"Bazen en çılgın, en imkânsız görünen fikir kafanızda öyle kuvvetli bir yer edinir ki, öyle veya böyle gerçekleşeceğini zannedersiniz."
(Dostoyevski)
Belki bizler Gregor gibi sabah yatağımızda bir böcek olarak uyanmayabiliriz. Evet bu çok uzak bir ihtimal. Ama bir sabah uyandığımızda insanların hayretli bakışlarının üzerimizde
"Duvarda duvar saati var, yerde yer halısı, masada masa lambası, elbise askısında elbiseler, kitaplıkta kitaplar, kültabağında sigara izmariti.Eşya bile nerede olmasını gerektiğini biliyor sanki.Hiçbirinin kafası karışık değil.Şu an oturduğum odada etrafıma bakıyorum da aslında nerede olması gerektiğini bir türlü bilemeyen bir tek benim gibi geliyor.Annemin karnından hiç çıkmamalıymışım ben.Doğduğum günden beri gözüm hep karanlıkta.Gün ışığına tahammül edemiyorum. İnsan sesine de.Kafka bir kitabında şöyle bir laf etmişti 'Ne şanslıdır şu sağırlar, duyamamak bir özür değil olsa olsa lütfudur Tanrı'nın'.Öyle Kafkacım öyle, aynen öyle.."
Selam küçük bi inceleme yazmaya geldim.
Japon edebiyatından okuduğum 2. Kitap
ama
Haruki Murakami yazarın okuduğum ilk kitabı oluyor.
Sahilde Kafka
Kitap anlatımı gayet akıcı. Konu güzeldi yazarın sürrealist bir kurguyu kafa karıştırmadan anlatım sağlaması güzel olmuş. Yalnız bana göre yazar okurun kafasını karıştırmamış ama yazarken kendi kafası çok
Dava çoğu kişi tarafından somut olmaktan çıkarılmış ve içsel bir çatışmanın olduğu savunulmuş.Ancak Kafka Hukuk okumuş biri ve sigorta şirketinde bir memur.Eğer herhangi bir memurun yaşamına ya da hizmet ettiği kurumun işleyişine daha da basit olarak bizlerin belli bir sistem çerçevesinde adımlarımız daha önce belirlenerek yönlendirildiğimiz
Kum Kitabı’nı İletişim yayınlarından okudum. İletişim Yayınlarına ayrı bir sempatim var. Kitapların Kapakları olsun, yazım fontu olsun, harflerin rahat okunabilir büyüklükte olması olsun bir okur olarak beni cezbediyor. Yeni basımlarında “Kronoloji” başlığı altında yazara etki eden evrensel ve kişisel olayları tarihsel sırayla vermesi de gayet
Joseph Walser’in Makinesi ve Bir Adam: Klaus Klump, Portekizli yazar Tavares’in Krallık Dörtlemesi adını verdiği seri romanlarının ilk ikisi. Üçüncü kitap Kudüs ve dördüncü kitap Teknik Çağında Dua Etmeyi Öğrenmek. Kırmızı Kedi ilk iki kitabı tek kitap hâlinde basmış ki bence çok iyi olmuş çünkü ilk iki kitap aynı zaman ve mekanda geçiyor ve hatta
Simgesel bir kitabı anlamaktan daha zor bir şey varsa o da Kafka tarafından yazılmış simgesel bir kitabı anlamaktır. Semboller her zaman yaratıcısını aşar ve bu kitapları onlarca kez okuyup her seferinde farklı yorumlar yaptırabilir. Şato’yu incelemeden önce yapılması gereken Dava’yı incelemektir. Kafka’nın, Dava’yı yazmadan Şato’yu yazamayacağı
İnsanı mutluluktan mutluluğa sürükleyen bir yol, ta ki kişi bir aydınlanma anında labirentin içinde dönüp durduğunu, daha fazla ilerleyemeyeceğini, öncekinden daha endişeli ve daha kafası karışık bir hâlde fark edene kadar.