Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"İlya İlyiç'in sosyal hayatı böylece sona ermiş oldu. Ona ihanet eden ya da kendisinin ihanet ettiği bütün gençlik hayallerinin, yaşlılıkta bile insanın kalp atışlarını hızlandıran acı tatlı, parıltılı hatıraların ardından tembel tembel el salladı, hepsiyle vedalaştı."
Böylece bir şeyin ayırdına vardım; herkesin öyküsü başından sonuna kadar farklıdır. Bir süreliğine ikisi birmiş gibi gözükse bile kimsenin öyküsü aslında kimseninkiyle birlikte gitmez.
Reklam
Hayır, artık sevemem. Ve en üzücüsü buna üzülmüyorum bile. Kalp yerine diken diken olmuş bir kirpi taşıyorum.
" Yâr ile her daim beraber olan, iğne deliğinde bile olsa geniş bir sahradadır. Bu birliktelikten mahrum olan, cihanın geniş sahrasında cennette gibi görünse bile aslında iğne deliğindedir. Bu sebeple, genişliğiyle Hakk'ın sırrına tecelligâh olan kalp makamını elde etmek gerekir. " (Şerh-i Rumuzat-ı Hacı Bayram Velî, İsmail Hakkı Bursevî)
Sayfa 85 - HayykitapKitabı okudu
Hafif bir baş ağrısı, hafif bir kalp ağrısı, hafif bir sırt ağrısı, hafif bir sızı içinde. İnceden. Susturacaksın. Kimse sevmez sızlayan bir içi. Ne için sızlar ki bir iç? Hiçbir zaman senin olmayacak ve üstelik nasıl olduğunu bile hayal edemediğin bambaşka bir hayat için mi? Susturacaksın. Sızlamak yok, sızlanmak yok, iç yok.
Kalemi kendi yeri olan mermer taşın üzerine bırakırken kalemin bile bir yeri olduğunun farkındalığını yaşadım. Onun bile bir yeri vardı... Oysa ben hiçliğin ortasında adeta araftayım.
Reklam
". Cam hamuru sadece yanarken biçimleniyor, soğuyup katılaştıktan sonra en harlı nefes bile ona kar etmiyordu. Ama, diyordu cam ustası hemen arkasından, cam, sert ve kırılgan da olmalıydı, biri olmazsa camın camlığı eksik kalırdı. Kırılıyordu, demek kalbi vardı ama bir kez kırılınca bir daha toplanmıyordu. Toplansa bile bir daha asla eskisi gibi olmuyordu ve kalp bu yüzden en fazla da cama benziyordu...'
Geceleyin büyük bir şehre girdiğimde, dip dibe kümelenmiş o karanlık evlerin her birinde bir sor yattığını; her evin her odasında da bir sır yattığını; oradaki yüz binlerce göğsün içinde çarpıp duran kalbin, en yakınındaki kalp için bile bir muammadan ibaret olduğunu düşünmek muhteşemdir. Korkunç şeylerde, hatta ölümün kendisinde bile bir sır vardır. Sonuna kadar okumayı umduğum bu çok sevdiğim kitabın sayfalarını artık çeviremez oldum. Geçici ışıklar vurduğunda dibine batmış hazineleri ve diğer birçok şeyi gördüğüm bu suyun derinliklerine artık bakamaz oldum. Bir sayfasını bile okumaya kalktığımda kitabın sonsuza dek kapanması kararlaştırılmıştı. Işık yüzeyinde oyunlar oynarken ve ben her şeyden habersiz öyle dikilirken, suyun sonsuz bir buzun içine hapsedilmesi kararlaştırılmıştı. Dostum öldü, komşum öldü, aşkım, ruhumun sevgilisi öldü, şahsiyetlerinin ta içinde, sırrın merhametsiz devamlılığını hep taşıdılar; tıpkı benim de ölene kadar taşıyacağım gibi. İçinden geçip gittiğim bu şehrin herhangi bir mezarlığında, şehrin işi başından aşkın sakinlerinin benim açımdan en gizli kişiliklerinden ya da benim onlara göründüğümden daha gizemli bir ölü var mıdır?
Bize yapılan bir kabalık hemen bizde istem dışı fizyolojik heyecanlar yaratır. Kalp düzensizce pırpır atar; paniklemiş gibidir. Bu kasılmaların birçoğu spazm şeklinde düzensiz ve acı vericidir. Kan beyne sıçrar, hassas olan bu organa kanın hücum etmesi öç alma gibi saçma sapan, abartılı, olmayacak fikirlerin ortaya çıkmasına sebebiyet verir. Hayat görüşümüz bile reddettiği ve kınadığı bu hayvani kudurmuşluğa çaresizce eşlik eder.
“Ben kalp değil beyin istemeliyim;çünkü aptal biri kalbi olsa bile onunla ne yapacağını bilemez.”
Reklam
"Ateş öyle güçlü ki kendisi olmasa bile, yalnızca onu çağrıştıran şeyler bile insanı ısıtryor..." diye yanıtladı șövalye. "Aşk gibi mi?" diye sordum, "Babam ona annemi çağrıștıran her șeye aşık.. Papatya kokusuna, koyu kestane saçlara, şiirlere ve satene.." Hazar'ın iç çektiğini duydum, gözleri yukarıya, gökyüzüne daldı. "Aşk gibi.." diye fısıldadı.
Böyle bir şey mi aşk? Hiç bilmediğim, hiç tatmadığım o duygu dünyanın en güçlü görünen insanını bile dizlerinin üzerine düşürebilecek kadar acımasız m? Aşk insana tüm sınırlarını, erdemlerini ve tüm karanlıklarını unutturabilecek kadar güçlü bir duygu mu? Öyleyse bir insanın kendini aşkın ellerine bırakması aptallık değil mi?
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.