Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
''İnsanların yürekleri serttir, taştandır,'' dedi içini çekerek. Ama Tanrı sizinle, korkmayın, sizi rahat bırakmayanlara her seferinde şöyle deyin: 'Bu dünyaya eziyet çekmek, öldürmek ve fethetmek için geliyoruz? Korkacak neyiniz var? Hiç. Kimden korkacaksınız? Kimseden. Niçin mi? Çünkü Tanrıyla gücünü birleştiren kişinin üç ayrıcalığı vardır: gücü yokken her şeye gücü yeter, şarap içmeden sarhoş olur, ve hayatı ölümsüzdür.''
Sayfa 279 - İz YayıncılıkKitabı okuyor
Bizi tek başımıza bırakın, elimizden kitapları alın o saat şaşkına döner, ne yana gideceğimizi, kimden yana çıkacağımızı, kimi sevip, kimden nefret edeceğimizi bilemeyiz. İnsan olmak, yani gerçek, kendi vücuduna sahip, kanlı canlı bir insan olmak dahi bize güç geliyor; bundan utanıyor, ayıp sayıyor, bildik, genel anlamda insan olmaya çabalıyoruz hep. Aslında biz ölü doğmuş yaratıklarız; zaten çoktandır canlı olmayan babalardan dünyaya geliyoruz ve bundan da gittikçe daha çok hoşlanıyoruz. Bundan zevk alıyoruz. Yakında bir kolayını bulup doğrudan doğruya fikir dölleri olarak dünyaya geleceğiz. Ama yeter bu kadar; daha fazla "Yeraltından" yazmak istemiyorum ...
Reklam
ONLAR Kimden isteyeyim, bilmem ki kimden Hangisi Süreyya, hangisi Zuhal Bilmezler ki alev dolu kalbimden Onlara yazıldı bu son arzuhal Birisi geçmişe götürür beni Birisiyle çıkar yolum yarına Bilmezler, ârafta kalan bu teni Terk ettim onların rüyalarına
"Of, ben neden her şeyi bir sonuca ulaştırmakta bu kadar aceleciyim? Neden tüm düşüncelerimi bir hükme bağlamadan yaşayamıyorum? Böylesine bir huyu kimden aldım?"
Herkes yalan söylüyorsa en dürüstümüz, "Ben yalancıyım" diyenler mi? Dürüst olduğunu söyleyenlerden mi korkmalıyız, yoksa yalancı olduğunu söyleyenlerden mi? Kendimizi kimden sakınmalıyız? Ve, kendimizi sakınmalı mıyız? Neden dürüst birine, güvenebileceğimiz birine bu kadar ihtiyacımız var, kendimize ve dürüstlüğümüze güvenemediğimiz için mi?
Fahreddin Paşa, hükümet kendisine: “Çare kalmamıştır. Teslim olacaksınız.” emrini verdiği halde, neye dayanarak, kimden ne umarak, bu emre uymuyordu? Gerçi ona teslim olması için emir veren hükümete, “hayır, olmam” da demiyordu ama, her hal ve hareketiyle ve hele Ravza-i Mutahhara’daki hutbesiyle, teslim olmak istemediği ve olmamak için her şeyi yapacağı meydandaydı.
Sayfa 161 - Yağmur YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Dost kim? Düşman kim? Önce kimden kurtulmalı? Bu bıçak. O bıçak. Neresi keskin tarafı? Kimin canı yanmalı? Bu canı kim almalı? Kızıl Tilki. Küçük Tilki. Hani nerede bunun ilki? Yuvada yak ateşi. Söndür güneşi. Tilki mi seçer ölmeyi? Ölüm mü tilkiyi?
Etrafını bu kadar iyi tanıyan, ta içini bu kadar keskin ve açık gören bir insanın heyecanlanmasına ve herhangi bir kimseye kızmasına imkân var mıydı? Böyle bir adam, önünde bütün küçüklüğü ile çırpınan birine karşı taş gibi durmaktan başka ne yapabilirdi? Bütün teessürlerimiz, inkisarlarımız, hiddetlerimiz, karşımıza çıkan hadiselerin anlaşılmadık, beklenmedik taraflarınadır. Her şeye hazır bulunan ve kimden ne gelebileceğini bilen bir insanı sarsmak mümkün müdür?
Annem bana hep iyiler bir yanda kötüler bir yanda kızım, derdi ve kötüleri her zaman tanıyabileceğimizi söylerdi. Ama büyüdüğümde baktım ki öyle değil, birbirlerine karışmışlar, çok karışmışlar! Bu yüzden hiç kimse kötülükten koruyamaz kendini: çünkü kötülüğün ne zaman, nereden ve kimden geleceği hiç belli değil ki!
Sayfa 128
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.