Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Vatan
— Sen hiç savaşa gittin mi, Zorba? O, büzülerek karşılık verdi: — Ne bileyim ben? Hatırlamıyorum. Hangi savaşa? — Vatan için yapılan savaş, demek istiyorum işte! — Sana bırak o lâfları demedim mi ben? Geçmiş saçmalar, unutulmuş saçmalardır! — Bunlara saçma mı diyorsun, Zorba? Utanmıyor musun? Vatan için böyle mi konuşursun sen? Zorba
Can YayınlarıKitabı okudu
Han Duvarları
HAN DUVARLARI Yağız atIar kişnedi, meşin kırbaç şakIadı, Bir dakika araba yerinde durakIadı. Neden sonra sarsıIdı aItımda demir yayIar, GözIerimin önünden geçti kervansarayIar… Gidiyordum, gurbeti gönIümIe duya duya, UIukışIa yoIundan Orta AnadoIu’ya. İIk sevgiye benzeyen iIk acı, iIk ayrıIık! Yüreğimin yaktığı ateşIe hava ıIık, Gök sarı, toprak
Reklam
Yabu
“Kaç yıldır görmüyorsun buraları?” diye sordu Enver. Gözlerimi kerpiç damlarda, demiryolu boyunca uzanan tel örgüde, tel örgünün arkasındaki Suriye toprağında ve daha ötede, akşam karanlığına gömülen Resulayn kasabasında gezdirdim bir süre. “On iki yıl,” diye mırıldandım. Sonra, on iki yıl adını verdiğim zaman dilimi, içinde taşıdığı on iki
"Handuvarları şiirini ezberleyin."
HAN DUVARLARI : Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı, Bir dakika araba yerinde durakladı. Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar, Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar... Gidiyordum, gurbeti gönlümle duya duya, Ulukışla yolundan Orta Anadolu'ya. İlk sevgiye benzeyen ilk acı, ilk ayrılık!
Dünkü isyanından sonra geldiği için onu sert karşıladım. Sertlik dedimse yavan bir sertlik tabii. Ancak çıkarıp ona iki ruble verirken, kendimi tutamayıp biraz da kızgın: “Bunu yalnızca sizin için yapıyorum” dedim. “Mozer sizden böyle bir şeyi kabul etmezdi.” “Sizin için”i özellikle ve bilinen anlamda vurgulamıştım. Kızgındım. “Sizin için” i
Künegond ağlıyarak: - Kim çaldı benim altınlarımla elmaslarımı? Ne ile geçineceğiz şimdi? Ne yapacağız? Bana başka altınlarla elmaslar verecek Engizisyoncularla Yahudileri nerede bula- cağım? Yaşlı kadın: -Ne yazık! dedi, dün bizimle Badajoz'da aynı handa kalan bir Kordöliye papazından çok kuşkulanıyorum; aşırı bir yargıya varmaktan Tanrı korusun beni! Ancak, iki kez odamıza girdi ve bizden çok önce yola çıktı. Kandid: - Yazık! dedi, sevgili Pangloss bana, yeryüzündeki nesneler üzerinde bütün insanların ortak olduğunu ve herkesin her şeyde eşit hakkı bulunduğunu tanıtlamıştı çoğu kez .Bu Kordöliye papazı, bize yolculuğumuzu bitirecek kadar para bırakmalıydı. Demek, beş paramız kalmadı, öyle mi güzel Künegond'um? Künegond: - Meteliğim bile yok! dedi. Kandid: - Ne yapmalı? diye sordu.
Sayfa 89 - Cem YayıneviKitabı okudu
Reklam
Shakespeare, Moliere
_İnsan nasıl canını kurtarmak için kaçarsa bir ayıdan, ben de öyle kaçıyorum karım olduğunu iddia eden o karıdan. Ben artık kendimin değilim. Ben bir eşeğim. Bir kadının kocasıyım. Üstümde hak iddia eden kadına aitim. Siz nasıl atınız üstünde hak iddia ediyorsanız o da benim üstümde öyle. Bir hayvana sahip çıkar gibi istiyor beni. Hani beni bir
Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı, Bir dakika araba yerinde durakladı. Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar, Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar... Gidiyordum, gurbeti gönlümle duya duya, Ulukışla yolundan Orta Anadolu'ya. İlk sevgiye benzeyen ilk acı, ilk ayrılık!
#omerhayyam
bir sır daha var, çözdüklerimizden başka! bir ışık daha var, bu ışıklardan başka. hiçbir yaptığınla yetinme, geç öteye: bir şey daha var bütün yaptıklarından başka niceleri geldi , neler istediler, sonunda dunyayi bırakip gittiler. sen hic gitmeyecek gibisin, degil mi? o gidenler de hep senin gibiydiler.. geçmis günü beyhude yere yâd etme, bir
YALNIZLIĞIN YARATTIĞI İNSAN Pardösüsünün kürklü yakasını kaldırınca üşüdü mü diye baktım. Aslında soluk esmer yüzü balmumu gibi sararmıştı. – Üşüdün, dedim. Kaşını kaldırdı. Yanağındaki çıban yerinde kan yoktu. Durdum. Yüzünü avuçlarıma alıp ovaladım. – Neden böyle oldun, dedim. Güldü. Karanlığa doğru tükürdü. Başını iki tarafa şiddetle
35 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.