Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ben ve kendiliği (bkz.) ayırt ediyorum, çünkü Ben yalnızca bilincimin öznesi, kendilikse bilinçdışını da içeren bütün psişemin öznesidir. Bu anlamda kendilik Beni kapsayan ideal bir varlıktır. Bilinçdışı fantezilerde (bkz.) biraz Faust'un Goethe'yle ve Zerdüşt'ün Nietzsche'yle ilişkisi gibi kendilik genellikle aşırı-düzenli veya ideal kişilik biçiminde ortaya çıkar. Kendiliğin arkaik özellikleri idealleştirme uğruna "yüksek" kendilikten ayrı temsil edilir, örneğin Goethe'de Mephistopheles, Spitteler'da Epimetheus, Hristiyan psikolojisinde şeytan yani Deccal. Nietzsche'de Zerdüşt "en çirkin insan" da kendi gölgesini keşfeder.
Kohut Freud'un aktarım tarifini klinik duruma uygular ve bu durumda analistin bir aktarım nesnesi olarak ideal bir konumda olduğunu belirtir. Zira analist hastanın hayatında "gerçek" bir öneme sahip değildir. Kohut analistin gün kalıntısına benzediğini ima eder ve der ki "analist destek veren, yardım eden, arkadaş olan, hastayı tatmin eden konumuna girerse artık bir aktarım nesnesi olmaktan çıkar".
Reklam
Allport'a göre (1955) kendilik imajı, aşağı yukarı 4 ile 6 yaşlar arasında ortaya çıkar. Sullivan'ın kuramında olduğu gibi kendilik imajı, ebeveynin çocuğa verdiği ödül ve cezalarla gelişen "iyi ben" ve "kötü ben"i içerir. İdeal olarak, kendiliğin sözü edilen niteliği kişinin kendi güçlü ve zayıf yönlerini doğru bir şekilde değerlendirmesine rehberlik eder. Ama O, Horney'in kuramında olduğu gibi, gerçekçi olmayan ve ulaşılamaz standartların belirlediği, fena halde abartılı idealize bir görüntü de olabilir (aktaran Ewen, 2014). Bireyin güçlü ve zayıf yönlerini doğru bir şekilde algılamasında, kendini "iyi" ya da "kötü" olarak değerlendirmesinin etkisi vardır. Bu değerlendirmeyi ise çocukluk yıllarında yapılan davranışlara ilişkin yaptırımlar şekillendirir.
Sayfa 520Kitabı okudu
_Bizler sırlarla dolu bir evrende bir rüyanın rüyasını görmekteyiz. Gerçekte bildiğimiz hiçbir şey yoktur. Bildiğimizi sandığımız şey sadece olaylardır. O olaylar ki, bilmediğimiz bir objeyle asla bilemeyeceğimiz bir süjenin birbirlerine olan ilgisinden doğmuştur. _Nasıl oluyor da kurguda kategorilerin duyuüstü kullanımına özgü nesnel gerçeklik
Yalnızca imajlar değil benlikler, kimlikler de marka gibi tasarlanıyor artık. Sanal dünyada olduğu kişiden çok uzakta ideal benliğini yansıtan çok kişi var. Sanal dünya; olunan değil olmak istenilen kişinin ve bir konsept gibi tasarlanan kişiliklerin imkânını veriyor kullanıcısına çünkü. Bu imkân, hepimizi bekleyen bir yanılsamanın da tehlikesini barındırıyor..
Benlerin bu karmaşasında William James de meselenin iki kişiyle dahi karmaşık olduğunu gösteren çarpıcı bir örnek sunar: "Bir odada iki kişinin bir araya geldiğini düşünün. Ama aslında altı kişi vardır: Kendimi gördüğüm hâlim ile Ben, Onun beni gördüğü hâli ile Ben, Benim onu gördüğüm hâli ile O, Onun kendisini gördüğü hâli ile O, Gerçekte olan Ben, Gerçekte olan O." Benler arasındaki çoğu mücadele, tarafların birbirini: "Kendimi gördüğüm hâlim ile Ben, "Benim onu gördüğüm hâli ile O" görüşü yüzünden kaynaklanır. Böylelikle "gerçekte olan ben"lerin kimler olduğu gerçeğine, tarafların diğer gözleri açılana dek kör kalınır.. Fakat bu ben ve var olma bilgisi sıklıkla başka şeylerle karıştırılır. Özel olma arzumuz, otantiklik kaygımız biriciklik hırsıyla kibir güzellemelerine dönüşüyor çoğu zaman. Var olma sürecimiz bir bebeğin doğuşu, bir çiçeğin açışı, bir kuşun uçuşu gibi kendiliğinden olmalı. Kendilik bir idealdir. Her ideal gibi varılmaz ancak yaklaşılabilir ona. Kendilik, bireysellik ve kimlik doğuştan verili olan özelliklerimiz değildir, onlara ancak seçimlerimizle varırız..
