İki yazarımızın beraber sohbet tarzında hazırladıkları kitap.
kitapta ilgili yazarların dikkat çekici bazı tespitleri kendi cümlelerimle anlatmak istiyorum. "denge" ile ilgili bir bölüm var kitapta. öğretmenin varoluş, bilgi, davranış ve sanat alanlarında dengede olması gerektiğini vurgulanıyor. bu alanlar zamanla dengesizliğe doğru
“Saatin kendisi mekân, yürüyüşü zaman, ayarı insandır.” diyor Ahmet Hamdi Tanpınar. Akla hoş gelen, idrak ettikçe daha da güzelleşen bu cümle Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nde geçen unutulmaz cümlelerden biri. Romanlar isimleriyle insana bir fikir verir; bu roman da öyle: Okumadan önce mizah yönü yüksek ve zaman konusunda felsefi derinliği olan bir
ve İslam inancı üzerine yaptığım konuşmalar, yazdığım ya-
zılar re katıldığım televizyon programları sonrasında çoğu olumlu
olmak üzere birçok tepki alıyorum. Geri dönüşlerin önemli bir kıs-
mında bazı temel kafa karışıklıklarını yansıtan itirazlar var. Ge-
nel bir cevap olsun diye onlardan önemli bulduklarımın bazılarını
burada sizlerle
yazmak, bir anlamda buluşmakmış. Aynı sıkıntıları,
aynı endişeleri, aynı umutları paylaşanların buluşması, zaman-
ları farklı olsa dahi...
7
Fakat guguklu saat misali, sunulan her fırsatta konuşmaya kalk-
mak, bu devrin müzmin hastalıklarından biridir.
15
"Dilinizin sınırları, dünyanızın sınırlarıdır ... "
Ludwig
Arada Şırnak'a dedemlere uğrarım, birkaç gün orada kalır, oradakilerle zaman geçiririm. Dedem eski bir imam, dinler konusunda, görüşler konusundaki bilgi birikimine hep hayran kalmışımdır. Dedem, bölgede tanındık biridir. Şifalı bitkiler konusunda uzman vasfındadır aynı zamanda. Bitkilerle konuştuğuna da şahit olmuşumdur çoğu kez. Hatta güzel bir
TOPLU ALINTI
“ İnsanlar hayatlarında daha önce deneyimledikleri örüntüleri tekrar yaratmaya eğilimlidir.“
“Uslu ve iyi bir çocuk olmak, yüzünde gülümseme ile etrafta dolaşıp, gerçekte olmadığı gibi görünen küçük bir “robot” olmak anlamına gelir.”
“Kurban üçgeni; eşbağımlı, işlevsel olmayan ailelerin ve bağımlılıkların temelidir. Bu üçgenin en
Ya günün birinde cidden tüm arzularımızın ve heveslerimizin formülünü bulurlarsa; yani neye bağlı olduklarını, hangi yasalara göre gerçekleştiklerini, nasıl geliştiklerini, herhangi bir durumda nereye yöneldiklerini, kısacası gerçek matematiksel formülünü bulurlarsa... O zaman belki insan arzulamayı kesiverir; hatta belki değil, muhtemelen keser.
Dünya bir okul..
Bütün insanlarda o okulun talebeleridir.
Dünyayı anlamaya çalışıyoruz aynı zamanda kendimizi anlamaya çalışıyoruz. Çünkü dünya biziz. Dünya bizim ihtiyaçlarımıza cevap veren izlerimiz.
Kendisine yolculuk yapmayan var mı?
Kendini aynada başkasında aramayan.
Gözler mesela kendimizi görmemizde, ya aynada ya da başkasının
“Hiç beklemediğimiz anda, doğa ana bir katakulli çevirip en zayıf noktamızı bulur. Sadece… yanında olduğumu hatırla. Şu anda hiçbir şey hissetmiyor olabilirsin. Belki hiç bir zaman bir şey hissetmek istemeyeceksin. Bu konuları benimle konuşmak istemiyor olabilirsin ama… önceden açıkça hissettiğin şeyi yeniden hisset. Bak, güzel bir arkadaşlık kurdunuz. Belki arkadaşlıktan da öteydi. Ve ben size imreniyorum. Benim yerimdeki çoğu ebeveyn tüm bunların unutulup gitmesini ister. Oğullarının bundan kurtulması için dua eder ama.. ben o ebeveynlerden değilim. Yaralarımız hızla iyileşsin diye kendimizi hırpalayıp dururuz. Otuz yaşına geldiğimizde de çökmüş oluruz. Ve her yeni biriyle her başlangıcımızda sunacağımız daha az şeyimiz kalır. Ama kendini bir şey hissetmemek için zorlamak ya da hiçbir şey hissetmemek… ne büyük kayıp olur. Yersiz mi konuştum? O halde bir şey daha söyleyeceğim. Şüpheleri gidermiş olur. Yaklaşmış olsam da asla sizin gibi bir şey yaşayamadım. Bir şey beni hep tuttu. Ya da engel oldu. Hayatını nasıl yaşadığın seni ilgilendirir. Sakın bunu unutma. Kalbimiz ve bedenimiz bizlere bir kereye mahsus verilmiştir. Sonra bir de bakarsın kalbin yorgun düşmüş. Bedenin de kimsenin bakmayacağı bir hale gelmiş. Yanına yaklaşmak istenilmesi şöyle dursun. Şu anda kederlisin. Acı çekiyorsun. Bunu yok etme. Aldığın keyfi de öyle.”
Güzel ve üzerinde düşünülmesi gereken bir kitap. Klasik kitap okumaya başlayanlar için akıcı bir eser olmuş. Kesinlikle kitap üzerine düşünmek gerekiyor. Anlattığı şeyler çok derin konular. Bir çocuğun gözünden bu kadar güzel anlatılmasının yazarın başarısını yansıttığını düşünüyorum. Zaten eser Pulitzer Edebiyat Ödülü almış. Karakterleri sevdim.