Gözlerimi açtım. Neredeyim? Uyurken yatağımdaydım. Evimde! Şu an yemyeşil bir ormandayım. Bu nasıl olabilir? Anlam veremedim ilk önce. Anlamaya çalıştım. Şaşkınlık... Yerini korku aldı bu sefer. Sakin ol... Sakin kal! Derin derin nefes aldım. Etrafa baktım. Kimse yok. Yalnızım. Nasıl geldim ben buraya? Sorular... Sorular... Yaklaşık on dakika
#27324883
Bu incelememde yazan her şey, buradaki için de geçerlidir. Hatta başlangıç kısmı budur. Yeni bir şekilde deneyemezdim. Denemezdim. Düşündüm. Çok düşündüm ve düşünmeye devam edeceğim. Ancak size söyleyemem. İstesem de yapamam. Birazdan okuyacaklarınızın ne olduğunu ben de bilmiyorum. Gerçeğe yakın değillerse
(Bu oldukça uzun bir hikayedir.. Pardon, incelemedir. Hazır mısınız? :)
Durun!! Durun!!
Kalkmış olamaz tren…
Anlatacağım neden geç kaldığımı..
Yıldızlı gözlerimde neden bunca isin, yorgunluğun düştüğünü.. Bu pespaye halimi, bu yaralarımı, bırakın şu trenin kolunu tutacak mecali, tüm o yolları aşıp nasıl geldiğimi..
...
Trene bindim, Ülkeme
Ayyy!! Otobüs de bu mu?!
On sekiz saat! Gitmekle biter mi o yol?! Neyse, sıkı bir topuz yaptırdım, bozulmaz kolay kolay saçlarım. Molalarda da makyaj tazeledim mi, tamamdır. Çok sıcak olmasa bari, şahsen ben, parfüm kokusundan başka bir şey duymak istemiyorum.
Annem de uzun bir nutuk çekti sabah sabah. Yok, vaktinde orada ol, otobüs beklemez
Önsöz
"İnsanlar duygu ve düşüncelerine göre hareket eder. Sevgi, nefret, korku, ümid, zan, inanç, şüphe, bilgi gib uni manevî kuvvetler, insanları içten içe, şu veya bu şekilde davranmaya zorlar. Nefret ettiğimiz bir şeyi yapmak bize çok güç gelir. Korku kaleleri yükseltir, hendekleri derinleştirirken sevgi bütün kapıları açar ve bütün
grigory zinoviev ile whapsapp yazışması
Balkonda kahvemi içiyor, sigaramı tüttürüyordum. Whatsapp’ıma bir mesaj geldi.
Gönderen kişi: Grigory Zinoviev. Bu da neyin nesi? Haha, haliyle rehberimde öyle biri yok,
kim bu takma adı kullanmış olabilir derken ve rehberimde olmayan birinin ismi nasıl
mesajlarda görünür diye kendi kendime sorarken,
TURUNCU
Soğuk bir kış gecesiydi. Doğa; yeni yılı beklemiş gibi biriktirdiği en sert ve soğuk rüzgarını üzerimize fırlatıyor, dişlerimizin gıcırdamasına yetecek kadar donuk bir hava dağıtıyordu. Rüzgarın uğuldayışı boşlukta süzülüp aceleyle yüzümü yalayarak geçiyor ve sırasını sonraki hava akımına bırakıyordu. Oldum olası bu sert ve kuru havadan
Ben yaklaşık 7 sene Adıyaman' ın Kahta ilçesinde görev yaptım.
Adıyaman benim mesleğe başladığım yer.
İlk göz ağrım.
Adıyaman' da üçüncü yılımı doldurana kadar hiç çekinmedim o topraklardan.
Meğer yerin altında zamanı gelen bir felaket varmış.
Hikayem şöyle başlıyor,
3 Mart 2017, 14.07' de merkez üssü Samsat olan bir deprem
Başlamam gerek biliyorum , ama nereden. Her zaman bir yolunu bulurum aslında başlamanın. Bu kez neden olmuyor ki? Bir şeyin olmasını mı bekliyorum başlamak için? Hiç bir şey yetmiyor artık, neden bilmiyorum. Kaç gün oldu gideli, üç mü daha? Çok uzun geldi bu kez.Bir hafta olmuştur diyordum. Gelmeyeceğinden belki, kesin konuştu giderken.
Beyza Alkoç birkaç kitabına göz attığım ama pek sevemediğim bir yazardı. İlk defa bir kitabını bitirdim. Çok güzel başladı. Sonra çok sıktı çok zorlama geldi. Ama o son! O son der susarım. Daha düşük bir puan verecektim ama o son ve Sara'nın daha güçlü bir karakter olması puanımı biraz artırdı.
Bir kızımız var şimdi. Kehanetin bebeği.
– ben başkası için önemli bir insan olabilir miyim diyorum, ve artık başkası benim için önemli bir insan olabilir mi diyorum, ve artık ben kendim için bile önemli biri olabilir miyim diyorum.
Olduğumdan başka biri olabilir miyim? Daima olduğum gibi kaldığıma göre başka türlü davranabilir miyim? Hem kendim olarak kalıp hem de bir başkası olabilir miyim? Dünyaya geldiğim günden beri başka biri gibi davrandığım bir an var mıdır?
KENDİ KALEMİMDEN.
Ben fil. Milyonlarca filden sadece biri. Atalarımız olan Mamutlardan sonra bizler kaldık dünyada. Düşünün neredeyse arşa değecek belki başımız. Adımlarımla ve ağırlığımla gurur duymuyorum ama bu güç içimde fırtınalar koparıyor, dinginleşiyorum. Güzel bir gün bugün. Timur'dan beri ağaçlarla aramız iyi. 1402 yılından beri