Reklam
Kendilik saygısını güçlendirmek için, hedeflerine ve standartlarına uygun yaşamanın yerine, dışardaki ideal nesnenin gü­cünü ve mükemmelliği elinden alıp kendisine malederek yaşadığı zafer duygusunu koymuştu. Gü­cü, mükemmelliği kendisine malederek, narsisistik dengesini geçici bir süre için sağlamış oluyordu.
Evlilik; aidiyeti yalnız sizde olan, müzedeki bir antika kadar şahsi ve eşsiz olana bir yaşam eşlik etmek olmalı belki de. İdeal ve sonsuz bir hakikat arayışına eşlik eden, çocuk dışında bambaşka şeyler de doğurabilmek ayrıca.
Sayfa 211Kitabı okudu
Umutsuzluk, bütün insanları saran ölümcül bir hastalıktır. Kişi ideal kendiliğini gerçekleştirmeye doğru dönüşemezse mutsuzluk çözümlenemez. Kendilik, sadece Tanrı ile ilişki yoluyla gerçekleşebilecektir. Tanrı ilişkisi bir sonsuzlaşmadır...
“İdeal ego” öznenin idealize edilmiş kendilik-imgesine (nasıl biri olmak, başkalarının beni nasıl görmesini istediğim) denir; Ego-ideal ise, ego imgemle etkilemeye çalıştığım bakışın sahibi olan faildir ve beni izleyen ve beni en iyisini başarmam için itekleyen, takip etmeye ve gerçekleştirmeye çalıştığım ideal Ben olan Büyük Öteki’dir. Süperego da, aynı failin kindar-sadistik, cezalandırıcı halidir.
lacan beyciğim dursun şurada_Kitabı okudu
Reklam
5. Ego-İdeali ve Süperego: Casablanca İzleyicisi Olarak Lacan
Freud özneyi ahlâklı davranmaya iten üç farklı terim kullanır: İdeal benlik (Idealich), ego ideali (Ich-ideal) ve süperego (Über-Ich). Bu üç terimi şu şekilde tanımlar: Genellikle Ichideal oder idealich (Ego ideali veya ideal ego) ifadesini kullanır ve Ego ve İd başlıklı kitapçığının 3. bölümündeki başlık, "Ego ve Süperego"dur
Sayfa 81-2Kitabı okudu
Eşine "İdeal olanı, bebekliğimden beri tanıdığım bir kızla evlenmiş olmamdı (yani annesi)," demiş.
"Her farklı ideal öteki, özne için yeni bir ayna ve bu aynada kurgulanan yeni bir kimlik anlamına gelecektir. Hızla değişen koşullara hızla ayak uyduranın sağlıklı birey olarak kabul edildiği günümüzde Lacan'a göre aslında olan şey, birbirinden kopuk birçok kendilik temsilcisinin ortaya çıkışı nedeniyle bireylerin kimliklerinin parça parça olması ve bugün savunduğunun tam tersini yarın savunan bireylerin giderek çoğalmasıdır. Günümüzde narsizmin bireylerin yaşamında hortlamasının nedeni bu parçalanmışlıktır. Çünkü yeni gerçekliğin içinde önemli öteki konumunda olan bir güçle kurulacak olan narsistik ikili ilişki, yeni koşulların içinde mükemmel bir işleve sahip gibi görünen bir mükemel egoyu özneye sunup ona bir sabitlenmişlik ve kalıcılık hissi vererek rahatlatır. Bu yeni ego, önemli ötekini ayna olarak kullanıp kendisini yeni koşullara göre biçimlenen bir nesne olarak var etme niteliğini sürdürür, ideal öteki ve ideal ötekinin beğendiği ideal ben ikilisi." -Mutluhan İzmir, Lacancı Psikanaliz ve Karakter Çözümleme, İmge kitabevi, syf: 38
Freud’a göre söz konusu olan, ayrılık travmasından önceki evrenin yeniden inşasıdır. Jung ise, aşkta bireyin ideal kendiliğini ya da kendi yaşantılayamadıklarını âşık olduğu kişiye yansıttığını ve onda bunu sevdiğini iddia eder. Sevilen kişide sevilenin kendisi algılanmaz, ona yansıtılan kendilik ideali görülür. Aşk geri çekilmeye başladığında yaşanan, bu yansıtmanın geri çekilmesinin getirdiği hayal kırıklığıdır.
38 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.