"Uzun zaman bir kazanım hatta bir devrim olarak kabul edilen tarımsal kültürün bunca güçlü olması ve uzun yaşaması ise onun ideolojisinin dünyadaki neredeyse bütün bireylere dikte edilmesinde yatmaktadır. Atasözlerinden, masallara, mitlerden öykülere, kahramanlık hikâyelerinden, zafer destanlarına kadar çok sayıda anlatı türü bu hizmeti birlikte üstlenmiştir, bugün geldiğimiz noktadaki durumlarına bakınca diyebiliriz ki başarılı da olmuşlardır."
Sayfa 184
Bizdeki hamasetin yüzyıllarca sürüp gitmesine de Köroğlu, Danişmend Gazi, Battal Gazi gibi müellifleri meçhul kahramanlık destanları sebep olmadı mı?
Sayfa 9 - ÖTÜKENKitabı okudu
Gereksiz yere ıstırap çekmek kahramanlık değil, mazoşistliktir.
Sayfa 111Kitabı okudu
ŞİİRLİ SABAHLAR
Gececil Kuşların Ürkmediği Aydınlık
Günlerimize
o ilkel sesleri karışır ya
gemileri annelerinden çok seven çocukların
bir adam gelir ya
devinen bir sancıdır artık
gelir eski günlerden
Savaş kitaplarını sevmem. Kahramanlık hikayelerini... Hasta hasta, öksüre öksüre, uykusuz, pis, kılıksız ilerliyorduk. Çoğunlukla aç... Ama kazandık!
Sayfa 94
Brown, Mükemmel Olmamanın Hediyeleri adlı kitabında 'cesaret' (courage) kelimesinin kökeninin 'kalp' (coeur) kelimesinden geldiğini anlatıyordu. Cesaretin eski anlamı, kalbindeki her şeyi söylemekmiş. Zaman içinde nasılsa kahramanlıkla eşanlamlı hale gelmiş.
''Kahramanlık önemli ama kahramanlık genellikle hayatınızı tehlikeye atmakla ilgili. Sıradan cesaret ise savunmasızlığımızı tehlikeye atmak -ki günümüz dünyasında sıradışı olan bu.
Sayfa 29
Çünkü en güçlü, en iyi insan hakkından vazgeçen insandır. En büyük kahramanlık da hiçbir karşılık beklemeden yapılandır.
Belki en büyük kahramanlık, insanın hayatta ikincilikle yetinmesidir.
Sayfa 273Kitabı okudu
Hangi nedenden ötürü? Karmaşık açıklamalara girişmek istemiyorum... Biz aynı biçimde yetiştirilmedik. Onda köpek dişleri ve tırnakları oluştu, bende böyle bir şey olmadı. El üstünde tutulan hep ben oldum. Hiç çabalamak zorunda kalmadım. Her şey kolaylıkla sağlandı. Her şey, kahramanlık bile, tutku bile! Bana her şey, rüyadaymışım gibi sunuluyordu, evet demem yeterliydi. Her yerde, Direniş örgütünde bile pohpohlanan çocuk oldum. Yerimi elde etmek için hiç mücadele etmek zorunda kalmadım. Yoluma ne zaman bir engel çıksa, mucize gibi, daha geniş, daha iyi bir başka yol çıkıyordu. Yani hiç savaşmak zorunda kalmadım. Bu, düşüncelerime de yansıdı. Ben hep uzlaşmadan, barıştan yana oldum. İsyan edecek olsam bile, nefrete karşı isyan ederdim.
Cinsel ve ahlaki saflık, McCandless'ın üzerinde çok fazla durduğu bir konuydu. Hayata gözlerini yumduğu otobüste bulunan kitaplardan biri, dünya nimetlerinden elini eteğini çekmiş bir asilzadenin "bedenin isteklerini" reddini anlatan Tolstoy'un Kroyçer Sonat'ıydı. Köşesi kıvrılmış sayfalar boyunca, öyküde birkaç pasajın altı çizilmiş, sayfa kenarındaki boşluklara kendine özgü el yazısıyla şifreli notlar eklenmişti: Thoreau'nun Walden kitabında da, "Yüksek Prensipler" başlıklı bölümler bulunan, "İffet, insanın çiçek açmasıdır; deha, kahramanlık, kutsallık ve benzeri kavramların tümü, bu saflığın ardından oluşan farklı meyvelerdir," cümlesinin etrafı çizilmişti.
Chris McCandless'ın cinselliğe yönelik kayıtsızlığı, haklarında daha az şey bildiğimiz ya da hiç tanımadığımız sayısız hacı, kâşif, tutunamayan, maceracı bir kenara, saplantılı bir tutku doğrultusunda kendilerini yabani hayata ve doğaya adamış birçok ünlü ismi akla getirmektedir.
Sayfa 80 - Siren YayınlarıKitabı okudu
