu yaz tatilini olduğunca verimli geçirmeye çalışıyorum. Ama bu ne kadar verimli oluyor yeterli mi yaptıklarım bilemiyorum. Kendimi yönetebildiğimi sanıyordum bu konuda ama sadece "ben takmıyorum, amaaan" diyerek kendimi kandırıyormuşum. Kendime de kızıyorum bu kadar erkenden neyin karmaşıklığı bu ama bu ülkede bunları yaşayabiliyoruz. Çok uzun bir yazı oldu zaten tam bir iç dökmelik metin. Herhangi bir tavsiyesi, aynı durumu yaşayanlar varsa okumak, fikir almak isterim. Herkesin istediği olur umarım.
Kabullenişle direniş arasındaki çizginin üzerinde duruyorum. Biliyorum ki, ülkemin yarısı da benimle beraber o çizgide yürüyor. Umutsuz olmak kadar korkutucu bir duygu daha yok. Hayatta beklentilerin gerçekleşmeyeceğini kabul etmek bir nevi ölmeyi istemek kadar keskindir. Fare tuzağına sıkıştırılmış küçük bir peynir gibi değersizleştirilen
"Hiç kimsenin sevmediği kadınlar var dünyada. Bunu anlayabilir miyiz ..? " #128960392
Kitapta beni en çok düşündüren cümle "anlayabilir miyiz ..? oldu. Sahiden anlıyor muyuz ? Sevilmeyen kadınlar sevilmediklerini biliyorlar mı ?
Yoksa onlarda mı bekledikleri sevgiyi görmeyince kendilerine sevgisizliği
Hiçbir şey gidermiyor iç sıkıntımı.Hep bir yerlerde, bir şeyler
unutmuş gibiyim.Yarım kalmış bir resim ya da
türkü gibi geliyor her şey bana.
Emaneten duruyormuşum gibi
bir yerlerde. Bir şeyler kaybetmişim de,
bulamaış gibiyim yıllarca.
Ama aklıma düşünce köyüm, her şey birden canlanıyor, dün gibi...
Capcanlı Alıp götürüyor beni
Kabuk Adam Aslı Erdoğan'ın ilk kitabı, roman, kısa roman, uzun öykü ya da novella olarak nitelendirilebilir. Kahramanı,tıpkı yazarın zamanında yaptığı gibi, yurt dışında fizik eğitimine devam eden ve bırakmayı düşünen genç bir kadın. Zaten birinci tekil şahıs açısından anlatıldığı için, ismini öğrenmiyoruz hiç. Böyle olunca da yazarın kendi
AMCAM
Bazı hüzünler vardır. Geçtiğine siz bile inanırsınız lakin geçmez; o sızı hiç dinmez ve bir yerlerde gizlenir kalır. O duygular, kırgınlıklar, kalp sızıları aslında hep sizinledir, sizin kaderinizdir ancak hayatın ilerleyişi sırasında unutur ya da unuttuğunuzu sanırsınız…
Ancak sonra ya bir şarkı, ya bir rüya ya da bir an, kısacık bir
''İsterim ki bu kitabı okuyunca, şehvetli bir kabus görmüş gibi olun. ''
Zalımsın PESSOAAAA...Bir karabasan gibi çöktü üzerime cümleler. Hem bedenen, hem ruhen zor günlerden geçtiğim bir dönemde bu kitaba denk gelmem tam acıdan zevk alma durumu oldu. Kendi acımı unutup, Pessoa'nın içine düştüğü bu derin sancıyı tüm bedenimle hissettim. Yoğun,
-Bıraktın dimi?
-Neyi öğrenmek istiyorsun?
-Tamamen diyorum saldın mı kendini? Artık sadece sessizlik mi hakim kelimelerin dizilişinde? En son denize baktığın uzun uzun hayaller kurduğun zamana diyorum geri dönebilecek misin?
-Off... Ne saçmalıyorsun? Neyi öğrenmek istiyorsun? Ben olmadığımı mı ima edeceksin şimdi de... Merak etme artık hiçbir
Oğuz Atay, “Ben buradayım sevgili okuyucum, sen neredesin acaba?” deyince “Buradayım” diye bağıran Derda’yı okumuştum geçenlerde. Onu anlamaktan öteye gidip hisseden Derda’yı. Hakan Günday’ın Az kitabının Oğuz Atay hayranı Derda’sını… Bir başka kitapta rastlayınca bir kere daha kulak vermiş bulundum Atay’ın çağrısına…
Gazetelerin köşelerine
Yıllar önceydi en son böyle hissettiğimde
Çok derinlerde bir yer uyandı sanki içimde
Unutmuştum birinin ben de heyecanını
Olur olmaz uyanıp, geceler de uykumu çalacağını
Kalktım işte biraz da hastayım şimdi
Duygularım da karışık, kafam bi hoş hayli
Yazıyorum seni düşünüp, 3:20 olmuş saatte
Nerden çıktın karşıma iyiydim belki de böyle
Kimseyle