Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ben sevinçli adamım. Bu dünya böyle olmasa, böyle kara, karanlık olmasa, ben sevinçten taşar coşardım...
Kalk Düğüne Gidelim
Bir şehrin uzak semtleri gibi gözlerin üzgün, kara, ayaklanmaya hazır
Sayfa 140 - Tiyo YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ne bir ses ne de haber gelmiyor artık senden Öylece kalakaldım da deli hasretinle ben Bir yabancı selamın ile hüzünlere daldım Kendi ellerimle ben beni kederlere saldım Sonunda bir oyuncak kara sevda aldım senden Yani değişmedim hala öyle biraz çocuk kaldım
“Ben sevgiden, sevinçten söz açmak istemez miyim, delice, çılgınca, içim taşa taşa, bir sevinçten söz açmak istemez miyim? Ben sevinçli adamım. Bu dünya böyle olmasa, böyle kara, karanlık olmasa, ben sevinçten taşar coşardım. Yaradılışım karanlıktan çok aydınlığa, acıdan çok sevince... Ne çare, ne çare ki sevinmek gelmiyor elimden... Dostluktan söz açmak, ne güzel. Bir dostum var. Sıcacık eli var. Sevgi dolu gözleri var. Ne güzel yalansız, salt sevgi dolu bir insan eli sıkmak. Sıcacık, sıcacık... Ben deli olurum, insanlar karanlık karanlık, kuşkulu baktıkça bana... Bütün insanlar kuşkusuz, korkusuz, çıkar düşünmeden, düşmanlık geçirmeden içlerinden baksalar birbirlerine İnsan, ne olur biliyor musunuz, sıcacık bir bahar güneşinin bahtiyarlığında duyar kendisini... Bahar güneşinde bir sevinç içinde gerinir. İnsan bir bahar çiçeği temizliğinde olur.”
Hey gönül gene bu gece Kederim geceden yüce Gel susalım beraberce Böyleymiş kara yazımız hey
Raylar uzanırdı içimde kilometrelerce Bir kara yılan gibi, Bilemezdim menzil neresi?
Reklam
Şivekâr Karnı burnunda Ağır ağır kat etti kara şehri. En büyük kapısını buldu şehrin En kara kapı da buydu.
Şunu öğrendim ki balıkların çoğu yaşlanınca ömürlerini boşuna geçirdiklerini söyleyip yakınırlar. Sürekli sızlanıp herkesten şikayet ederler. Ben bilmek istiyorum, hayat gerçekten bir avuç yerde durmadan dönüp durmak, sonra da yaşlanıp ölüp gitmek mi yoksa bu dünyada başka türlü yaşamak da mümkün mü?
O yıllarda mikroplar ünlüydü,ilaçlar değil
Geçmişlerini arayan, artık gerçekte var olmayan geçmişe boğuk sorular yönelten bu gölgeler onların ken­ disi değil miydi? Gölgeler , canlanmak isteyen ama bunu artık başaramayan gölgeler ... Ne kadın eski kadındı ne de adam eski adam... Ama tıpkı ayaklarının dibindeki bu kara hayaletler gibi kendilerini bulmak için boş yere didiniyor, cansız ve güçsüz çabalarla kendilerinden kaçıp, kendilerini yakalamaya çalışıyorlardı.
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.